Kültür
Giriş Tarihi : 15-10-2017 09:00   Güncelleme : 15-10-2017 09:00

Resim Renklerin Bestesidir

Elif, hem İslam coğrafyasında hem de Batı dünyasında kendi çağını aşan sanatçıların eserlerindeki ruhî hamleleri, fikrî izleri, hakikat ızdırablarını anlatabilmek çabasıyla yazılmış mühim bir kitap.

Resim Renklerin Bestesidir

Estetik; güzellik hissi ile alakalı, bedii. Güzelliği, güzeli inceleyen ve bu mevzudaki görüşleri tahlil eden felsefî yahud hikemî kol. Bediiyat; estetik bilimi, güzel sanatlar!.. Her şey ruhi çabayla mümkün. Nitekim “Mânâ olmadan suretin tecelliye gelmesi muhal”. Bu hikmetin ışığında Salih Mirzabeyoğlu, ilk tecelliye gelenin “elif” olduğunu işaretler ve eserinin ismini, rüyada gördüğü mânâya bitişik olarak, Elif “Resim Redd Kökündendir” diye adlandırır.

İnsan, güzele tutkun ve güzelin peşinde. Şiirde, resimde, müzikte, iç ve dış mimaride, hâsılı muhatap olduğu her şeyde estetik olanı, güzel olanı arzu ediyor. Güzel, bir cephesiyle iyi ve doğrunun sureti. İyi ve doğrunun olmadığı yerde güzel de yok. Güzel; ölçüye uygun olan. Mirzabeyoğlu bu mânâ çerçevesinde, İslâmı ölçü alarak, resme dair birtakım tekliflerde ve tahlillerde bulunuyor. Çok zarif ve ince nüanslarla, hem İslam coğrafyasında hem de Batı dünyasında kendi çağını aşan sanatçıların eserlerindeki ruhî hamleleri, fikrî izleri, hakikat ızdırablarını derin bir mücerred anlayışla izaha çalışıyor. O bunu yaparken biz, resme dair sanat tarihi merkezli bir dünya görüşünün örgüleştirildiğine şahit oluyoruz. Resmi müziğin dili olarak gören Kandinsky’den, sanatı ile hayatını birbirinden ayırmanın imkânsız olduğu Van Gogh’a, “Sanat, ilim gibi gerçeği yansıtmalıydı” diyen Paul Gaugin’den, açık havada tablo yapmanın güzelliğini ressamların dünyasına taşıyan Claude Monet’e kadar birçok sanatçının tablolarını ve fikrî serüveninin biyografilerini, bir nev’i sanat fısıltılarını, Mirzabeyoğlu’nun eserinde duymaya, görmeye başlıyorsunuz.

RESİM-RÜYA İLİŞKİSİ

Eserde İslâm tasavvufu hep baş tacı. Batı tefekkürü ise inkâr edilemeyecek bir fikirler yığını. Mirzabeyoğlu, burada da hakikat devşirici dil ve diyalektiği, bir çeşit tecrid faaliyetini yürürlüğe sokuyor, mevcut resimler ve sanat bahanesi ile olması gereken ‘güzellik anlayışı’nın kapılarını aralıyor. Şiir idraki ve Sır idraki, bu anlayışın kaçınılmazlarından; ve resmin rüyâ ve hayalle olan ilişkisi... Renklere ve surete özel bir önem atfediyor Mirzabeyoğlu. Şöyle diyor: “Renk olmadan mânâlar ebediyyen tecelliye gelmez; ‘suret’ hikmetinin aynı olan bu hakikat, en başta, mücerredin rengi olan ‘beyaz’ ve zifiri karanlığın remzi olan ‘siyah’ın gergefinde dokunan hayatı-hayatımızı gösteriyor.”

Star

adminadmin