Küresel güçler büyük bir kriz yaşıyor.
NATO giderek daha işlevsiz bir hale geldi. BM’den umutlar tamamen tükendi. Avrupa Birliği (AB) zaten dağılma sürecine girdi. IMF ve Dünya Bankası’nın varlıkları ve işlevleri tartışılır oldu.
Bu sorunlar birçok ulusal ve uluslararası basında düşünür, akademisyen ve yazar/ çizer tarafından gündeme getirmektedir.
Bu krizler yalnız Batılı küresel güçleri ilgilendirmiyor, tüm dünyayı ilgilendiriyor. Ama Batılılar, bu sorunların cevabını ve geleceklerini herkesten daha çok merak ediyor.
Ortada çok ciddi küresel bir kriz var. Bu kriz aslında kapitalizmin krizi. Kapitalist sistem, küresel hegemonyasını sürdürmek için kurulan NATO, AB, IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar güvenilirlikleri açısından büyük bir irtifa kaybettiler.
Bu tehlike çanları bütün dünya kapitalistleri için çalıyor. Kapitalizm bütün yaşam standartlarıyla, inanç sistemiyle, ekonomisiyle, kurum ve kurallarıyla, kültürüyle, ailesiyle, gençliğiyle çöküyor. Heva/heves ve hazza dayalı yaşam tarzları çöküşlerini hızlandırıyor.
Artık ok yaydan çıktı, durdurmak mümkün değil. Küresel güç, güç kaybetmeye devam edecek.
Güç kayıplarının farkında olan küresel egemenler, egemenliklerini sürdürebilmek için “Yeni Dünya Düzeni” diyerek dünyayı yeniden dizayn etmeye çalışıyorlar. Bunun için de, İslâm Coğrafyasında kaoslar, savaşlar ve fiili işgaller yaparak, kapitalist sistemin devasa kurumlarını yaşatmaya çalışıyorlar.
Ancak, bu planların ve kurgularında uzun vadeli olamayacağı aşikâr. Onun için her daim yeni planlarını sahaya sürmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Küresel emperyal kapitalizm ve bu gücün lokomotifi rolünde ki ABDde ayrı bir kriz yaşamakta. Birçok problemle boğuşmakta. Yüksek borç, dünya ekonomisindeki payının küçüleceği işaretleri, Obama’nın başarısızlığı ve basiretsizliği, Trump’un belirsizliği, siyasi iç çekişmeler, dış politikalarındaki açık başarısızlıkları ve dışlanmışlıklarını bir türlü önleyememekte.
Trump’un ifadesiyle ABD,
“İlişkilerimiz sadece Rusya ile değil, tüm dünya ile bozuldu. Bu korkunç. İlginçtir ki, Çin de bize katlanamıyor, ama üzerimizden geçiniyor. Japonya da öyle… Hiç kimse bizi sevmiyor ama bu arada da, herkes bizi kullanıyor. Daima kaybeden koca bir kabadayı gibiyiz" dedi.
Özelde ABD, genelde Batı ile Türkiye/Rusya’nın araları gittikçe açıldı ve yarı örtülü bir savaş başladı. Bu da Batı ile Doğu’nun hızlı bir şekilde kutuplaşmalarını beraberinde getiriyor. Dünyayı yeni oluşumlara gebe bırakıyor.
Batılılar bu sorunlarını gelişmekte olan ülkelerde güç gösterisinde bulunarak, onlara meydan okuyarak kamufle etmeye çalışıyorlar.
Sağlıklı düşünemiyorlar. Öfkeleri akıllarının önünde gidiyor. Korku ve panik içerisindeler ve ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Fakat öfkelenerek, güç gösterisinde bulunarak ve meydan okuyarak sorunlara çözüm aramak bir netice vermez.
Bu dünya, etme bulma dünyasıdır. Keser döner sap döner gün gelir hesap döner.
İnsanlık tarihine baktığımızda ekonomik ve siyasal açıdan çeşitli dönemlerin yaşandığını görüyoruz.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur.
“O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.” (Âl-i İmrân, 3/140)
İnsanlığa karşı savaş açmış, insan hakları ihlalleriyle bütünleşmiş ve sömürgecilikleriyle nam salmış Batı kapitalizmi ve öncü gücü ABD çökecek, başka yolu yok. Bizden söylemesi.
Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruluyor ki:
“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (Saff, 61/8)
Fatih ORUÇ