Analiz
Giriş Tarihi : 23-09-2020 06:56   Güncelleme : 23-09-2020 06:56

Dünyayı Yöneten Gizli Güçler İllüminati!

İllüminati, tarihteki en gizemli masonik gizli örgütlerden birisidir. 1776’da Adam Weishaupt tarafından kurulduktan kısa bir süre sonra yeraltına inmiş.

 Dünyayı Yöneten Gizli Güçler İllüminati!

Daha sonra de hep yeraltında kalmıştır. Bu örgüte ayın hiç görünmeyen karanlık yüzü gibi ‘Masonik Gizli Örgütlerin’ hiç görünmeyen karanlık yüzü diyebiliriz. Türkiye’deki mason locaları İlluminati ile aralarındaki ilişkiyi reddetmektedirler. Halbuki OTO “Ordo Templi Orientis’ isimli gizemli örgütü kuran ve “Golden Dawn” isimli büyüyle içiçe olan gizli örgütün kurulmasında rol alan, 33. Derece mason Aleister Crowley’den, Skoç Ritinin baş yapıtı “Morals and Dogma”nın yazarı Albert Pike’a veya Masonik Ansiklopedilerin yazarı Edward Waite’e kadar pek çok mason bu ilişkiyi reddetmemektedir, üstelik de büyük ihtimalle kendi

ülkelerindeki İllüminati’nin veya İllüminati türevi bir teşkilatın bir üyesiydiler.

Mason Derneğinin resmi sitesinde İllüminati ve Adam Weishaupt ile masonların bağlantısı şöyle reddedilmektedir, nedense Masonlar sitelerinde böylesine kesin yargılarla bilgi verirken hiç bir referans göstermemeyi yeğlemişlerdir.

...“Başlangıçta Bavyera’da gelişti ve üyeleri hep Alman ya da Avusturyalı olan Ilüminati Tarikati’in şeflerinin kimlikleri gizliydi. Cemiyetin kurucusu Adam Weishaupt (1748 – 1830) Cizvit eğitimi almıştı ve daha genç yaşında Ingolstadt Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü oldu.

Bilimin yayılması için, Adam Weishaupt Cizvit modelinde gizli bir cemiyet kurmak istiyordu.

Amacı, Fransız Ansiklopedistlerinin, Voltaire’in öğretilerinin kilise tarafından yasaklandığı bir ortamda, gizli cemiyet yoluyla, parlak gençlere eğitim vermekti. Cizvit rahiplerinden korunmak için de gizlilik şarttı.

Masonlar uzak durdu: Adam Weishaupt 1774’te Hanover’li bir Protestan Mason’la tanıştı.

Önce, kurmuş olduğu cemiyeti Masonlukla birleştirmeyi düşünmüşse de, Masonluk bir “tarikat” (order – nizam) olmadığından ve Cizvitlerle kendi yöntemleriyle mücadele etmek istediğinden bu projeden vazgeçti.

1 Mayıs 1778’de şaşaalı takma adlı beş kişi Illuminati Tarikatını kurdu.

 

KOD ADI SPARTACUS

Beklentinin dışında, Alman Masonlar Illuminati tarikatına akın etmediler, tersine, birçok Illuminati Masonluğu seçti.

Yalnızca Münih’te başarılı bir faaliyet gelişti, bu nedenle de, İlluminati’lerin adı Bavyera ile de özdeşleşmiştir.

Illuminati sisteminde Çıraklar Ansiklopedistlerin eserlerini okumak ve kendileri de yazı yazmaya mecburdular.

Üst dereceler “Minerval” ve “Aydınlanmış Minerval” idi. Üst derecelilerin kimlikleri gizli tutulurdu. Her üye diğer üyelerin bilgilerini üstlerine raporlamak zorundaydı. Masonları aralarına çekememişlerdi, o zaman Masonluğa sızıp Masonluğu kullanmak gerekiyordu. Münih’te hiç bir Büyük Loca’ya bağlı olmayan bir Mason Locası kuruldu, Locanın üyeleri Illuminati idi.

Mason Illuminati’lerden Baron Adoph Knigge (1752 – 96), “Philo” kod adıyla Illuminati’lerin başına geçti, tarikatı Hürmasonluk modelinde yapılaştırdı ve bir çok yeni üye kaydetti.

