İslâm Coğrafyasında, binlerce kilometre uzaklardan gelen küresel çeteler ve eşkıyalar var. İslâm Coğrafyasında bunlarla işbirliği yapan Kufeliler, Yezidler ve piyonlar var.
Neticede İslâm Coğrafyasında, işgaller, savaşlar, ölüm, kan, gözyaşı, açlık ve sefalet var.
Dünyanın neresinde olursa olun; inancı, mezhebi, ırkı, rengi ne olursa olsun, bu durum, yüreğinde biraz insanlık erdemi taşıyan herkesin ortak acısı, hüznü ve kederi olmalıdır.
Bugün bize düşen, Kerbelâ’yı, Hz. Hüseyin’i, İslâm Coğrafyasını, batılı emperyalist küresel çeteleri ve haçlı-siyonist ittifaklarını doğru okumak ve doğru anlamaktır.
Her zalimin, emperyalistin, katilin bir gün mutlaka belasını bulacağını ve bunların hesabını bu dünyada veya ilahi mahkeme önünde vereceğinin inancı içerisindeyiz.
Dışarıdan haçlılar, küresel çeteler, küffar, içeriden çağımızın Kufelileri, Yezidleri ve piyonları mezhep meşrep, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden bölge halklarını birbirlerine kırdırmak için var güçleriyle saldırıyorlar.
Her gün toprağa düşen yüzlerce bedenler, oluk oluk akan kanlar, inim inim inleyen insanlar, milyonların yerlerinden yurtlarından göç etmeleri, emperyalistlere uşaklık yapan mevki /makam düşkünü Yezidleşmiş yöneticilerin içler acısı durumları, İslâm Coğrafyasını komple Kerbelâ’ya çevirmedi mi? Afganistan, Pakistan, Suriye, Irak, Filistin, Mısır, Yemen, Libya, Sudan’daki durumlar, yaşatılanlar ve yaşananlar KERBELÂ değil mi?
İhanet eden Kufeliler ve Yezid gibi yöneticiler var oldukça her zaman Kerbelâ’lar yaşanacak, her zaman Hüseyin’ler kurban olacak. Çağımızın Kufelileri ve Yezidleri FETÖ değil mi? PKK değil mi? YPG/PYD değil mi? DEAŞ değil mi? Bu bölgelerde etnik ve mezhep referanslı yüzlerce örgütler değil mi? Halkları Müslüman olan ülkelerin yönetimlerinde bulunan ve küresel çetelerin talimatlarına göre hareket eden, koltuklarından başka bir şey düşünmeyen zavallı yöneticiler değil mi?
Şimdiye kadar, Kerbelâ dövünmeleri, feryatları ve nutukları üzerine, batılı küresel emperyal güçlerin demokrasi ve özgürlük söylemleriyle gelerek işgallerini, savaşlarını, vahşetlerini ilave ettiysek, ne Kerbelâ’yı ne de Hz. Hüseyin’i anlayıp ders almışız demektir.
Tarihin derinliklerindeki Kerbelâ’sına, bir de günümüzün Kerbelâ’sına gidip gelelim. Kufelilerin ve Yezidlerin ne kadar çoğaldığını göreceğiz.
Hüseyinlerin artık, tanklarla ezildiğini ve uçaklardan atılan, misket ve varil bombalarıyla çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden kitleler halinde katledildiklerine şahit olacağız.
Kerbelâ’yı bölgeselden küresele taşıdığımızı göreceğiz.
Hani Hz.Hüseyin adaleti, fedakârlığı, birliği, haksızlığa ve zulme karşı tavır almayı, kıyamı temsil etmiyor muydu? Bütün bu değerler uğrunda canını vererek şehadet şerbetini içmedi mi?
Hani Yezid hırsı ihtirası, saltanatı, hile ve zulmü temsil etmiyordu mu?
Hani bizlerde Hz. Hüseyin’den ve Kerbelâ’dan ders alıp gelecek için yol haritamızı çizecektik. Birlik beraberliğimizi muhafaza edecektik. Küçük dünyevi menfaatler uğruna Kur’an’dan, haktan, adaletten ayrılmayacaktık. Hani haksızlık karşısında direnecektik, kıyam edecektik.
Tevhid inancından, Kur’an ve Sünnetten uzaklaşmak, nefsi arzuları ön plana çıkarmak, ilmin hakkını verecek cesur âlimlerimizi yetiştirememek, ihtilafları kavgaya dönüştürmek, küresel güçler karşısında param parça olmak, bunları yaptığımız sürece küresel çeteler her zaman aramıza nifak tohumları ekecek. Ayrıca saltanat ve liderlerin emrine giren şeyhlerin, hocaların, âlimlerin durumu, hakla batılı karıştırarak siyaset yapan siyasetçiler ve devlet adamları, yine küresel çeteler tarafından birbirimize kırdırmaya sebep olacak ve bu güçler silahlarını satacak, tabiat zenginliklerimizin üzerine oturacak.
Tabiat zenginliklerimiz, refahın ve mutluluğumuzun bir aracı olması gerekirken, bu gün olduğu gibi, dramların, ölümlerin, yoksullukların ve göçlerin sebebi oluyor. İslâm Coğrafyasında bir yandan petrol diğer yandan kan akıyor.
Küresel çetelerden, sömürgeci güçlerden ve Yezidlerden kurtulmanın tek yolu var. Oda Allah’ın ipine sıkıca sarılmaktan geçer. Bütün mezhep ve meşrepler birlik olduğumuz zaman mümkün olur.
Vahdet ve ittihat içinde olmalıyız. Bütün bunları sağladığımız zaman küresel çetelere meydan okuyabiliriz. Küresel yılanlara, çıyanlara, çakallara tavır alabiliriz. İslâm Coğrafyasından kovabiliriz.
İşte o zaman Hz. Hüseyin’den ve Kerbelâ’dan ders almış oluruz.
Allah tüm Müslümanlara küresel çetelere ve Yezidlere karşı, Hz. Hüseyin gibi “zillet bizden uzaktır” diyerek savaşmayı nasip etsin.
Fatih Oruç