Fikir
Giriş Tarihi : 26-08-2024 18:50

Hz. Ömer Mizahı Yasakladı Mı!

Dinin emirlerinin uygulanmasında oldukça titiz ve tavizsiz olan üçüncü halife Hz. Ömer,2024 insanlara karşı oldukça mütevazı idi. Kimseye tepeden bakmaz, sade bir hayat sürerdi.

Hz. Ömer Mizahı Yasakladı Mı!

Onu tanımayanlar o arkadaşları arasında iken halifenin kim olduğunu anlayamazlardı.

Hz. Ömer, güçlü bir fasahat ve belağata sahip birisi idi. Zira O Arap dilinin sırlarına vakıf olanların başında gelmekteydi.2026 Onun sözleri karakterinin tercümanıydı. Açık sözlülük, dirayet ve doğallık onun yaratılışında olduğu için, bunlar hitabetinde2027 ve sözlerinde açıkça görülebilirdi. Bu özellikleri yaptığı şaka ve esprilere yansırdı. Ancak öncelikli olarak mizah konusundaki tavrını ortaya koymaya çalışalım.

Hz. Ömer’in sert mizaca sahip olması, öncelikli olarak onun mizaha, şaklaşmaya karşı olduğu izlenimini vermektedir.

Doğrusu onun ciddi tavır takındığı olaylar daha çok dini konular, devlet meseleleridir. Bu ciddiyetinden dolayıdır ki, her konuda olduğu gibi insanların onurunu ayaklar altına alan ve seviyesiz şakalara karşı çıkmıştır. Onun Ahnef b. el-Kays’a (ö. 67/686-87) söylediği şu sözler bu maksatla söylenmiştir: ‚Kim çok gülerse onun heybeti azalır, her kim de bir şeyi çok yaparsa onunla tanınır, her kim çok şaka yaparsa hatası çok olur, hatası çok olanın verası (takvası) az olur, verası az olanın hayâsı az olur, her kimin hayâsı yok olursa onun da kalbi ölür.‛2028 Bundan dolayı Hz. Ömer, mizah olmaktan çıkıp hicve varan ve insanları rencide ederek espri yapanlara müsaade etmemiştir. O yaptığı hicivlerle insanları yaralayan el-Hutay’e’yi (ö. 59/678)2029 bir daha hiciv yapamayacak şekilde cezalandırmıştır.

Olay şöyledir: Hz. Ömer bir oturak isteyip üzerine oturdu. el-Hutay’e’yi çağırıp karşısına oturttu. Burgu ve ustura isteyerek orada dilini keseceği izlenimini verdi. el-Hutay’e çığlık atarak bağırmaya başlayınca etrafındakiler Hz. Ömer’den onu affetmesini istediler.

Bir daha hiç kimseyi rencide etmeyeceği sözünü alınca serbest bıraktı ve Müslümanların onurlarını lekelemenin cezası olarak kendisinden üç bin dirhem aldı. Hz. Ömer (r.a.) hayatta bulunduğu sürece hiçbir kimseyi hicvedemedi.

Hz. Ömer (r.a.) bu durumların dışında başta ailesi olmak üzere herkese karşı oldukça hoşgörülü, güler yüzlü ve şakacı bir davranış sergilemiştir. elCâhiz (ö. 255/869) onun bu durumunu şöyle izah eder: ‚Hz. Ömer asık suratlı olmasına rağmen: Biz ailemizle baş başa kaldığımızda sizin gibiyiz (şaka yaparız) derdi.

Hz. Ömer’in Peygamberimize yaptığı şu şaka onun mizaha karşı olmadığını göstermektedir: Hz. Ömer bir gün Peygamberimizi Hz. Hasan ve Hüseyin’i iki omzuna oturtmuş halde görünce onlara: ‚Altınızdaki at ne kadar da kıymetlidir!‛ diye şaka yapar. Her ne kadar Hz. Ömer, Hasan ve Hüseyin’e hitap etmişse de Peygamberimiz de Hz. Ömer’e: ‚Onlar da çok iyi binicidirler‛ diye karşılık verir.

Eğer Hz. Ömer şakanın yasak olduğu şeklinde bir anlayışa sahip olsaydı, dinin tebliğcisi Hz. Peygamber’e böyle bir şakayı yapmaz, O da Hz. Ömer’in bu şakasına mukabele etmezdi.

