İnsanlar yaratılış olarak bir arada ve toplu olarak yaşama zorundadır. Bu topluluklarında düzenli yaşayabilmeleri için bir takım düzenlemelere ve hükümlere ihtiyaç vardır.
Hüküm, Arabça bir kelime olup, zapturapt altına almak, gem vurmak, karar vermek ve terbiye etmek manalarına gelir.
Hüküm sahibi, hükümleri koyan, egemenliği elinde bulunduran veya hâkimiyete muktedir olan demektir. İnsanların insanlarla, insanların devletle, insanların çevre ile vs. yaşamlarını sürdürebilmeleri için hukukî düzenlemeleri vardır.
İslâm Devleti’nde, hâkimiyet Allah’a aittir. Bunu diğer ideolojik devletlerden/demokrasiden ayıran en önemli özellik budur. Hâkimiyetin Allah’a ait olması demek, yapılacak anayasanın, yasaların, tüzüklerin ve tüm hukukî ve idarî düzenlemelerin, Allah’ın rızasına dayalı, Kur’ân’a ve Sünnet’e aykırı olmaması demektir.
Yasa yapmak çok önemli bir olaydır. Bunu, ancak fıkıh konusunda uzmanlaşmış âlimler yapar.
Yeryüzünde, Allah’ın isteği, hükümetlerin kendi kanunlarına göre devletlerini ve toplumlarını idare etmesidir. Bunu da, Peygamberleri vasıtasıyla açıkça bildirmiştir.
“Biz, bütün peygamberleri ancak Allah’ın izni (emri) doğrultusunda kendilerine itaat edilsin diye gönderdik.” (Nisa, 4/64)
“(Resûlüm! Yine sen) aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların arzularına uyma!” (Mâide, 5/49)
Kur’ân-ı Kerim’de, başka bir âyette de şöyle buyuruluyor:
“(Ey Muhammed!) İnsanlar arasında, Allah’ın sana bildirdiği şekilde hükmetmen için (bu) Kitab’ı sana gerçeğin, hakkın tâ kendisi olarak Biz indirdik. (Allah’ın dinine karşı batılı savunan) hainleri(n sözlerine inanıp onların) savunucusu durumunda olma!” (Nisâ, 4/105)
Bu âyette Allah (c.c), insanlar arasında Kur’an’a göre hükmedilmesi, bütün hukukî düzenlemelerin O’na aykırı olmaması gerektiğini açıkça bildiriyor. Bu Kitab’ı da onun için indirdiğini hatırlatıyor. Aksini savunan herkesi hain olarak isimlendiriyor. Onları savunmaması için uyarıyor.
“(Ey insanlar!) “Rabbinizden size indirilen (Kur’ân-ı Kerîm)e uyun ve Allah’tan başkasını önderler/dostlar edinerek onlara uymayın. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!” (A’râf, 7/3)
Yüce Allah (c.c.), yine yukardaki âyet-i kerimede de görüldüğü gibi, kesin olarak Kur’ân’a uyulmasını emrediyor. Birtakım varlıklardan medet umup onların Allah’a ortak koşulmamasını, böyle yapmaya devam edilirse, İlâhî gazaba müstahak olunacağını bildiriyor.
Geçmişte, Peygamberlerine iman etmeyen nice toplulukların helâk edildiğini ve güvendikleri ilâhlarının kendilerini kurtaramadığı görüldü. Bunlardan ders alınılmadığı takdirde aynı şeyin kendilerinin de başına geleceğini ihtar ediyor.
Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha)’dan
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Her kim, bizim şu din işimizin içinde ondan olmayan bir bid’at icâd ederse, o, reddedilmiştir, batıldır.” (Buhârî/Müslim)
Bir parlamentoda parlamenterler, kanunları yaparken Allah’ın kanunlarını dışlayıp, kendilerinin veya halkın nefsine hoş gelecek kanunları yaparlarsa, Allah’a ait bir yetkiyi gasp etmiş olurlar.
Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruluyor ki:
“Yoksa onların, Allah’ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru sayıp/hüküm koyan (Allah’a karşılık edindikleri) ortakları mı var? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır.” (Şûrâ, 42/21)
Burada, yaşadıkları hayat sistemini, kınama ve yerme için soruyor. Kimdir onların itaat ettikleri kanunları/hükümleri koyanlar? Kimdir onların yaşam tarzlarını tespit edip belirleyenler?
Allah’ın müsaade etmediği konularda, Allah’tan başka ortakları varmış gibi davrananlar. Allah’ın dışında başkalarından medet umanlar. Allah’a karşı, bundan daha haince bir tutum ve davranış olamaz. Allah’tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve sonuçlarına dikkat çekilmekte.
Demokrasilerde ilâhî/şer’î kanunlar uygulanmaz. Vahiy kaynaklı, vahye dayalı kanunlar kabul görmez, reddedilir. Anayasalar, yasalar ve tüm hukukî düzenlemeler, halk adına, halkın seçtiği meclislerde, insanların dünyevî beklentileri ve hevâ-heveslerine göre kanunlaşır.
Hâkimiyet, kayıtsız ve şartsız millet adına millet meclislerinindir.
İslâm’a göre, bütün âlemlerde hâkimiyet yalnız Allah’a aittir.
“Önce de, sonra da emir Allah’ındır.” (Rum,30/4)
Ayrıca, (Kehf,18/26)(Kasas,28/70)(Kasas,28/88)(Şûrâ,42/10)(Âl-i İmrân,3/154)
Fatih ORUÇ