Yobaz:
--Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse. (TDK)
-- Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse. (TDK)
Yobazın bir diğer tarifi de; bütün hakikatler kendisine gösterildiği hâlde kabul etmeyen, kendi hatalı görüşünde körü körüne ısrar ve inat eden kimse demektir.
Yobazlık;
--Yobaz olma durumu, yobazca davranış.(TDK)
--Akla kelepçe/pranga vurmak ve at gözlüğü takmaktır.
Yobazlık sadece dinde olmaz. Kendi düşünce ve bilgisinden başka doğru kabul etmemek de yobazlıktır.
Yobaz tek tür değildir. Dini bilgisi kıt olan dindarlardan da yobaz çıkar, İslâm'ı yeterince bilmediği, tanımadığı halde ona karşı çıkan, sözde aydınlardan da yobaz çıkar. Bunlar bilmediklerini de bilmezler. Tedavileri oldukça zordur.
Her mesleğin, her ideolojinin de yobazı olur. Mesela, devrim yobazı, evrim yobazı, siyaset yobazı, laiklik yobazı, ırkçı yobazı, batılı yobazı, AB yobazı, demokrasi yobazı, materyal yobazı gibi çeşitli yobazlar da vardır.
Yobazların topluma en zararlıları; mal, para ve koltuk uğruna veya toplum içerisinde üstün bir konumda olmak için yabancı ideolojilerin ve yaşam tarzlarının propagandalarını yaparak, milletin imanını ve ahlakını bozan din ve siyaset yobazlarıdır.
Yobazlık, cehaletten ve benmerkezcilikten beslenir. İslâm’la da hiçbir ilgisi yoktur. İslâm’da buna “Cahiliyye” düşüncesi denir.
Batının, kendinden olmayan milletlere ekonomik sistemini yani kapitalizmi ve kültür modelini/yaşam tarzını da zorla kabul ettirmeye çalışması yobazlığın en tipik ve çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir.
Bir yobazlık türü de insanın kendisini yok etmek isteyen değerlere (AB) sarılmak ve kurtuluşu onlarda aramaktır.
Fakat Batı, ne hazin bir tecellidir ki, basın ve yayın organlarının şartlandırması ve algı oluşturması yüzünden, yobazlıkla İslam’ı özdeşleştirmeyi büyük ölçüde başardı.
Batı’nın kendisini üstün görerek, çıkarı uğruna İslâm Coğrafyası’nı işgal etmesi, kaynakları talan etmesi, toplumları ölüme, göçlere ve sefalete mahkûm etmesi yobazlığın daniskasıdır. Batı’nın bu yobazlığına karşı İslâm Dünyası’nda da, bu yobazlığa tepki olarak çeşitli yobazlıkların doğmasına sebebiyet vermiştir.
Her türlü yobazlığın temel sebebi, toplumların kimliğine, dinine ve kültürüne karşı uygulanan baskılar, dayatmalar, tahribatlar ve zulümlerdir.
Dünyadaki terör olaylarının altındaki gerçek neden de budur.
Batı yobazlığının bir nedeni de düşüncesinin ahlaken çökmesi ve kokuşmuşluğudur.
Hayatın İlâhi boyutunun budanması, dumura uğratılması insanları tek boyutlu bir hale sokmuş, insanı yalnız menfaati için mücadele edip sadece üreten ve tüketen bir konuma getirmiştir.
Egemen ekonomik sistemi kapitalizm, toplumları ve milletleri menfaat ve çıkar sağlamak için aralarında vahşi, acımasız ve ahlaksız birtakım çatışmaların içerisine sokmuştur.
Acımasız ve ahlaksız çatışmalar insani ilişkileri de tahrif etmekte ve derin yaralar açmaktadır.
Ülkeler arasında ki nükleer silah tehditleri, gergin ilişkiler ve mazlum savunmasız milletlerin yerlerinden sürülmeleri, zenginliklerinin talan edilmeleri, katledilmeleri ve zulümlere uğramalarının sebebi, “zayıf olan yok olur, güçlü olan ayakta kalır.” mantığı üzerine kurulu demokratik batının ekonomik modeli kapitalizmdir.
Kapitalizmin özünde, insanların bencilliği ve en güçlü, en büyük ben olayım kavgası ve doymak bilmeyen hırsı yatar. İnsanlarda sadece kendi çıkarını düşünen, egoizmi meşrulaştıran bir zihniyet ve düşünce oluşturur.
Batı, yaptığı bu yobazlıkların insanlık için hüsrandan başka bir şey vermeyeceğinin bilincinde. Ama yobazlık, sömürgecilik, zenginlik hırsı, katletme arzusu ve ilahlaştırdığı azgın nefsi buna engel olamıyor.
Yobazlık, medeniyetleri de tehdit eden, toplumsal ilişkileri bozan ve dünyayı kana bulayan manevi bir hastalıktır.
Dünya insanı zihni bir silkiniş yaşamalı ve sağduyu sahibi her insan, dünyaya huzur getirecek ve kendisini mutlu edecek İlahî hakikatleri kabullenmeli ve onlara boyun eğmelidir.
Fatih ORUÇ