Kuzeyinde Arap kökenli Müslümanların, güneyinde ise Hıristiyanlaşmış Afrika kabilelerinin yaşadığı ülkede iç savaşlar, çatışmalar ve istikrarsızlık hiç son bulmadı. Son birkaç yıldır, Sudan’da yaşanan çatışmalar, darbeler ve darbe teşebbüsleriyle siyasî istikrarsızlığı gözler önüne seren haberler daha sık gündeme düşüyor.
ÖMER EL BEŞİR VE BAŞARISIZLIĞI
1989 yılında Sudan ordusunun bir generali olan Ömer el Beşir, ülkede İslamî bir rejim kurma düşüncesiyle darbe yaparak idareyi ele almıştı. Sudan’ın geleceği için bir ümit olan bu aksiyonun ardından geçen 30 yıllık iktidarı boyunca Beşir, hem kendi yetersizliği hem de sistemli bir dünya görüşünden mahrum olmasından dolayı ümid edileni başaramadı ve ülkede karışıklıklar son bulmadı.
SUDAN İÇ SAVAŞI
Bilhassa ülke siyasetinde etkin olan Hıristiyanlaşmış Batıcılar, Müslümanların idaresi altında yaşamamak için Batı desteğiyle ellerinden geleni yaptılar. Güneydeki İngilizce konuşan, Hristiyan, Batılılaşmış Afrika kabileleri bağımsızlığından itibaren Sudan’ın başına bela oldular. Ülkenin kaynaklarını kurutan büyük bir iç savaşa ve Batılı-Hıristiyan dayanışmasının neticesinde ülkenin ikiye bölünmesine yol açtılar. Batı’nın desteklediği Güney Sudan 2005 yılında özerkliğini, 2011 yılında da ise bağımsızlığını ilan etti. Zira Güney Sudan’ın ev zencisi devlet başkanı Salva Kiir Mayardit, bölünmenin Ömer El Beşir yönetiminin ‘seküler’ olmayan, İslâmcı yönetim anlayışına karşı isyanlarının neticesi olduğunu itiraf etmiştir. Ülke bölünmesine rağmen Sudan tamamen temizlenemedi ve Batıcıların sabotajları hep devam etti.
Bugün de ülkede Sudan ordusu ile adına Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) denilen milis grup arasında yeni bir iç savaş yaşanıyor. Bu çatışmaların temelinin de o iç savaş sürecinde atıldığını söyleyebiliriz. Çünkü HDK, 2003 yılında patlak veren Sudan iç savaşının bir ürünü…
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK)
Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde 2003'te bir iç savaş patlak verdi. Dönemin Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, isyancılara karşı savaşmak için bölgenin yerlisi olan Cancavid milislerinden destek aldı. Yağmacılıklarıyla meşhur Cancavidler, daha sonra iyice kontrolden çıktı ve iç savaş sırasında kötü şöhretini daha da artırdı.
Cancavidlerin yapmış olduğu yağmalar, katliamlar ve tecavüzler sebebiyle Sudan halkında, bilhassa güneyde Ömer el Beşir yönetimine karşı düşmanlık artmaya başladı. Bu bakımdan, bu grubun Sudan’ın bölünmesinin katalizörlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Cancavid milislerinin faaliyetleri sebebiyle, Ömer el Beşir hakkında, Darfur’da insanlık suçu işlediği gerekçesiyle, 2009’da Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) dava açıldı. Beşir’e soykırım suçlaması isnad edildi. Bunun üzerine Cancavidlerin kontrol altına alınması gerekti.
2010’da başlayan barış süreciyle bu silahlı oluşumun orduya entegre edilmesi için çalışmalar başladı. Sudan devleti, orduya entegre edilerek düzenli birlik haline getirilen milisleri 2013’te önce "Sınır Koruma Birlikleri", sonra da "Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK)" adı altında Sudan istihbarat teşkilatına entegre etti ve 2014'te ise resmen tanıdı.
muhammed hamdan dagalo2013 yılında "Cancavid" denen silahlı milislere liderlik eden Musa Hilal’in Ömer el-Beşir ile ilişkilerini kesmesi, Hilal’in kuzeni "Hımidti" lakabı ile bilinen Muhammed Hamdan Dagalu'nun önünü açtı. Darfur’daki Rizeygat kabilesine mensup, gençliğini deve tüccarlığıyla geçirmiş Dagalu, Ömer el Beşir’in desteğiyle hızla tırmandığı ordu kariyerinde orgeneralliğe kadar yükseldi ve HDK’nın başına geçti. Bugün de hâlâ grubun lideri konumunda.
