Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 09-05-2021 21:46   Güncelleme : 09-05-2021 21:46

Kur'an-I Kerim

Nice evler gördüm; içinde Kur'an'ı Kerim yoktu.

Kur'an-I Kerim

Nice insanlar tanıdım; okumayı "boş vakit" olarak görüyorlardı.

İlk emri unutmuşcasına, hedefsiz, gâyesiz yalpalayıp duruyorlardı şu hayat serüveninde.

Neden yaratıldığını düşünmeden dertsiz, tasasız nefes alıp veriyorlardı. Aldıkları nefesin şükrünü dâhi düşünmeksizin!

Oysa hiçbirisi ümmî de değildi!

İnsanlar gördüm ben. Ölülerinin ardından Kur'an okuyamıyordu. Parayla Kur'an okutacak bir insan arıyordu:

"Al parayı, oku bu hatmi!"

Mezarlıklarda, Fâtihasız kalmış ruhlar ağlıyordu.

İnsan, gözyaşlarının sesini bile duymuyordu. Çünkü okumuyordu/ okuyamıyordu.

Unutulmuş muydu ilk emir ve Peygamber Efendimiz'in (sav) sünneti?

İnsan, bu denli mi özünden, yaratılış gâyesinden uzak düşmüştü?

Kur'an, genç kızların allı pullu kadife örtüler içindeki çeyiziydi.

Delikanlıların ise gurbetteki yoldaşı.

Kur'an, hayatımız boyunca yol rehberimiz ve şaşmayan pusulamızdı.

İmân ve liyâkat ehli, Allah'ın (CC) ipine sımsıkı sarılan kalpten, ruhumun kulağına bir ses ilişiyor:

"Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına;

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.

İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin,

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için."

...

"Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı.”

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN