Servet transferleri, milli gelirin toplumun bir sosyal grubundan diğerine aktarılmasına neden olan harcamalardır.
Milli gelir bir toplumda belli bir dönemde oluşturulan mal ve hizmetlerin toplamını ifade eder. Milli gelirin kişi veya gruplara düşen gelirine ise gelir dağılımı denmektedir.
Ülke nüfusu kişisel gelir dağılımında genelde 5 parçaya bölünür. Bu bölümde her bir parça nüfusun % 20’sini temsil eder. % 20’ye düşen milli gelir hesaplanarak hane halkının yüzde dağılımı ile gelirin yüzde dağılımı karşılaştırılır.
Bir ülkedeki gayrisafi millî hasılanın büyük olması gelir dağılımı bozuk olduğu zaman o ülkede refahın yüksek olduğu anlamına gelmez.
Gelir dağılımı sosyal adalet ve eşitlik kavramlarıyla yakından ilgili bir kavramdır.
Milli gelirin âdil paylaşımı ve dağıtımında çok büyük sorunlar yaşanmaktadır.
Milli gelirin dağılımında, tabakalar arasında uçurumlar oluşursa sosyal adalet bozulur, toplumun rahatı ve huzuru kaçar.
Kur’an’ı Kerim’de buyruluyor ki : (servet) içinizden sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey olmasın diye böyle hükmedilmiştir. (Haşr/7)
Yine Cenevre’li ünlü filozof J.J.Rousses der ki:
“Toplumdaki tabakaların arasında varlık bakımından hiçbir yurttaşın ne başkasını satın alacak kadar zengin, ne de kendini satmak zorunda kalacak kadar fakir olmaması gerekir. Devleti sağlamlaştırmak için aşırı zengin ve aşırı fakir ucu elden geldiğince birbirine yaklaştırmalı ne çok varlıklılara ne de çok yoksulların varlığına müsaade edilmemelidir.”
Servet transferleri metotlarını madde madde inceleyelim.
1-Enflasyon.
Para değerinin düşmesi. Başka bir ifadeyle fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir.
Enflasyondan en fazla etkilenen kesim, dar gelirliler, ücretliler ve emekliler. Zenginler, enflasyonun neden olduğu yüksek döviz fiyatları ve paradan para kazanma metotlarıyla gelirlerini katlayabilirler.
2-Kur korumalı mevduat.
Kur korumalı mevduat, fakirlerden zenginlere yapılan en büyük kıyaklardan biri. KKM hesaplarına kimler para yatırıyor. Parası olanlar. Aradaki farkı kimler ödüyor alt gelir grupları vergileriyle. Merkez Bankası 818 milyar TL zarar etti. Bu en büyük servet transferlerinden biri.
3-Kara para aklama yöntemi.
Arada bir çıkarılan varlık barışı ile, yurt dışına çıkarılan kara paralar vergi aflarıyla yurt içerisine sokulup legalleştiriliyor. Diğer bir yöntem, yurt dışına kaçırılan bu kara para bazı girişimciler vasıtasıyla yurt dışında bankalara teminat olarak gösterilip dışarıdan kredi alarak yurda getirilerek legalleştiriliyor. Böylece devletin ve piyasaların bütün imkanlarından istedikleri şekilde faydalanıyorlar.
4-Düşük kur, yüksek enflasyon.
Kuru düşük tut enflasyonu yükselt. Yabancılar gelsin dolar bozdursun. TL ile vadeliye yatırsın. Birkaç ay sonra yüksek faizi alarak ana parayla sabit kalan dövize çevirsin. Döviz bazında yüksek gelir elde etsin. Sonrada vın etsin. Bu paralarda dar gelirliden, ücretli kesimden ve emekliden alınıyor.
5-Dolaylı vergiler.
Dolaylı vergi elde edilen kazançtan değil de yapılan harcamalardan alınan vergilerdir.
Ülkemizde toplam vergilerin yaklaşık % 70 dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Bu AB ve OECD ülkelerinde % 30 civarındadır. Bu vergileri fakirde zenginde aynı oranda ödemektedir. Dolaylı vergilerde dar gelirliden zenginlere yapılan bir sermaye transferidir.
6-Düşük ücret ve emekli maaşları.
Ülkemizde Türk-İş tespitlerine göre açlık sınırı, Mayıs 2024 ayında 19.000 tl, yoksulluk sınırı 61.800 tl.
Asgari ücret 17.002 TL. en düşük emekli maaşı 10.000 TL. Görüldüğü gibi, büyük firmalara her türlü imkân tanınırken, yeri geldiğinde vergi borçları silinirken asgari ücretlimiz ve emeklimiz açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ediliyor. Buda fakirlerden zenginlere para transferinden başka nedir ki!
Yani özetle saydığımız bu maddeler, bir milletin gelirlerini yasal gibi görünen birtakım hortumlama yöntemleriyle fakirlerden zenginlere doğru bir servet aktarma metotlarıdır.
Hukuk devleti, şeffaflık, hesap verebilirlik, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, protesto özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, liyakat ve güçlü parlamentosu olmayan, yapacağı her işlemde yukarıdan gelen talimatlara göre hareket eden ülkeler soyulmaya, yağmalanmaya mahkûm ülkelerdir.
Ülkemizde, gelir dağılımı uçurumunun kapatılması ve yakıcı yoksulluğun giderilmesi için yeni bir medeniyet algısına ve zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Bu da tabandan başlamalıdır.
Kur’an’da buyuruluyor ki:
Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.
(Ra’d/11)
FATİH ORUÇ