2019 DARBESİ
Cancavid milislerine dayanan HDK, 2018'deki halk devriminde önemli rol oynadı. Yani Ömer el Beşir’in desteklediği milisler Beşir’in devrilmesine destek verdi. 2019’da Ömer el Beşir’ devrildi. Ardından gösterilere katılan gruplardan müteşekkil Özgürlük ve Değişim Güçleri (ÖDG) ile askeri kanattan oluşan Egemenlik Konseyi kuruldu. Konseyin başkanlığına General Abdulfettah el-Burhan, yardımcılığına ise Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu getirildi. Akabinde Batı’nın da baskısıyla sivil bir hükümet kurulup başına Abdullah Hamduk getirilirken İçişleri ve Savunma Bakanlığı gibi önemli bakanlıklar askeri kanatta kaldı.
2021 DARBESİ VE BUGÜN
25 Ekim 2021 tarihinde General Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu bir askerî darbeyle iktidarı ele geçirdi. Dagalu da, 25 Ekim 2021 askeri darbesinde Ordu Komutanı Burhan'a ortaklık etti. O süreçten itibaren Burhan ile Dagalu ülkeyi birlikte yönetti. Sudan ordusu, yani Burhan, idareyi sivil bir yönetime devretmek isterken Dagalu 10 yıl daha kendilerinin hâkim olmasını istiyordu. Bu meselede iki güç arasında anlaşmazlık ortaya çıktı.
Öte yandan, Sudan ordusu, uzun bir zamandır özerk bir yapı olan HDK’nın doğrudan orduya bağlanmasını istiyordu. Böylelikle Burhan idarede, Dagalu’yu tamamen kontrolü altına almış olacaktı. Zira Dagalu, dışarıdan güdülen bir figürdü. "HDK'nın tamamen orduya katılmasını" öngören askeri güvenlik reformunun masaya gelmesi ve ordunun HDK’ya karşı girişimleriyle suyunun ısındığını farkeden Dagalu isyanı başlattı ve yeni bir iç savaşın fitilini ateşledi.
DAGALU’NUN PARALI ASKERLERİ
Darfur bölgesinde büyük bir altın madenini işleten ve ekonomik olarak çok güçlü olan M.H. Dagalu, sağa sola paramiliter (paralı asker) göndermesiyle de meşhurdur.
Yazarımız Abdulhamid Kalemli’nin bölge kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre; Dagalu, Yemen-Suud savaşına asker gönderdi. Orada askerleri Suudi Arabistan adına savaşıyor. Rusya'nın Wagner güçleri ile de arası iyi olan Dagalu, Libya'da Batı maşası, emperyalist uşağı Hafter'e de aylık 3000 dolar maaşla asker gönderdi.
Türkiye de Dagalu'yu davet etti ve görüştü. Hafter'e gönderdiği askerlerini geri çekmesini sağladı. Dagalu'nun, isyanı başlatmadan bir gün önce Hafter'in oğluyla görüştüğü de iddia edildi.
Darbenin arkasında BAE mi var?
Dagalu’nun Birleşik Arap Emirliklerinden idare edilen Twitter hesabından süren çatışmalara dair “Biz radikal İslamcı Ordu ile savaşıyoruz. Dış dünya bize sahip çıkmalı, bizi desteklemeli” şeklinde bir açıklama yapıldı.
HDK kuvvetlerinin cephaneliklerinde ele geçirilen silahların da BAE ordusuna ait olduğu, Sudan ordusu ve çeşitli sosyal medya hesapları tarafından yayınlanan görüntülerle ortaya çıktı.