Uluslararası piyasalarda üç büyük derecelendirme kuruluşu mevcuttur. Bunların hacimlerine baktığımızda ilk sırada Standard&Poor’s (S&P), ikinci sırada Moody’s, üçüncü sırada ise Fitch yer almaktadır.
SPK Kredi derecelendirme için, “İşletmelerin risk durumlarını ve ödeyebilirliklerinin veya borçluluğu temsil eden sermaye piyasası araçlarının anapara, faiz ve benzeri yükümlülüklerinin vadelerinde karşılanabilirliğinin derecelendirme kuruluşları tarafından bağımsız, tarafsız ve adil olarak değerlendirmesi ve sınıflandırması faaliyetidir.” der.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının genellikle üç büyüklerin yaptıkları analizler, verdikleri notlar ve durum değerlendirme açıklamaları, para, sermaye ve borsa piyasalarını ve küresel döviz paritelerini ciddi şekilde etkilemektedir.
20.yüzyılın başından bu yana istedikleri ülkeleri savaşlara sürükleyen, kana bulayan, darbeler yapan, ekonomik krizler çıkaran, siyasi ve sosyal krizleri planlayanların arkasından hep küresel çetelerin çıkması tesadüf değil.
Oluşturdukları kaos ortamının sonrasında batırdıkları, mağdur ve perişan ettikleri ülkelere kurtuluş reçeteleri sunarlar.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının hazırladıkları raporlara göre IMF ve Dünya Bankası gibi kendi kontrollerindeki finans kuruluşlarından yüksek faizlerle kredi vererek bir defa daha ümüklerini iyice sıkarlar. Parayı veren gemi vurur misali, artık siyasi ve ekonomik isteklerini ardı sıra dayatırlar.
Savaşlardan, kandan ve kaoslardan beslenen küresel eşkıya çeteleri, ülkeleri hem perişan ve mağdur ederler hem de kurtarıcı rollerini büyük bir beceriyle oynarlar.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarıyla istedikleri ülkelere para aktarırlar. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kredi notlarını düşürerek yüksek faizle borçlandırırlar.
Bir başka ifadeyle kredi derecelendirme kuruluşları küresel çetelerin resmen tetikçileridir.
Moody’s Türkiye’nin yatırım yapılabilirlik notunu düşürdü.
Not düşürmeden iki gün önce “darbe girişiminden sonra Türk ekonomisinin iyi durumda olduğunu” söyledi. İki gün sonra notunu düşürdü.
Darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Türkiye aleyhine kredi derecelendirme kuruluşlarının devreye sokulduğunu ileri süren Başbakan Yıldırım,
"Bu değerlendirme kuruluşu 2 gün önce “Türk ekonomisi15 Temmuz'un şokundan kolayca çıktı” diyor. 2 günde ne değişti? Bunu ekonomik saldırının ‘start’ı ve ilanı olduğu ifade etti.”
Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşürmesinin akabinde başbakanı doğrularcasına, yükselen döviz düşüşe geçti. Tahvillere beklenenin üzerinde talep geldi. Borsada toparlanma oldu. ABD ve Avrupa’da ekonomik sorunlar olduğu halde, Türkiye makroekonomik göstergelerin sağlamlığını test etmiş oldu.
Askeri darbe kalkışması nasıl halk tarafından püskürtüldüyse, Moody’s’in ve ABD’nin finans kuruluşlarının girişimleri de Türk ekonomisi tarafından püskürtüldü.
Şimdiye kadar gelişmekte olan ülkelerde kredilendirme notuyla ve finansal hareketlerle, döviz kurlarıyla oynayarak istedikleri sonuçları alanlar bu sefer sert kayaya çarptılar.
Moody’s’ in kararının aslında hiçbir finansal dayanağı yok. Bu da ekonomik değil taraflı ve siyasi bir karar olduğunun açık bir göstergesi.
FETÖ maşasıyla işgal girişimi hedefe ulaşamayınca ekonomik olarak ülke hedef alındı.
Askeri darbe olmadı, ekonomik darbe yapalım dediler.
Küresel çeteler yeni bir kargaşa oluşturmak için tetikçilerini harekete geçiriyor.
Bunun için, her yol deneniyor. Şimdi için ekonomik kriz en etkilisi gözüküyor.
Derecelendirme kuruluşlarının gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri değerlendirirken farklı tutumlar sergilemeleri tamamıyla yanlı ve siyasi kararlardır.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının, borçlunun kredibilitesini; borcunu zamanında ve düzenli geri ödeme kapasitesini ölçmeye yarayan, profesyoneller tarafından oluşturulmuş standart vetarafsız görüş belirten şirketler olması gerekir. Fakat bilhassa son zamanlarda yaptıkları icraatlarla puanlamalarında son derece haksız ve çelişkili kararlarıyla dikkat çekmektedirler.
Moody’s in en son Türkiye’ye yönelik haksız venegatif değerlendirmeleriyle,güvenilirlikte bir kez daha sınıfta kaldılar. Türkiye’nin notunu düşürelim derken kendi notlarını düşürdüler.
Az gelişmiş ülkelerde kaos çıkarmak veya önceden çıkardıkları kaosları sürdürmek isteyen küresel çetelerin ekonomik tetikçileri olduklarını bir kez daha göstermiş oldular.
Bu çarpıcı örnek az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomileriyle nasıl oynadıklarının önemli bir delilidir.
Ülkeler onlara direndikçe not silahını kullanmaktan hiç çekinmiyorlar.
Fatih Oruç
a