Demokratik ülkelerde kumarı, belirli kurallar içerisinde oynatmak ve oynamak serbesttir.
Kumar ve şans oyunları, Demokratik Batı kültüründe bir sömürü aracı olarak önemli bir yere sahiptir ve dadeta bir sanayi haline dönüşmüştür.
İnternetin, akıllı telefonlar ve tabletler gibi mobil cihazların çok hızlı yaygınlaşmasıyla, bir de uluslararası online kumar endüstrisi oluştu. Bütün dünyada önlenemez bir şekilde büyüdü ve yaygınlaştı. Artık herkes oturduğu yerden mekân ve zaman sınırlaması olmadan, sanal kumar oynattırabiliyor ve oynayabiliyor.
Birde bu işlerin yasa dışı diye isimlendirilen türleri mantar gibi yaygınlaştı.
Müslümanlar, meşru yollardan istedikleri kadar mubah mala sahip olma hakkına sahiptir.
İslam’da kumar, başkasının malını haksız yere almaktır.
İslâm, çeşitli kazanç yollarını devreye sokarak, bir kimsenin başkalarının mallarını haksız yere elde etmemesi için hırsızlığı, faizi ve kumarı yasaklamıştır.
Batıda kumarhaneler, turizm endüstrisinin çok önemli bir ekonomik gelir kaynağıdır. Demokrasilerde devlet, vatandaşıyla hem kendisi kumar oynar hem de özel sektöre kumar oynattırarak vatandaşına saldırır, beynini kirletir, bağımlı hale getirir, psikolojisini bozar, alkole alıştırır sonunda da suça teşvik eder. Yaygınlaşması ve iletişimi kolaylaştırmak için, milyonlarca dolarlık yatırımlar yaptırılır, oynanması için de çeşitli enstrümanlarla teşvik edilir. Kısaca demokrasilerde devlet, kendi vatandaşının malını haksız yere gasp eder, hem de başkalarının gasp etmesi için yasal düzenlemeler yapar. Böylece vatandaşına, umut tacirliğini hem kendisi yapar hem de özel sektöre yaptırır.
Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruluyor ki:
“Ey imân edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktirler. Onlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (Mâide, 5/90)
Bir taraftan da T.C. Anayasasının 58. Maddesi: “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu madde lerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
Görüldüğü gibi, bir tarafta İlahî emir ve Anayasa bir tarafta da İslâmî söylemlere sahip iktidarın, çarpık, çelişkili ve tutarsız uygulamaları ve günahları.
Ayrı bir komedi, aslında trajikomik bir durumda, millet le dalga geçer gibi Spot Toto teşkilatı, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş. Bakanlığın gençliğe verdiği değerin bir göstergesi. Bünyesinde 6 adet kumar/şans oyunları organizasyonu olan Piyango İdaresinin başında da Milli kelimesi var. “Milli Piyango İdaresi.” Görüldüğü gibi, kendi içerisinde bile, çarpıklıklarla, çelişkilerle ve tutarsızlıklarla dolu bir sistem.
Unutmayalım, Milli piyangonun 31 Aralık yılbaşı çekilişindeki en büyük ikramiyesi 600 milyon tl. Dağıtacağı toplam ikramiye ise 3.499.050.000.-TL dir.
Milli piyango idaresine ait şans oyunları 2019 şubatında özelleştirildi. Sisal Şans Girişim grubu (Demirören Grubu-Scientific ortaklığı) % 2 komisyonla ihaleyi on yıllığına aldı.
Scientific Games, Las Vegas merkezli bir kumar şirketi.
İhaleyi kazanan grup temsilcileri: “Teknolojiyi kullanarak internet ve mobil cihazlara da uygun daha iyi hizmet sunacağız. Mevcut sisteme yeni oyunlar dahil edeceğiz.” dedi.
Ve dediklerini yaptılar.
İslâm Ekonomisi, Kitab ve Sünnet’i referans alır. İnsan, istediği gibi kazanma ve harcama yetkisine sahip değildir. Malın üzerinde, dinin kurallarına/şeriatına göre tasarruf etme hakkı vardır. Demokratik sistemlerde uygulanan kapitalist ekonomi model, nefsî, hevâ ve hevesi referans alır. Malı, mülkü, serveti ve kârı amaç edinir ve bunu çok geniş kurallar içerisinde de, kazanma ve harcama yetkisine sahiptir.
Netice olarak, mülk edinme ve harcama hürriyeti açısından İslâm’ın anlayışı, demokratik sistemin mülk edinme ve harcama anlayışına hiç benzemez. İslâm’da bir Müslüman, istediği gibi mülk edinme ve harcama hürriyetine sahip değildir. Müslümanlar bu hususta da Allah’ın çizdiği sınırlar çerçevesinde hareket etme durumundadırlar. Demokrasilerde ise insanlar, nefsî arzulara göre çizilen, İslâm’ın yasakladığı birçok kuralı meşrulaştırarak kazanma ve harcama hürriyetine sahiptir.
Gelelim hafta içerisinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı yasa dışı bahis operasyonuna; içerisinde birkaç ünlünün de olduğu birçok sosyal medya fenomeni sabah saatlerinde gözaltına alındı. Bu kişiler sosyal medya hesaplarından sanal bahis sitelerinin reklamını yapıyorlarmış.
Yetkililerin yaptığı açıklamalarda, merkezleri yurt dışında olan bu bahis sitelerinin, Türkiye de yaklaşık 3 milyon oyuncuyla 1 trilyon tl bir hacme ulaşmışlar.
Yasa dışı sanal kumar çeteleri, Son iki yılda 280.000 banka hesabı kiralamışlar. 3.000 sanal pos cihazı ele geçirilmiş. Bu hesaplar üzerinden sisteme para sokarak aklama yapıyorlar. Başta gençlerimiz olmak üzere vatandaşlarımızı kumar belasına alıştırarak hayatlarını olumsuz etkiliyorlar. Psikolojik sorunların içerisine düşüyorlar. Diğer bağımlılıklara kolayca kapılma ihtimalini arttırıyorlar. Ailesine ve çevresine büyük zararlar verdiriyor. Kısaca, gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşın kanını emiyorlar.
Peki bütün bunlar, her halde kısa sürede olmadı. Bu kadar büyüklüğe ulaşması için senelerin geçmesi gerekiyor. Yetkililer bu sürede acaba ne yapıyorlardı.
Ayrıca, çağımızın risklerine ve tehlikelerine karşı tavır alması gereken, mütedeyyin ve muhafazakar olarak bilinen İTO, MÜSİAD, ASKON, İGİAD gibi sivil toplum örgütleri, iktidarın bu yanlış uygulamalarına karşı görevlerini yeteri kadar yapıyorlar mı?
Bunların hepsinin sorgulanması gerekiyor.
Artık itaat kültüründen sorgulama kültürüne geçiş yapmamız gerekiyor.