Hz. Ömer aynı zamanda insan psikolojisinden çok iyi anlar ve yaptığı esprilerle gergin ortamı yumuşatmasını bilirdi. Bu özelliğini Hz. Peygamber’e yaptığı şu şakada görmek mümkündür: Hz. Ebû Bekir bir gün Hz. Peygamber’in huzuruna girmek için izin almak istedi. Fakat kapıda sıra bekleyenler olmasına rağmen Hz. Ebû Bekir’e ve daha sonra gelen Hz. Ömer’e de izin verildi. Hz. Ömer içeri girdiğinde Peygamberin çevresinde hanımları üzgün kederli ve sessiz bir şekildeoturuyordu. Bunun üzerine kendi kendine‚Mutlaka bir şey söyleyip Hz. Peygamber’i güldürmeliyim‛ diyerek şöyle dedi: ‚Ey Allah’ın Resûlü! (Hz. Ömer kendi karısını kastederek) Hârice’nin kızını bir görseydin! Benden nafaka istedi. Ben de kalktım onun boğazını sıktım.‛ Bunun üzerine Hz. Peygamber güldü ve ‚Bunlar (hanımlarını kastederek) da etrafımda gördüğün gibi, benden nafaka istiyorlar‛ dedi.

Hz. Peygamber’in konu olduğu bu iki mizahî olay da göstermektedir ki, Hz. Ömer hiçbir zaman ölçülü ve seviyeli bir mizaha karşı çıkmamıştır. Hatta

Raşid Halifeler içerisinde kendisinden en fazla mizahî olay aktarılan halife olmuştur.

Onunla ilgili mizahi olayları üç kısma ayırmak mümkündür. Birincisi, kendisinin şaka yaptığı; ikincisi, kendisine yapılan şakaların yer aldığı ve üçüncüsü ise şahid olduğu şakadır.

YAPTIĞI ŞAKALAR

Hz. Ömer ve Evlenmek İçin Dua eden Bedevî

Bir gün Hz. Ömer itina göstermeden namaz kılan bir bedevîyi gördü. Bedevî namazı bitirdiğinde duasında: ‚Ey Allah’ım! Beni hurilerle evlendir‛ deyince Hz. Ömer: ‚Be adam! Hem mihri (bedeli) az ödüyorsun hem de kızların en iyisine dünür (talip) oluyorsun‛ dedi.2034 Hz. Ömer burada nükteli bir cevap vermiştir.

O bedevîye kıymetli, değerli şeylere ancak emekle ve bedel ödemekle ulaşılabileceğini ve özellikle de cennete girmenin bedelinin az olmayacağını öğretmek istemiştir.

Hz. Ömer ve Cüheyneli

Bir gün Hz. Ömer Harre Vâkım2035 denilen yere doğru giderken Cüheyne

kabilesinden bir şahısla karşılaştı. Hz. Ömer’le aralarında şöyle bir konuşma geçti.

Hz. Ömer:

-İsmin nedir?

-Şihâb (Akan Yıldız)

-Kimin oğlusun?

-İbn Cemre’nin (Kor Tanesi’nin)

-Kimlerdensin?

-el-Hurka (Ateşlerden)’dan

-Onların hangi kabilesindensin?

-Dıram (Yangın) Oğullarından

-Kabilene git, yanlarına varmadan orada yangın çıktığını göreceksin.

O şahıs kabilesine vardığında yangının her tarafı sardığını gördü.

İbn Abdirabbih bu olayı mizah bölümünde değil de ‚et-Tefâul bi’l-esmâ (isimlerden uğursuzluk çıkarmak)‛ ile ilgili bölümde yer vermiştir. Ancak o kitabının üslubu gereği yer yer de insanları rahatlatmak amacıyla fıkralar anlatmaktadır.

Yoksa bu fıkrada geçen olayı ciddi olarak algıladığı düşünülmemelidir. Olayı incelediğimizde mizah çeşitlerinden kelime tekrarıyla mizah yapıldığı açıkça görülmektedir. Zira Hz. Ömer’e cevap veren şahıs bütün cevaplarında ‚ateş‛le ilgili kelimeler kullanmıştır. Olay, konuşmanın seyrine uygun olarak gülmeye sebep olacak şekilde yangınla sona ermiştir.

