Muhalefet, demokratik rejimlerin karakterize edilmesinde iktidardan çok daha önemlidir
Her türlü şiddetin meşru hale getirildiği 28 Şubat günlerinden bir kaos çıkmamış ise, iktidarın değil muhalefete itilen bu ülkenin dindarlarının olgun davranma geleneğinin etkisiyle çıkmadı.
Kamu düzeninin yerle bir olduğu her neresi varsa, muhalefetin yıkıcı nefretinin sonucunda her şey yerle bir olmuştur.
Muhalefetin amacı iktidarı değiştirmektir. Yıkmak değil. Kaos peşinde koşanlar da çok iyi bilsin ki, kaos çıkarıp da sonucunda kazanan yoktur.
Memleketin yüreği yanıyor. Canla başla alevlere karşı konulmaya çalışılıyor. Bir avuç su taşımak yerine, kaos peşindeler. Memleketin tümü yansa mutlu olacak olanlar var. Bunun adı muhalefet falan değil. Bu yalanın, dolanın, bu kinin bu nefretin adı muhalefet olamaz.
İddia ediyorum. Dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse Türkiye muhalefeti kadar yalan konuşamaz. Yalanın hiçbir müeyyidesi yok.
Tüm dünya büyük bir doğal afetle boğuşuyor. İklimin ortaya çıkardığı riskleri çevre terörizmine dönüştüren nesebi gayri sahihler var. Birçok noktadan aynı anda yükselen alevlere karşı koyan vatanseverler var.
Bir afet durumu varsa, afet durumu sona erene kadar hiçbir tarafa bakmadan afetle mücadele etmek insan olmanın gereğidir. Alevler yükselirken, alevlerle mücadele etmek bir yana mücadele edenlerin motivasyonunu zedeleyecek şekilde davranmak ne vatanseverlikle bağdaşır ne de insanlıkla.
Afet bitikten ve hayat normale döndükten sonra elbette eksiği fazlası konuşulacaktır.
Alevlerin ortasındayken yangına hazırlık ve mücadele görevinin kimde olduğuna bakmadan, bütün gücümüzle yangına karşı koymak en önemli görevimiz.
Ama şundan emin olun ki, yangınlar kontrol altına alındığında esas sorgulamamız gereken taraf olan Antalya, Muğla, Aydın ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin sorumluluklarını da masaya yatırmamız gerekir. Birileri utanmadan, sıkılmadan, sorumlu oldukları Büyükşehir Belediyelerinin görev alanına giren konularda zerre adım atmadıkları halde, bütün gücüyle afete karşı koymaya çalışan hükümete karşı provokasyon peşinde.
Ayrıca bunu ilk defa yapmıyorlar. Daha önce onlarcasını denediler. Sonuç ne oldu gördük yaşadık. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekleyen akılsızlığa ne diyebilirsiniz ki?
Şimdi daha fazla bu konulara girmeye de gerek yok. Ancak bu vesile ile görüyoruz ki birilerinin derdi ne vatan, ne millet, ne ağaç, ne hayvan, ne doğa ne de insanlık.
İktidar zarar görecekse memleketi yakmaya hazır olanlar var. Bu ülkenin şanssızlığı da bu. Bizim şanssızlığımız da bu insanlık yoksunları ile birlikte yaşamak.
Dünyanın başka yerinde bu kadar büyük bir afete bu kadar güçlü bir direnişi yönetenler halk kahramanı muamelesi görürdü, buralardaki akılsızların algı operasyonlarına cevap vermek zorunda kalıyorlar.
Help Turkey diyerek Türkiye’yi rezil edenlerin, yangına karşı koymak için kendi adlarına ne yaptıklarına da bakmak lazım. Acaba yangınlara karşı şimdiye kadar ne yapmışlar. Örneğin tanesi on liradan az olan bir tek fidan bağışlamışlar mı?
Burnunun dibindeki yangın için bir bardak su bile dökmeyenlerin, Help Turkey diye yaptıkları kampanyaların samimi olması mümkün mü?
Bunlara Allah akıl fikir versin diyelim. Başka ne diyebiliriz ki?