1950’li yıllarda Türkiye'nin dış politikasında belirleyici bir isim haline gelen Fatin Rüştü Zorlu, Kıbrıs meselesindeki aktif tutumuyla dikkat çekiyor.
Zorlu’nun yürüttüğü diplomatik çalışmalar, Türkiye’nin uluslararası alandaki Kıbrıs pozisyonunu güçlendiriyor.
1954 seçimlerinin ardından Başbakan Adnan Menderes tarafından Kıbrıs sorunuyla ilgilenmekle görevlendirilen Dışişleri yetkilisi Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki haklarını dünya kamuoyuna anlatmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor.
Bu süreçte Kıbrıs konusunu detaylı şekilde inceleyen Zorlu, bir komisyon kurarak, adanın Türkiye ile tarihî ve kültürel bağlarını belgeleyen kapsamlı bir çalışma hazırlıyor. "Beyaz Kitap" adı verilen bu eser, İngilizce ve Fransızcaya çevrilerek yabancı misyonlara dağıtılıyor ve Türkiye’nin haklılığını anlatmayı hedefliyor.
EOKA’ya Karşı Türk Mukavemet Teşkilatı
1958 yılında, Kıbrıs’ta Rumların kurduğu EOKA adlı silahlı örgütün faaliyetleri artarken, Zorlu, Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurulmasında etkin rol üstleniyor. Kıbrıs Türk halkının güvenliği için yürütülen bu mücadele, 1959 yılında imzalanan Londra ve Zürih Anlaşmaları ile yeni bir boyut kazanıyor. Anlaşmalar, Türkiye’nin garantör ülke olarak Kıbrıs’ın statüsünde söz sahibi olmasını sağlıyor.
Uluslararası Başarı: “Zorlu Kazandı”
Zorlu’nun liderliği, hem bireysel hem de kurumsal anlamda Türkiye’nin Kıbrıs politikasında etkili olmasını sağlıyor. Kıbrıs meselesi, onun diplomatik girişimleriyle Türkiye’nin millî davasına dönüşüyor. Dönemin Yunan Dışişleri Bakanı Evangelos Averof’un 1984 yılında sarf ettiği, “Davayı kaybettik, Zorlu kazandı” ifadesi, bu başarının uluslararası düzeydeki yansımasını ortaya koyuyor.
Stratejik Bir Dönüm Noktası
Fatin Rüştü Zorlu’nun Kıbrıs üzerindeki çalışmaları, Türk dış politikasında stratejik bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Zorlu, yalnızca döneminin değil, sonraki nesillerin de Kıbrıs politikasına yön veren diplomatik temelleri atıyor.