Analiz
Giriş Tarihi : 13-04-2020 14:18   Güncelleme : 13-04-2020 14:18

Doktorlar Ne Zaman Maske Takmaya Başladı!

Maske kelimesi, Türkçeye Fransızcadan geçmiş, oraya da İtalyanca şaklabanlık anlamına gelen “maschera” sözcüğünden. ^

Doktorlar Ne Zaman Maske Takmaya Başladı!

İtalyancaya da Arapçadan geldiği düşünülüyor. Yine Fransızca göz boyası anlamındaki maskara da, aynı kökten geliyor; soytarılık, şaklabanlık. Herkes annesinden şu lafı en az bir kez işitmiştir: “Yeter, fazla maskaralık etme!”

Maskeler daha arkaik zamanlarda danslı ve esrik ritüellerin parçasıydı. Ritüele katılan mevcut kimliğini gizler, bir başka şeyin “donuna girer”, aşkınlaşır, aleladelikten kurtulur, böylece karnavallar karnaval olurdu. Misal soylular kim olduklarından ziyade temsil ettikleri yüce otoriteyi sergilemek, fani varlıklarını perdelemek için maskeler kullandılar. Bazen de bu yükten kurtulmak için.

DİONYSOS ŞENLİKLERİNDEN TRAGEDYA SAHNESİNE

Maske Antik Yunan’ın Dionysos şenliklerinde de başroldeydi. Buradan da kostümle birlikte klasik tiyatro geleneğine bulaştı. Maskenin tragedya sahnesine M.Ö. 6. yüzyılda İkaryalı şair ve oyuncu Thespis’in taşıdığı biliniyor. Kalıplı ve boyalı maskeyi ilk kullananınsa oyun yazarı Aiskhylos olduğu kabul ediliyor.

 

Maske tiyatro açısından işlevseldi: Oyuncular birden fazla karakteri canlandırabiliyor, seyirci karakteri daha kolay algılıyor, oyuncuların sesleri ağız açıklığı sayesinde daha net işitiliyordu. Tragedya ve komedyanın efsane karakterlerine özel maskeler olurdu; yanı sıra ırmakları, zamanı, müziği ve duyguları gösteren maskeler de vardı. New York Üniversitesi’nde klasik edebiyat uzmanı, aynı zamanda Aquila Tiyatrosu’nun kurucusu olan Peter Meineck’e göre, maske hipnotize edici bir etkiye de sahipti; maskenin ifadesi sabit olduğundan, haleti ruhiyeyi bizzat seyirci kendi zihninde yaratıyordu.

 

BİR GECELİĞİNE BAŞKASI OLMAK: VENEDİK KARNAVALI

Maske deyince akla illa ki Venedik gelir. Venedik Karnavalı’nda maske kullanımın pagan dönemin bahar bayramlarına dayandığı tahmin ediliyor. Cam, seramik ya da deriden yapılabilen maskeler kentte zamanla başlı başına bir zanaate dönüşmüş. Maskeler eski zamanlarda, en azından yılda bir kez, insanların kim olduklarını, sınıflarını, cinsiyetlerini ya da diğer bagajlarını geride bırakmalarını sağlayan bir paravan olmuş. Sosyal ağların tabularını ve medeniyetin kısıtlamalarını bir süreliğine askıya alıp, sonrasında da yüz yüze bakabilmeyi sağlamış. Karnavalın aşırılıkları bir ara kiliseyi o kadar huzursuz etmiş ki, yasak da görmüş.

 

Bugün halen her sene 3 milyon insan Venedik Karnavalı’na katılıp kim olduğunu bir süreliğine unutmak için şehre akın ediyor. 2020 karnavalı ise Covid-19 salgınından dolayı planlalandan erken bitti.

 

Venedik Karnavalı’yla güncel Covid-19 salgını arasında akrabalık kurmamızı sağlayacak bir diğer detay: Karnavalda güzel yüzlü porselen maskelere, çirkin bir sima da eşlik ediyor: Veba hekimi.

 

17. yüzyılda Venedik’i de vuran veba salgını sırasında, Fransa kralı XIII. Louis ve Maria Medici’nin de doktoru olan Charles de Lorme bir kostüm geliştirdi: Uzun gagalı ve içine ıtırlı kokular doldurulan bir maske, uzun bir cübbe, eldivenler ve hastalarda doğrudan temas etmemek için bir sopa. Bu kostüm, özellikle de maske, veba ile özdeşleşmekle kalmayacak, Venedik Karnavalı’nın gözde esvabı da olacaktı. Doktorun kostümünün vebayı önlemeyeceği ise, insanlığın mikrobiyolojiyi keşfetmesiyle meydana çıktı.

DOKTORLAR NE ZAMAN MASKE TAKMAYA BAŞLADI?

Modern zamanlarda maske kullanımı, kişiler arası mesafeleri kapatmak için değil, açmak için lazımdı. 19. yüzyılda mikroorganizmaların varlığı ve bulaşma yolları keşfedilince ilk önce hastalar maske takmaya başladı. 1905'te Hamilton adlı bir bilim insanı, damlacıklarda streptokok bakterisinin varlığını kanıtladı ve operasyonlar sırasında maske kullanımını önerdi. 1910’da Çin’in kuzeyi, yani Mançurya’yı etkisi altına alan ölümcül bir veba salgını, Asyalı hekimlerin çok katlı maskeler geliştirmelerine neden oldu. Hekimlerin maske kullanımını asıl yaygınlaştıran ise, 1918’de patlak veren İspanyol gribi idi. Ancak bu kumaş maskeler, salgının ilerleyişini durdurmakta pek işe yaramamıştı. Sebebi ise büyük olasılıkla uygun şekilde üretilmemiş olmaları ile nasıl kullanılacağı konusundaki bilgisizlikti.

