Buna göre, canlılar içinde iradesi ile hareket edebilen yalnız insandır. İradeye göre hareket etmek demek; düşünüp taşınıp seçenekler karşısında seçim yapmak ve ona göre eyleme geçmek demektir. Yani iradi hareket, aktı harekettir. Hürriyet ancak iradi harekette söz konusu olur. İnsanın bir imtiyaz olarak akıl sahibi olması yanında, her canlıda tabii olarak bulunan kendini koruma içgüdüsü de vardır. Böyle bir içgüdüye sahip olma, insanda bencilik duygusunu doğurur. İnsanın bir özelliği de, bir toplum içinde yaşama mecburiyetinde olmasıdır.
Ahlâk ve hukukun düzenlemeleri sayesinde, insanların bir arada huzur içinde yaşamaları mümkün olur. Aklın olumlu yolda kullanılmasını temin eden, insanın değerler sistemidir. Bu sistemin teşekkülünde hayvanda bulunmayıp insanda olan utanma, günah, merhamet gibi duygular başrolü oynar. Ahlâkın insandaki kaynağının ondaki bu utanma duygusu olduğunu söylemek de mümkündür. Utanma duygusunu kaybeden insanda, ahlâka karşı duyarsızlık baş gösterir. Peygamberimizin "Hayâ etmediğin takdirde dilediğini yap" (Buhârî, Edebu'l Mufred, Hds. 597) anlamındaki hadisi şerifi ahlâkın kaynağını göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır.