Cumhuriyet sonrası tehcir ve mübadele sonrası onların bıraktığı gayrimenkullere çöküyorlar.
Daha önce batılıların yanında çalışırken tecrübe ettikleri yaşam tarzı, Cumhuriyet devrimleri ve modernleşmeye adaptasyonlarını kolaylaştırıyor, kendilerine avantaj sağlıyor ve Modern Türkiye’nin tecrübeli şehirlileri oluyorlar.
Bu kesimin ilk rahatını bozanlar, Samsun’da ticareti yeniden canlandırmak için devlet tarafından Karadeniz’in çeşitli yerlerinden Samsuna iskân edilen esnaf ve zanaatkarlar oluyor ama bu iskan “şehirlilik” kimliğini tehdit etmiyor, gelenler kırsal kültürden, en üst sınıfı kasaba esnafı.
1950 sonrası kırsal göç yaşanıyor.
Samsun’a kırsal göçü tetikleyen ise DSİ, Karayolları, YSE vb kamu kurumlarının bölge müdürlüklerinin açılması bu kurumlarda işçi olarak çalışmak için Kavak başta olmak ilçelerden şehir merkezine nüfus yağıyor.
Kavak’tan fazla göçün olmasının sebebi, o yıllarda diğer ilçelere göre tarım ekonomisinin daha kötü olmasıdır.
Samsun beyaz Türklerinin ticari hâkimiyeti 1970-80’lere kadar sürüyor.
İkinci nesil ağırlıklı İstanbul merkezli bir hayat kurmaya başlıyor.
Dede ve babalarının Ermeni Rum ve Levantenlerden çöktükleri konaklar yıkılmaya yerlerine apartmanlar dikilmeye, o zamanki şehir merkezi çevresindeki bağ, bahçe ve zeytinlikler de gecekondu yapılmak üzere parsellenip satılıyor.
Şimdi gelelim günümüze….
Samsun beyaz Türklerinin üçüncü nesil günümüz temsilcileri hala Samsun’un en kaymak tabakasıdır.
Samsun ticari hacminde genel bir ağırlıkları kalmamıştır. Mecidiye, çiftlik, 56’lar gayrimenkul zenginidirler, hazırı tüketirler.
1980 sonrası onların ticari boşluğunu dolduran Karadeniz kökenlileri de sevmezler, 1950 sonrası kırsaldan gelen yerlileri de…
Dedenizin babasının adı şuydu değil mi, soyadı kanunundan sonra şu soyadını aldınız ama 1940’tan sonra dedeniz ve kardeşleri ayrı ayrı soyadları aldılar, ilk soyadınızı taşımıyorsunuz gibi onların aile geçmişleri ile ilgili bilgileri bildiğinizi anladıklarında çok rahatsız olurlar.
Kendilerini hala Samsun’un gerçek sahipleri görürler.
Kamuoyu ile kendileri de muhatap olmazlar. Masalarına oturma şerefi bahşettikleri diğer sınıflardan devşirdikleri hırs, para ve itibar hastası sözcüleri vardır, bu sözcüler de Samsunlulara onların masalarından aşırdıkları üst bakış cümleleri ile köşelerinden avama seslenerek “beyaz Türkçülük” oynamayı meslek edinmişlerdir.
Fahrettin ERGÜN