 

Bu maskeler kumaştı ve yıkanır, yeniden takılırdı. Bugün bildiğimiz anlamda tek kullanımlık tıbbi maskelerin ortaya çıkması için 1960’lı yılları beklemek gerekecekti. O tarihten itibaren maskelerin koruyuculuğu giderek arttı ve eldivenlerle birlikte tıbbi pratiğin ayrılmaz bir parçası haline geldi. 

 

20. yüzyılda dünyanın yaşadığı iki büyük savaş ve arkasından gelen nükleer yıkım tehdidi ise, öncekilerden çok daha çirkin bir maske imgesini aklımıza kazıdı: Radyasyon ve kimyasal silahlardan korunmak için kullanılan gaz maskeleri, ilk olarak 19. yüzyılda geliştirildiler ama çatışmalarda kullanımları I. Dünya Savaşı'nda yayıldı. II. Dünya Savaşı ve soğuk savaş boyunca da, taraflar kendi maske “markalarını” üretti.

 

İSYAN VE MASKE

Maskeler soğuk savaşın ardından hayatımıza bir kez daha girdi. Dünya çapındaki Occupy hareketleri ile 2013 yılındaki Gezi olayları sırasında da maske, düzene isyanın yüzü olmuştu. Bugünkü kadar olmasa da maske piyasası o günlerde de hareketliydi. Maskenin birden fazla işlevi de vardı: Polisin attığı gazdan korunmak, kimliğini saklamak ve bazen de kolektif bir kimliğin parçası olmak. Mesela Guy Fawkes.

 

Popüler kültüre 2005 yılında V for Vendetta adlı filmle hızlı bir giriş yapan Guy Fawkes maskesi, kısa zamanda ünlü internet aktivisti grup Anonymous'un sembolü haline geldi.  Fawkes Britanya Yorklu Katolik bir askerdi. 1605’te bir komploda, parlamento binasını havaya uçurma görevini üstlenmiş; ancak çuvallayıp idam edilmişti. Fawkes’ı betimlemek için illüstratör David Lloyd tarafından tasarlanan maske, tüm dünyada Occupy hareketlerinin sembolü haline gelmekle kalmadı, Arap Baharı ve Uzakdoğu’daki protestolarda da kendini gösterdi. 2013 yılındaki THY grevinde de, çalışanlar bu maskeyi kullandı.

 

Maskenin itilip kakılmış, hakkı yenmiş, özgürlükleri elinden alınmış bireyin silkinip kendine gelmesinin, otoritenin normallerini alaşağı etmesinin temsili olarak, başrolünü Jim Carrey’nin oynadığı 1994 yapımı filme de konu olan Maske çizgiromanını anımsarsınız. Ancak maske isyanın ne kadar adıysa, maske yasakları da otoritenin o kadar simgesi oldu. Bugün ABD’de birçok eyalette, Uzakdoğu’da ve Avrupa’da da birçok ülkede toplumsal olaylar sırasında maske takmak yasak. Bir de nikabı yasaklayan Fransa var elbette. ABD’deki yasakların ilk olarak Eyes Wide Shut filminden anımsayabileceğiniz Klu Klux Klan eylemlerini sınırlamak için çıkarıldığı da söylenir.

 

N95'İN HİKAYESİ

Birkaç kuşağın hafızasında en az Fowkes maskesi kadar yer edeceği şimdiden belli olan N95 maskeye gelince... Yüzü sıkıca saran ve partiküllerin yüzde 95’ini süzebilme kabiliyetine sahip bu maske polimerden yapılıyor. Cerrahi maskelerin işi, doktorun operasyon sırasında hastayı enfekte etmesini engellemekken, N95'e sağlık çalışanlarını korumak için başvuruluyor. Aslında kökleri daha Mançurya’daki veba salgını için birkaç kat gazlı bezi bir araya getirerek daha pekişik bir maske hazırlayan Dr. Wu Lien-teh’in tasarımına kadar uzanıyor. Ancak polimer liflerin koruyucu bir ekipmana dönüştürülmesi fikri, 1950’lerde 3M için danışmanlık yapmaya başlayan House Beautiful dergisi editörü Sara Little Turnbull’a aitti. Turnbull’un fikrinin bugünkü N95 maskeye dönüşüp patentinin alınması ise, ancak 1972 yılında gerçekleşti. 

 

N95 1990’lı yıllara kadar ekseri silika gibi zehirli kimyasallara maruz kalınan endüstriyel tesislerde kullanıldı. AIDS hastalarının kırılgan bağışıklık sistemleri maskenin tıpta kullanımını yaygınlaştırdı. Peşi sıra gelen SARS, kuş gribi, ebola gibi salgınlar da maskenin bir “salgınsavar” olarak şöhretini perçinledi. Bugün hala salgın hastalıkla mücadelede sağlık çalışanlarını korumak için eldeki en kullanışlı araçlardan biri.

 

Yani maskenin tarihi belki de insanlığınki kadar eski. Bir “ötekinin” varlığı, eninde sonunda bir maskeye denk geliyor. Maske bir bariyer; beni senden, ötekinden ayıran sınırın da adı.

Nilgün YILMAZ – teyid.org

Recep YAZGANRecep YAZGAN