Üyeler arasında Brunswick Dükü Ferdinand, Dük Ernest von Gotha, ünlü şair Goethe de vardı.

 

HEGEL’İN ETKİSİ

Tarikatın amaçları hakkında dolaşan iktidar söylentileri nedeniyle, 22 Haziran 1774’te, Bavyera’da cemiyet ve Hürmasonluk birlikte  asaklandı. Illuminati tarikatı böylece gücünü kaybetti, 19. yüzyılın başında Hegel’in katılmasıyla biraz canlandı, sonra da eridi, bitti. Hegel milli ve küresel olayları etkileyerek, tez ve antitezi çarpıştırarak yeni dünya düzenini oluşturacak senteze varmak istiyordu.

Amerika’da, Yale Üniversitesi’nde odaklanan “Kuru Kafa ve Kemikler” Skulls and Bones cemiyeti bu düşüncenin mirasçısı olmuştur. 1906 yılında Leopold Engel Illuminati Cemiyeti’ni Berlin’de yeniden kurdu. Savaş sonrası, Frankfurt’ta da benzer bir gelişme oldu. “...

Bu fikirlere Texe Marrs’ın ‘Circle of Intrigue’ isimli kitabı temelden itiraz etmektedir ve İllüminati’yi şimdi bile masonlarla içiçe geçmiş ve yepyeni kolları olan çok gizli ve dünyayı yöneten bir teşkilat olarak görmektedir.

. Texe Marrs’a göre bugün ‘İncil’den alınan’ bir kehanete göre dünyayı yönetmekte olan 10 kişilik komisyon aslında ‘Modern İllüminati’nin kendisidir. Bu komisyonun başında J.P. Morgan, Rockefeller ve Rothschild ailesi bulunmaktadır. Bu ailelerin soylar boyu üst düzey masonik geçmişleri çok iyi bilinmektedir.

Hatta İngiltere’deki ‘Round Table’ı’ (Yuvarlak Masa), Oxford’da 1909’da kurduranRothschilds ailesi daha sonra diğer iki aile birlikte  Amerikan Round Table’ını da (Amerikan Yuvarlak Masa Teşkilatı) kuracaklardır. Yani bu tanıma göre İllüminati aslında pek çok örgütün genel ismidir. Bugün araştırıldığında bu bilginin daha doğru olduğu görülmektedir.

İllüminati 18. yüzyılda yeraltına inmiş ve hep yeraltında kalmıştır. Başlangıçta Fransız İhtilaline yardımcı olmuşsa da, sosyalist bazı temel fikirleri taşımışsa da, daha sonra aristokrasinin kontrolüne geçmiş ve üst aristokrasinin ve elitlerin bir gizli örgütüne dönüşmüştür. Üstelik hiç bir zaman masonlardan ayrılmamıştır.

Avrupa’da son 200 yıldır, hemen her mason locası havuzunda bir kaç adet İllüminati üyesi de bulunmuştur.

İllüminati, her ülkede farklı isimlere de bürünmüş, farklı örgütlerle içiçe de girmiştir.

(İngiltere’de the Group ve Round Table, Amerika’da Skulls and Bones, Almanya’da Thule Cemiyeti, Avrupa ve ABD’de yeni Gül Haç Teşkilatı vb.)

Texe Marrs. The Circle of Intrigue, Texas: Rivercrest Publishing, 2000 (bu kitap Türkçeye Timaş yayınları tarafından İllüminati olarak çevrilmiştir). Kitabın yazarı radikal ve koyu katolik bir rahip olduğu için, kitapta bilimsellikten uzak yorumlar da vardır. Kitapta İncil ve Katolik fikirleri aşırı derecede abartılmış, Satanizmle, İllüminati ve Masonluk eş tutulmuş ve ekstrem komplo teorilerine uzanan yorumlara ve İncile ait kehanetlere yer verilmiştir.

