Ağustos 2018 tarihinde medyaya yansıyan haberlerde, ABD’nin Pensilvanya Eyaleti’nde Yüksek Mahkeme’nin yayımladığı bir Büyük Jüri Raporunda, Katolik Kilisesi’nde son 70 yılda binden fazla çocuğun taciz edildiği belirtildi ve 300’den fazla din adamı suçlandı. Yetkililer, soruşturma sonucu altı piskoposluk bölgesindeki çocuk tacizlerinin üzerinin kilise tarafından sistematik bir şekilde örtüldüğünün saptandığını açıkladı.
Boston’da 2002’de patlak veren cinsel taciz skandalında, John Geoghan adlı eski bir rahibin 1962-1995 yıllarında 130’dan fazla çocuğa cinsel tacizde bulunduğu ortaya çıktı.
Dönemin bölge Kardinali Bernard Law ise olayı öğrenmesine rağmen skandalın üzerini örttüğü gerekçesiyle eleştirildi. Olayı kamuoyunun gündemine taşıyan Boston Globe gazetesinin hikâyesi daha sonra ‘Spotlight’ adlı filme konu oldu.
Almanya’da 1946 ile 2014 yılları arasında Roman Katolik Kilisesi’ne bağlı rahiplerin, 3600’den fazla çocuğa cinsel tacizde bulunduğu ortaya çıktı. Alman medyasına göre tacizde bulunduğundan şüphelenilen din adamlarının yalnızca %38’i yargılandı ve haklarında yalnızca ufak çaplı disiplin soruşturmaları açıldı.
Fransa’nın Lyon Katolik Kilisesi Kardinali Philippe Barbarin’in, Lyon’daki bir kiliseye bağlı olan ve 1989-1991 yılları arasında Bernard Preynat isimli papazın suçlandığı çocuk cinsel istismarı, yalnızca 2015 yılında ABD’li 133 askeri personelin çocuklara karşı işlenen cinsel suçlardan almış olduğu hükümler, dava konusu olmuş onlarca benzer olaylardan sadece birkaçıdır.
ABD elitlerinin insanlık dışı bir olayı da Pizza Gate skandalı. Bu skandal kısaca; “Amerika’nın önde gelen sermaye sahipleri, ünlü siyasetçileri için sapkın ve insanlık dışı etkinlik ve partilerde çocukların kurban edilmesi ve çocuklara cinsel istismarda bulunulmasının ortaya çıkması” olarak özetlenebilir.
Bu skandal, Wikileaks tarafından yayınlanan ve 2014 tarihli bir e-posta üzerinden sızdırılıyor. Söz konusu skandalda, Clinton çifti, Georges Soros gibi ünlü isimlerin yanı sıra Barack Obama’nın da adı geçiyor. Ancak bu süreçte istihbarat birimlerinden, medyaya kadar uzanan bir sansür ağı uygulandı. Bu skandalın içinde olan kişilerin sahip oldukları para ve mevki sayesinde bu olayların üstünü örttükleri iddia ediliyor.
Pizza Gate skandalında yıllar boyunca çocukların kaçırılıp, çok küçük yaşlarda çeşitli işkencelerle öldürüldüğü, eğlenceli törenlerle çocuklara işkence yapıldığı, her yaşta çocuğa tecavüz edildiği sapık partiler yapıldığı söyleniyor. Belli düzeydeki insanların yaptıkları sapıkça partilere çocuk pazarlayan pizzacının mail kutularını da pizza siparişleri(!) dolduruyor.
Kadına yönelik şiddet ve taciz vakalarında zirve yine demokratik Avrupa’nın. Sanılanın ve oluşturulmak istenen imajın aksine birçok modern Batı ülkesinde kadına yönelik şiddet ve taciz, yüksek oranlarda seyretmekte.
Eurostat (Avrupa Istatistik Ofisi)’ın verilerine göre, AB ülkelerinde her üç kadından biri hayatında bir kez cinsel veya fiziksel şiddete maruz kalıyor. Kadınların yüzde 55’inin hâlihazırda en az bir kez tacize maruz kaldığının belirtildiği araştırmada, her 20 kadından birinin de tecavüze uğradığı kaydediliyor. Araştırmada görüşlerine başvurulan her dört kişiden biri, ailesinde veya yakın çevresinde şiddet mağduru bir kadını tanıdığını ifade etti. Ancak istatistiklere göre, mağdurların sadece yüzde 12’si polise başvuruyor. Yani rakamlar, bu istatistikî bilgilerden de fazla.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu 2016 yılı Raporuna göre ise AB’de 15 yaşından büyük her 3 kadından 1’i, bir erkeğin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kalıyor. Rapora göre, AB’de kadının en çok şiddet gördüğü ülkeler sırayla Danimarka (%52), Finlandiya (%47), İsveç (%46). Hollanda’da ise (%45), İngiltere ve Fransa’da (%44), Almanya’da (%35). Bu rapora göre, Türkiye genelinde yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalmış olanların oranı ise %36.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü ilan etti. 8 Mart’ta dünyadaki tüm kadınların sorunlarının hatırlanması, onların ön plana çıkarılması ve sorunlarına çözüm yolları bulunması gerekirken aksine, dünya kadınlarıyla alay edilir gibi yine kadınlar pazarlama aracına dönüştürülüyor.
Fatih ORUÇ