Türkiye
Giriş Tarihi : 12-05-2013 12:27   Güncelleme : 12-05-2013 12:27

BARDAĞIN VARLIĞINDA ŞÜPHE

“İyimserler ‘bardağın yarısı dolu’ dermiş, kötümserler ‘bardağın yarısı boş’ dermiş. Ben de diyorum ki; hayır! ahlaksızlar bardağın yarısı dolu derler, ahlak sahibi insanlar bardağın yarısı boş derler. çünkü bardağın dolu olması esastır. Yani ben bu kadarlıkla kifayet ediyorum dediğiniz zaman, bardağın doldurulmamasına oynuyorsunuz demektir. Bardağın yarısı dolu değil, bardağın yarısı boş!” İsmet Özel "Sokak Köpeklerine Selam Vermek Adam Olmaya Çeyrek Var Demektir" Sadri Alışık repliği

BARDAĞIN VARLIĞINDA ŞÜPHE
Bugün yeni bir gün. Bugün en az dün kadar yeni bir gün. Bugün muhakkak yarın kadar yeni bir gün. Bu günler ard arda dizilecek ve belki birileri buna tespih adını verecek. “Hayatı tesbih yapmışım” arabesk bir türkünün adı lakin çürük bir lisan, eksik bir ifade yeteneğiyle altı çizilmeye çalışılan bu mesele bir manada da insanın her an klas bir duruşla, üstün bir farkındalığın muavenetinde, muazzam bir gayretin en üst eşiğinde, “süper poze” bir iman – itikat – farkındalık ve amel daimi pozisyonunun teslim ve tespiti olarak kabul edilip, ihtida ettirilebilir.
 
Manasını anlayana “bugün” yepyeni bir oyuncaktır. Içimizdeki çocuğu şımartalım ve hangi yazardı o, “sahici bir sarsıntı” ve “sahte bir denge”den bahseden bir cümle kuruyordu, o hesap diyelim ki: Gerçek bir oyuncak, içi boşaltılmış bir gerçekten daha muteberdir. Muteber itibarlı demek. “Hakiki gerçek” serçe kuşu kadar itibarsızlaşmış ve en şapşal, en pespaye itibar hırsızlarının bıyıkları balta kesmez olmuşsa, biz bu ahmak şamatanın bir parçası olmaktansa kendi dünyamıza çekilelim ve oyuncaklarımıza dalalım. Bir, iki, üç, bu dünyadan geçmek güç!
 
Bugün bir ilm-i kıyafet kitabı temin edip, aynanın karşısına geçip, yüzümüzden akıp, giden asırları takip etmeliyiz. Yüzümüzde damar damar Sakarya, Dicle, Fırat, Nil, Tuna, bazısının üzerinden geçen, aslında orada öyle dikilip durmayan, üzerlerinden geçen Mostar, Drina; kaşlarımız hilal olacak, gözbebeklerimiz yıldız, bütün bir rüya asırları aynadaki yansımamızdan akıp, gidecek. Akışı hayatın ta kendisi sananlar bu akışın bir yerde dürülüp, bükülüp kıyametin akordu olacağını bilirler mi? Bu kıyametin bizzat kendi kıyametimiz olduğunun farkındalar mı?
 
Insan teki kendini bir hayli tek sanır oysa bu beşinci hazrette herkes tek bir kimsedir. Hristiyanlar, İncil’in Peygamberi’nin bütün insanlığın günahları adına çarmıha gerildiği masalına kandılarsa da her masal gibi bunun da bir hakikatı var. Bütün insanlar aslında tek bir insan. Kimi bunun farkında, kimi değil. Bütün Peygamberlerin de Peygamberi “dehre küfretmeyin, o Allah’tır” demişse, aslında her birimizin ait olduğu o tek Ruh’un bulunduğu yerde bu hakikat bir kat daha perçinlenir. Maddenin on beş küsur halinin bütün ifade imkanlarına rağmen şu alçak günlük dilin ifade edemeyeceği o yerde bu hakikat yine bir kat daha perçinlenir. “Dehre küfretmeyin. Gece ve gündüzü değiştiren benim!” Orası arzdan arşa sekiz adım. Şairin dediği gibi değilse de ona yakın: “Bin yıllık konak!”
 
Yazının Devamı için:

http://www.akasyam.com/kose-yazisi/537/bardagin-varligindan-suphe.html
adminadmin