Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) 1993 yılında Berlin'de kurulmuş uluslararası bir sivil toplum örgütüdür. 100'den fazla ülkede faaliyet göstermektedir. Temel amacı yolsuzluklarla mücadele ve şeffaflığın geliştirilmesidir. Bu tür örgütler ülkelerinin özelliklerini de dikkate alarak yolsuzluklarla mücadelede yeni stratejiler geliştirmekte ve ülkelerindeki gelişmeleri gözlem altında tutmaktadırlar.
1995’ten bu yana her yıl yayınladığı “Yolsuzluk Algı Endeksi” sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmakta. Endeksin metoduna göre en yüksek yolsuzluk algısına 0 puan, en düşük yolsuzluk algısına 100 puan üzerinden değerlendirilmektedir.
Yolsuzluk endeksi, uzmanların, sivil toplum örgütlerinin ve iş dünyası temsilcilerinin kamu kesimindeki yolsuzluğa dair algıları yansıtmaktadır.
Örgüt 2021 yılının yolsuzluk endeksini açıkladı.
2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke arasında, 38 puanla 96.sırada yer aldı. Bir sene öncesi ile kıyaslandığında 2 puan kaybederek 10 sıra düşüş yaşanmıştır. 2013 yılından itibaren 12 puan kaybederek 43 sıra düşüş yaşayarak bu trendi devam ettirmektedir. Türkiye, 2021 sonuçlarına göre son 10 yılda en çok puan kaybeden ülkeler arasında yer aldı.
38 OECD ülkesi arasında 37. sırada G20 ülkeleri arasında ise sondan üçüncü sırada yer almaktadır. 180 ülke arasında ise 96. Sıraya yerleşmiştir.
Yolsuzluk Algı Endeksi’nin, birinci sırasında, yani en az yolsuzluk yapılan ülkeler, 88 puanla Danimarka, Yeni Zelenda ve Finlandiya bunların ardından ikinci sırayı 85 puanla Norveç, İsveç ve Singapur paylaşmaktadır.
Endeksin son sıralarında ise 13 puanla Suriye ve Somali, 11 puanla Güney Sudan gelmektedir.
Örgüt raporunun yorumuna göre, sivilleşme, hukukun üstünlüğü ve medya özgürlüğü yolsuzluğun engellenmesinde vazgeçilmez unsurlar olduğu gözlenmektedir. Cezasızlık uygulamaları da suçların yaygınlaşmasını ve normalleştirmesini sürdürmektedir.
Büyük ölçekli yolsuzluk iddiaları yargıya taşınsa da pek çoğunun soruşturma aşamasında kalmasıyla yolsuzluk suçları için cezasızlık yaygınlaşmaktadır. Bütçe şeffaflığı ve kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin hesap verebilirlik konusunda temel ihlaller bulunmaktadır. Medya kuruluşlarına, gazetecilere, sivil topluma yönelik baskı ve yıldırma politikaları sürmektedir. Bunlara karşın yargı erki, bağımsızlığını korumalı ve yolsuzlukla mücadele gücünü yitirmemelidir. Geleceğimizi ipotek altına alan Kamu Özel İşbirliği proje, ihale ve sözleşme süreçleri şeffaf ve açık bir biçimde yürütülmeli, bu projelerin kamu maliyesine oluşturduğu yük toplumla paylaşılmalıdır.
Çağdaş yönetimlerin temel ilkesi, devletlerde ve kurumlarda şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini hayata geçirmektir.
Türkiye bu haliyle demokrasiyle yönetilmeyen birçok ülkenin bile gerisinde kalmıştır. Ne yazık ki yolsuzlukla mücadele konusunda endişe verici bir durumdayız.
Bu bilgilere göre ülkemizde, hukukun üstünlüğü, adaletli ve şeffaf mekanizmaların gelişmediği açıkça görülmektedir.
Dünyadaki belirli yolsuzluk araştırmalarına baktığımızda, batılı ülkelerde daha az yolsuzluk gerçekleştiğini; buna karşılık nüfusun çoğunun Müslüman olan ülkelerde yolsuzluğun daha yaygın olduğunu görüyoruz.
Buradan anlaşılıyor ki; yolsuzluk olgusunu karmaşık bir olgu. Bu karmaşık olguyu da tek bir sebeple açıklamak mümkün değil. Arkasında çeşitli ekonomik, toplumsal, kültürel ve yargısal nedenler bulunmaktadır.
Acaba, dikkat çeken en büyük neden, yanlış din algılanmasından kaynaklanıyor olabilir mi?
Halkı Müslüman olan ülkeler, dini bir yaşam tarzı olarak değil de yalnız ibadet olarak algılanmasından olabilir mi veya özden çok şekilciliğe değer vermesinden kaynaklanabilir mi? Bu derinlemesine irdelenmesi gereken bir durum.
FATİH ORUÇ