Hz. Ömer ve “Zalim” İsimli Şahıs

Bir adam Hz. Ömer’e gelerek kendisinin vali yapılması için yardım istedi.

Hz. Ömer de kendisinin ve babasının ismini sorunca şahıs da ‚Zâlim b. Sürâka‛ diye cevap verdi. Hz. Ömer (şahsın babasının ve kendisinin isimlerinin alışıldığın dışında olduğunu görünce) şaka yollu şöyle bir cevap verdi: ‚Sen zulmeder, baban da hırsızlık mı yapar?‛2040. Çünkü Zâlim zulmeden, Sürâka da hırsızlık yapan anlamına gelmektedir. Bu mizahî olay da İbn Abdirabbih tarafından yukarıda anlatılan amaçla zikredilmiş olması gerekir. Zira Hz. Ömer gibi adaleti ile meşhur birisinin bir valinin atamasını yaparken daha ciddi kriterleri olacağı bir gerçektir.2041 Yoksa insanların isimlerine dayanarak vali ataması yapması söz konusu olamaz.

Hz. Ömer ve Dua Eden Şahıs

Hz. Ömer bir gün bir damada (gerdek gecesini kastederek) ‚Şöyle, şöyle oldu mu‛ diye sorunca damat (vurgu dikkate alınmadığında) ‚Lâ etâlellâh bekâek = Allah uzun ömür vermeyesice‛ şeklinde olumsuz anlama gelebilecek bir cevap verir. Bunun üzerine Hz. Ömer: Size bunlar öğretildi, ama bir türlü öğrenmediniz.

Keşke (hiçbir yanlış anlamaya mahal bırakmayacak şekilde) ‚Lâ ve Âfâkellâh = Hayır (öyle olmadı), Allah âfiyet veresice‛ deseydin,2042 demiş ve duayı bedduaya dönüştürmemesini istemiştir. Ancak kullanılmayan bir vâv harfi duaya beddua ihtimali kazandırmış ve olayı fıkraya dönüşmüştür.

Hz. Ömer ve Ebû Süfyân

Hz. Peygamber Ebû Süfyân’ı (ö. 31/651-52) İslâm’a davet ettiği zaman Ebû

Süfyân’ın şöyle dediği rivayet edilir:

-Uzzâ’yı ne yapayım?

Duvarın arkasında bunu duyan Hz. Ömer şöyle der:

-Üzerine yap.

Hz. Ömer bu esprili cevabı ile Ebû Süfyân’a şirkin, putun ne derece değersiz olduğunu bildirmek istemiştir.

Hz. Ömer ve Şâir Nâbiğa

Hz. Ömer bir gün Nâbiğa el-Ca’dî’ye (ö. 50/670): ‚Şarkılarından biraz bana mırıldan‛ dedi. O da mırıldanınca şöyle dedi:

-Bunları sen mi söylüyorsun (besteliyorsun)?

-Evet

-Bu şarkıları (kendisini kastederek) el-Hattâb’ın develerinin arkasında söylesen ne güzel olur!

Bu fıkrada Hz. Ömer Nâbiğa’nın söylediği şarkının yerinin burası olmadığını veya söylediği şarkının ancak deve güderken söylenebilecek sıradan bir şarkı olduğunu kastettiği anlaşılıyor. Ancak Hz. Ömer bunu şahsı incitmeden dolaylı olarak mizahi bir üslupla ifade etmiştir.

Hz. Ömer ve Câriye

Hz. Ömer bir câriyeye: ‚Beni hayrı yaratan, seni ise şerri yaratan yarattı‛ diyerek şaka yapınca câriye ağlamaya başladı. Bunun üzerine Hz. Ömer: ‚Korkma! Hayrı da şerri de yaratan Allah‛ dedi.2047 Hz. Ömer dini konularda fazla bilgisi olmadığı anlaşılan cariyeye şaka yapmak istemiştir. Zira hayrı da şerri de yaratanın Yüce Allah olduğunu herkes bilir.

KENDİSİNE YAPILAN ŞAKALAR

Hz. Ömer ve Hazırcevap Çocuk

Bir gün Hz. Ömer aralarında Abdullah b. Zübeyir’in (ö. 73/692) de olduğu çocukların yanına geldi. O hariç bütün çocuklar kaçtı. Bunun üzerine Hz. Ömer de niçin kaçmadığını sorduğunda Abdullah b. Zübeyir çok nükteli bir cevap verdi: ‚Ey Müminlerin Emiri! Suç işlemedim ki korkayım, yol da dar değil ki kaçarak yol vereyim.‛

Sahabeden bazıları daha çocukluklarından itibaren zekâları ve hazır cevaplılıkları ile kendilerini göstermişlerdir. Abdullah b. Zübeyir de verdiği hazırcevapla bulardan birisi olduğunu ortaya koymuştur.

