Donald Trump, 2016 yılında yapılan Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerine Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olarak girmiş ve Amerika Birleşik Devletleri'nin 45. devlet başkanı seçilmiştir.
Seçimlerden önce sert ve abartılı konuşuyor, oldukça agresif davranışlar sergiliyordu. “Ülkeye hiçbir Müslüman’ın sokulmaması” çağrısını yapıyor, göçmenlere karşı söylemleriyle dikkat çekiyordu. Ayrıca cinsiyetçi yaklaşımlara sahipti. Kadınlar hakkında ağır, aşağılayıcı ve küfürlü ses kayıtları seçimlerden bir hafta önce Washington Post tarafından yayınlandı. On beş kadın, farklı zaman ve makânlarda Trump'ın kendilerini taciz ettiği iddiasında bulundu. Bu iddialardan birisi de Hollywood yıldızı Salma Hayek'e aitti.
Donald Trump’ın en önemli özelliğinden biri de dünyanın en zengin insanlarından biri olması.
Farklı kaynaklarda servetinin 5 ile 10 milyar dolar olduğu söyleniyor.
Başkan seçildikten sonrada seçimler esnasındaki söylem ve davranışlarını hiş değiştirmedi. Devletler arası ilişkilerde de, ben merkezli, kibirli ve bencil. Başkalarının acılarına karşı duyarsız, ortamı karıştırmakta oldukça maharetli. Birçok ülkeye kafa tutuyor, tehditler savuruyor. Dünyanın kabadayısı rolünü oynuyor. Birçok saçma sapan uygulamalara imza atıyor. Kimi çevreler tarafından dünyanın başına büyük işler açacağı iddia ediliyor.
Peki kim bu Donald Trump!
Deli mi, psikopat mı, şizofren mi? Başkalarına zarar vermekten zevk alan bir sadist mi?
Bazı insanlar neden bencildirler, sürekli sorun çıkartırlar ve başkalarına zarar vermekten hoşlanırlar?
Psikologlar, bazı insanların neden böyle davrandıklarını araştırmışlar. Bu tür insanların yalnız psikopatlar ve katillerden çıkmadığı, politikacılar, polisler, işadamları gibi toplumun üst kesimine mensup kişilerin de bu gruba girebildiğini tespit etmişler.
Bunlar kendilerine biçtikleri değeri korumak için, saldırıya geçen kibirli ve bencil kimselerdir.
Kendilerini dev aynasında görme özelliklerine sahipler.
Psikolojide bu durumuna “Karanlık Dörtlü” özelliklerine sahip olma denir. Bunlar, risk almak, manipüle etmek ve başkalarını sömürmekten ve başkalarına acı vererek zevk almaktan hoşlanmaktır.
Donald Trump’ın bu özellikleri kazanmasının acaba genleriyle/geçmişiyle bir ilgisi olabilir mi diye irdelediğimizde ilginç bilgilere ulaşıyoruz.
Donald Trump’ın büyükbabası Friedrich Trump, 1885 yılında Almanya’dan ABD’ye göç eden bir Alman. New York Manhattan’da 12 yıl berberlik yapıyor. Burada yeteri kadar para kazanamayınca, Kanada Klondike bölgesinde altın bulur ve zengin olma hayaliyle “altına hücum” eden göçmenler arasında o da vardır. 1897 yılında Kanada’ya gidiyor.
Bu tarihlerde Kanada’ya akın eden göçmenler, dağlarda, ovalarda, nehirlerde altın ararken, büyükbaba Friedrich Trump altın aramak yerine kasabaya gelen göçmenlere “Arctic” adlı bir genelev ve eğlence merkezi kuruyor. Bu altın bulma hayali kurmaktan daha garantili ve sağlam bir işti.
Altın bulma hayaliyle kasabaya akın eden 100 bin civarındaki insanın geneleve ve eğlenceye harcadığı para, Trump ailesinin ilk servetini oluşturdu. Büyükbaba Friedrich Trump, buradan kazandığı para ile ABD’de emlak işine giriyor. Bu işten elde ettiği servet ve emlakçılık mesleği oğlu Frederick Trump’a ondan da torun Donald Trump’a geçiyor. Baba Frederick Trump dairelerini siyahlara satmayacak kadar ırkçıydı.
Medyada çıkan haberlere göre Kanada, “Trump imparatorluğunun başladığı yer” diye andıkları bu genelevi, geriye kalan yıkıntılarından eski haline benzer bir şekilde yeniden restore edip turistik bir merkez haline getirip ziyarete açmaya karar veriyor.
Irkçı ABD emperyalizminin dünyaya hediye edebileceği örnek bir “medeniyet müzesi” ! bu genelev olacaktır.
Trump’un bu psikolojik durumunda geçmişinin ve çevresel etkilerin olduğu bir gerçek.
Dedesi pezevenk, babası zenci düşmanı bir ırkçı, yani bozukluk genlerinden geliyor.
Ne dersiniz? Acaba kerhaneci bir sülaleden gelmenin alçaklığını mı, ezikliğini mi örtmeye çalışıyor. Yoksa onlar için fark etmez mi? Ha genelev işletmişsin, ha inşaat yapmışsın. Önemli olan ne kadar kazanacakları mı?
Eğer böyleyse paranın ve zenginliğin verdiği kibir ve büyüklenme mi zavallıyı böyle durumlara sokuyor?
Fatih Oruç