“Yeşil dönüşüm”, “2053 net sıfır hedefi”, “iklim adaleti” ve “karbon piyasası” gibi kavramlar birbiri ardına sıralanıyor. Peki bu yasa gerçekten iklim krizine çözüm mü getiriyor, yoksa sadece büyük sermayeye yeni bir piyasa mı armağan ediyor?
Kanun teklifini incelediğimizde çarpıcı bir gerçek ile karşılaşıyoruz: İklim adaletinden, emisyon azaltımından, fosil yakıt bağımlılığından kurtuluştan eser yok. Kanunun neredeyse tüm maddeleri, çevreyi değil karbon kredisini; halkı değil patronları koruma telaşında. “İklim değişikliğiyle mücadele” başlığı altında, aslında bir “emisyon ticareti borsası” kuruluyor. Adı çevreci, içeriği ekonomik.