Edebiyat yaşantısıyla ortaya çıkan görünmez ilkelerdir. Edebiyat, öyle bir nevidir ki içinde olanlar bile kurallarını ihdas edemeyebilir. Bildiğimiz edebiyatçı vasıflarının neler olduğunu konuşmalıyız. Bunların da edebiyat muhiplerine sirayet etmesine aracılık yapmalıyız. Çünkü edebiyat tevarüs eden bir şeydir. Edebiyat adamının görülür özellikleri nelerdir, bunları da yazmakta yarar var.
Birincisi, edebiyat adamı farklı edebi türleri içselleştirmiş biri olmalıdır. Bu türleri yazmasa da okumalıdır. Şiiri, nesri, türküyü, şarkıyı kavrayana edebiyatsever denebilir. Niçin edebi türler? Çünkü, yazmasak da edebi türlere aşina olmalıyız. Edebiyat teorisini bilen bir okur, zamanla edebi ürün verebilir. Bu metinleri okumak ve anlamak uzun bir süreç işidir. Modern okur, Fuzuliden bir gazel okusa yeterlidir. Okudukça edebi türlere aşina olabiliriz. Attila İlhan ve Necip Fazıl’ın onlu yaşlarda şiir yazdığı gerçeğini unutmayalım. Belki de şiir ortamından olabilir. Ailede edebi bir muhit varsa şiir yazılabilir de. Demek ki edebiyat biraz da çevre işiymiş. Edebiyat adamı olmak da böyledir.