Anti-Christ (İsa’nın düşmanı İblis), Texe Marrs’a göre Masonlar ve Illuminatidir. Kitap bir bütün olarak bakıldığında bilimsel bir kitap niteliğinde olmasa da, tarihsel bilgi vermek açısından değeri vardır. Kitapta İllüminati ve Masonluğun aslında birbirlerinin uzantısı olduğu iddia edilmekte, buna ait kanıtlar, fikirler ve semboller sunulmaktadır. Her tip Mason örgütüne gereksiz saldırıları açısından, tutarsız yorumlara da sahiptir.

İllüminati hakkında çok farklı görüşler, abartılar vardır. Halbuki gerçekler ne Texe Marrs’ın belirttiği gibi abartılıdır, ne de Masonların söylediği gibi masumdur, gerçekte İllüminati mason teşkilatlarının üzerinde ve farklı isimlerle kendini göstermiş bir üst teşkilat görünümündedir, üyeleri arasında masonlar da vardır, başka gizli örgütlerin elemanları da.

Cemiyetin ilk toplantısında sadece 5 kişi vardı ve cemiyet sadece erkeklere açıktı. Ama hızla bir kaç yıl içinde Almanya, Avusturya, Fransa, İtalya, Çekoslovakya, Macaristan ve İsviçre’ye kadar yayıldı. Bu çağlarda insanların bu tip gizli örgütlere olan ilgisi çok fazlaydı, çünkü Fransız ihtilali öncesi pek çok Monarşi karşıtı yeni fikir filizlenmişti. İnsanların eşitliği ve kardeşliği, demokrasi, bağımsızlık, milliyetçilik ve ulus devlet kavramları daha yeni yeni oluşuyordu. Bu kavramların yerini doldurması için ise sosyal hareketlere ihtiyaç vardı. Bu sosyal hareketleri ise ancak burjuva ve aristokrasi içinden çıkan gizli cemiyetler gerçekleştirebilirdi.

Yani hepsinin hedefi DEVRİM’di. Ayrıca Klise yeni aydınlanma ve bilim çağı sonucunda alt edilmişti. Kliseye ve Vatikan’a olan inanç ve güven azalmıştı.

Weishaupt ve İllüminati’nin kurucuları olan Baron Knigge ve Zwack ismindeki bir avukat bir süre sonra pek çok mason locasının içine kadar uzayan ve Avrupa’nın her yanından bilgi toplayan bir ağ oluşturmuşlardı.

İllüminati’nin gerçek hedeflerinin ne olduğu belirsizdir. Fakat Fransız İhtilalinde büyük rol oynadıklarından bahsedilmektedir. Temel hedeflerinin 1776-1780 arasındaki yazışmalardan ve ele geçen ilkelerden elde edildiği kadarıyla şöyle olduğu tahmin edilmektedir:

1) Krallık ve monarşi sistemlerine önce tüm Avrupa’da, sonra tüm dünyada son vermek.

2) Dinlerin hakimiyetine ve Vatikan’ın, Papalığın hakimiyetine tüm dünyada son vermek.

3) Yeni hukuk sistemleri kurmak.

4) Avrupa’daki tüm aristokrasinin ve yöneten sınıfın ve Masonların içine infiltre olmak ve onları kontrolü altına almak.

5) Eski geleneklerden gelen (Tapınakçılar, Gül-Haç) bazı ilkeleri ve bilimin prensiplerini uygulatmak.

6) Dünya’daki yönetim sistemlerini ele geçirmek. Yeni yönetim sistemleri kurmak.

Weishaupt örgütle ilgili nihayi amacını şöyle özetliyordu:

‘ Evrensel mutluluk adayı, özgürlük ve ahlaki eşitliğin olduğu, sürekli insanın önüne çıkan hiyararşiden, rütbelerden, zenginlikten, uzak bir devlet’

Objektif bakıldığında bu ilkeler aslında hoş görünmektedir. Masonluğun içinde de bunlar mevcuttur. Ama bu ilkeler ve örgütün temel yapısı daha sonra tamamen o Monarşinin ve Krallıkların artıkları olan soylulara geçecek, zengin ve güçlü aileler tarafından İllüminati ve türev örgütleri kontrol edileceklerdir. Dolayısı ile ilk başta devrimci, eşitlikçi, sosyalist öğeler içerse de aslında İllüminati tamamen yöneticilerin, zenginlerin ve aristokrasinin işine yarayan bir örgüt olmuştur. Adam Weishaupt Yahudi olmasına rağmen, tamamen Protestan ilkeleri benimsemişti ve söylemlerinde, İllüminatinin temellerinde başlangıçta zerre kadar Siyonizm veya Yahudi Propagandası yoktu.