Hz. Ömer ve Huzeyfe el-Yemân

Sahabenin ileri gelenleri Hz. Ömer’e şaka yaparlardı. Hz. Ömer Huzeyfe el-Yemân’a (ö. 36/656) bir gün:

-Nasıl sabahladın Ey Huzeyfe! Deyince o da:

-Fitneyi sever, hakkı sevmez ve abdestsiz salât ederek sabahladım; semada Allah’ın sahip olmadığına yeryüzünde ben sahibim, dedi. Bu aykırı cevaplara Hz. Ömer çok sinirlendi.

Bunun üzerine Hz. Ali yanına geldi ve şöyle dedi:

-Ey müminlerin emîri kızmış gibi bir halin var!

Hz. Ömer, Huzeyfe ile aralarında geçenleri anlatınca doğru söylediğini

ifade ederek Huzeyfe’nin sözlerini şöyle tevil etti:

-Fitneyi yani dünya malı ve çocukları seviyor, zira Kur’an’da Allah ‚Ancak mallarınız ve çocuklarınız bir fitnedir‛2050 buyurmuyor mu? Hakkı (gerçeği) yani ölüm gerçeğini sevmiyor; semada Allah’ın sahip olmadığı eş ve bir çocuğa yeryüzünde ben sahibim, demek istiyor.

Hz. Ömer Hz. Ali’nin yaptığı bu tevil üzerine şöyle dedi:

- Ey Eba’l-Hasan! İyi ki söyledin de, kalbimde Huzeyfe ile ilgili şüpheleri giderdin.

ŞAHİD OLDUĞU ŞAKA

Hz. Peygamber ve Hint b. Utbe

Hz. Ömer sert mizacına rağmen esprili konuşmalardan hoşlanır ve onları zevkle dinler ve gülerdi.2052 Bir gün Hz. Peygamber, erkeklerin biatını almış kadınların da biatını almaya hazırlanıyordu. Kureyş kadınları etrafında toplanmışlardı. Aralarında Uhud savaşında Hz. Peygamber’in amcası Hz. Hamza’yı şehit edenlerden Ebû Süfyan’ın karısı Hind bint. Utbe (ö. 14/635) de vardı ve çok pişman olmuştu.

Hz. Peygamber’in kendisini inciteceğinden korkarak peçe giymişti.

Biat için yaklaştıklarında Hz. Peygamber onlara şöyle dedi:

-Hiçbir şeyi Allah’a şirk koşmayacağınıza dair bana biat eder misiniz?

Hind:

-Vallahi bizden istediğinizi (bu sıkıntıyı, zahmeti) erkeklerden istemiyorsunuz!

Biz bu sözü veriyoruz.

Hz. Peygamber:

-Çalmayacaksınız!

Hind:

-Vallahi, şayet Ebu Süfyân’ın malından az bir miktar alırsam, bilmiyorum, bu helal mi yoksa haram mı olur? dedi.

Bu konuşmaya şahit olan Ebû Süfyan şöyle dedi: ‚Geçmişte aldıkların helal!‛

Hz. Peygamber:

-Sen, Hind bint. Utbe’sin, dedi.

Hint:

-Ben Hind bint. Utbe’yim. Geçmişi affet, Allah seni affetsin, dedi.

Hz. Peygamber:

-Zina yapmayacaksın!

Hind:

-Ya Rasûlellah! Hür kadın zina yapar mı?

Hz. Peygamber:

-Çocuklarınızı öldürmeyeceksiniz!

Hind:

-Onlar çocuktu, bizler büyüttük. Sizler onları büyükken Bedir’de öldürdünüz. Sizler ve onlar bunu daha iyi bilirsiniz. Bu konuşmaya şahit olan Ömer b. Hattâb kahkahayla öyle bir güldü ki, daha önce bu şekilde güldüğü pek az görülmemişti.

Kaynak: Yusuf Doğan - Prof. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Arap Dili Ve Belagatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

adminadmin