İlluminati’yi bir pro-sosyalist veya pro-komünist organizasyon olarak niteleyenler de vardır. Weishaupt’un fikirleri incelendiğinde bugünkü Sosyalist fikirlere yakınlığı bilinmektedir. Öncelikle halkın ve proletaryanın hakimiyetini ve eşitliğini öngören yazılı fikirleri mevcuttu. Fransız İhtilaline İllüminati örgütünün katkısı olduğu konusunda hiç bir şüphe yoktur. Hatta mason olan bazı Fransız İhtilali ileri gelenlerinin aynı zamanda İllüminatist oldukları (Robespierre gibi) rivayet edilmektedir. İllüminati o zamanlar bir kaç ülkede örgütlenmiş ve üyelerinin birbirlerine her koşulda yardım elini uzattığı bir teşkilattı. Örneğin, Almanya’da Kral bir İllüminati üyesini idama mahkum ederse, o kişi İllüminati’deki kardeşleri aracılığıyla Macaristan’da veya İngiltere’de ortaya çıkabiliyordu. Ortak dil halen Latinceydi. Fakat bu ülkelerdeki İllüminati üyeleri aldıkları eğitim sonucu genellikle üç önemli dili de biliyorlardı. Bugün Skoç ritinin temel mottosu olan ‘Ordo Ab Chao’ (Kaostan Düzen) bile İllüminatinin bir ideolojisidir.

Bu şifre Fransız İhtilalinin oluşumunu şekillemiştir.

İllüminati’nin tüm örgütlenme biçimi Minerval dereceler denen derecelerle ilerliyor ve Masonlarınkine çok benziyordu (çırak, kalfa, üstad)

İlk aşamalarda Çıraklar, sırlarını açıklamamaya yemin ettiği sürece istedikleri zaman örgütten ayrılma hakkına sahiplerdi.

Detaylı bir anketi doldurmaları ve birebir görüştükleri özel hocaları tarafından eğitilmeyi kabul ediyorlardı. Burada hocalar (kılavuz, tutorlar) onlar hakkında gizli bir rapor tutuyor ve değerlendirme yapıyorlardı. Masonlarınkine benzer bir kabul törenleri vardı.

Örneğin baykuş gibi minerval sembollerin bulunduğu bir odada tecrit ediliyorlardı. Burada bağlılık yemini ediyorlardı. İllüminati aslında bir casusluk ve istihbarat teşkilatı olduğu için onlara bilgi toplama ve casusluk dersleri öğretiliyordu. Cizvit literatürü iyi bir biçimde değerlendiriliyordu.

Cizvitler 1773’te Papa tarafından tamamen kaldırıldı. Bu yaklaşık 22 000 kişinin Avrupa’da işsiz ve klisesiz kalması anlamına geliyordu. Cizvitlerin bilgi birikimi daha sonra Masonlara ve İllüminati’ye geçecekti.

1784’de İllüminati Hapsburg’da bir darbe girişiminde bulununca polis ajanları tarafından infiltre edilmiş ve Bavyera’da yasaklanmıştır. 1785’de ise İllüminatiye üye olmanın cezası ölüm olarak ilan edilmiştir. Weishaupt 1785’de ise Bavyera’dan kaçmıştır.

Bu sırada yakalanan Lanz ismindeki bir İllüminati kuryesi yakalandığında taşımakta olduğu çantalarda İllüminatiye ait planlar ve tüzükler ortaya çıkmıştır. Bu planlarda dünyanın nasıl ele geçirileceğinden ve nasıl çeşitli devrimlerin yapılacağından bahsedilmekteydi. Bu planlarda örgütün yöneticileri olan Zwack ve Weishaupt’un da adı geçmekteydi.

1786’da Zwack yakalanmış, Weishaupt ise iyice yer altına inmiştir. Bazı yazarlara göre Weishaupt 1830’da Avrupa’nın başka bir kentinde ölmüştür.

Robert Shea ve Robert Anton Wilson ‘un ünlü ILLUMİNATUS isimli üç ciltlik kitabında belirtildiği üzere Weishaupt, George Washington’a katılmak için Amerika’ya gitmiştir. Amerika’da bazı gizli cemiyetlerin kurulmasına destek olduğu (Skulls and Bones, 1832, gibi) söylenmektedir. Daha sonra ise İllüminati örgütü, hem protestanların hem de Cizvitlerin içinde yeraltında yapısını ve teorisini ürdürmüştür. Tabii ki, havuz ve eleman devşirme yeri mason localarıydı.

İllüminati bir farklı rit olma yolunda bu yüzyıla kadar yeni biçimlere ve formlara bürünerek geldi.

İllüminati’nin 1780-1790’lardan beri ABD’de olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır.

Hatta ilk üyelerden birisinin Thomas Jefferson olduğu ilinmektedir.

Amerikan başkanlarından olan, 33. derece mason Thomas Jefferson, aslında bir Weishaupt hayranıydı ve onun hakkında şunları söylemişti, ona göre İllüminati’nin amacı dünyayı ele geçirmek değil, dünyayı eğitmekti:

“Weishaupt çoşkulu bir hayırsever gibi görünmektedir. Diğerleriyle beraber... insanın sonsuz mükemmelliğine inanır. Zamanla herşeyin mükemmel olacağını ve her türlü durumu idare edebileceğini düşünür. Dolayısı ile kimseye zarar vermemek ve iyi olan şeyi

yapabilmek ve devletin gücünün üzerinde denemesine izin vermemek için her şeyi yapar ve tabii ki devlet politikasını da etkisiz hale getirir. Robison, Morse ve Barruel’in devlete karşı komplo olarak adlandırdığı şey bundan ibarettir.”

Thomas Jefferson ile diğer mason olan ABD başkanlarının (James Madison, George Washington, Benjamin Franklin, James Monroe, Abraham Lincoln vb.)

Amerikan İllüminati’sine üye oldukları iddia edilmektedir. Ama zaten Skulls and Bones, İllüminati’nin ABD’deki kolu olarak kurulduğuna göre, bahsettiğimiz olası teşkilat herşeyin daha üzerideki bir teşkilattır. Bu konu ABD’de yıllar boyunca tartışılmıştır. Üstelik Adam

Weishaupt’un temel İllüminati felsefesinin (Yahudi kökenli olmasına rağmen) yaptığı hiçbir eylem veya söylem Yahudi Propagandasına ve Siyonizme hizmet eder nitelikte değildir.

Buna rağmen bu başkanların üyeliği ve İllüminati örgütü 19. yüzyıl boyunca Amerika’da tartışılmış ve her tarafa en tepedeki bir gizli örgütün olduğu korkusu salınmıştır. Büyük olasılıkla şu doğrudur:

“İster adı Amerikan İllüminatisi olsun veya olmasın, veya “P. ve R. Teşkilatı” olsun. Bohem Klübünün, Skulls and Bones Society’nin, Amerikan Round Table’ının ve Mason Teşkilatlarının ve Ritlerinin üzerinde başkanların ve sadece üst düzey elitin üye olabildiği böyle gizli bir teşkilatın olma ihtimali çok yüksektir. Aslında CFR veya diğer teşkilatlar 1790-1850 arasında kurulmuş böylesi bir iç İllüminati teşkilatının altında ve emrinde yer almaktadır. Siyonizm burada etkili midir? Kuşkusuz etkilidir.

Örneğin Rockefeller grubunun bu teşkilatın tepesinde olduğu varsayılırsa, tabii ki bu teşkilat Siyonizmin ilkeleriyle çok da ters düşmemektedir.

Yahudi Rotschilds ailesinin 18. Yüzyıldan beri hem İngiliz, hem de Amerikan gizli örgütlerinin üzerindeki etkisi de çok büyüktür.

Özellikle de Siyonizm 1840-1850’lerden sonra tüm Mason teşkilatları üzerinde etkili olmuştur, bu etki büyük olasılıkla bu tepedeki İllüminati Teşkilatına da geçmiştir!“

Kaynak: Ümit SAYIN - DÜNYAYI YÖNETEN GİZLİ GÜÇLER

Recep YAZGANRecep YAZGAN