Düşünülebilir miydi böylesi bir dehşet , hayal dahi edilemezdi şüphesiz çünkü hayaller mutlu olduğumuz anları kapsardı genelde .Ne kadar acı dahi olsa bu yaşananlar unutulamayacak bir gerçek . Belki de aklımızın bir köşesinde bulunmadığı içindi bunca yaşanan vahamet . Belki de insan her an hazır etmeliydi kefenini , gerek olmayan her şeyi sığdırdığımız dört duvarlarımıza ve zihinlerimize sığdırmalıydık asıl olan ölümü ve gerekliliklerini. Gerek var mı gerçekten kısacık ömre, ansızın gelen ölüme bunca mal , mülk ve sermaye. Yıllarca emek harcanarak , zaman harcanarak alınan evlerin, kimin aklına gelirdi bir gün mezarı olacağı , hayalini kurarak yaşadığı malın mülkün altında can vereceği .
Harabe Oldu Hayatlar
Haftanın ilk günüydü, tarih 6 şubat pazartesi günü saat 4.17’yi işaret ediyordu . Uykudaydı canan ne bir dakika geri ne bir dakika ileri alabildi zamanı aciz olan insan , yeni bir güne yeni umutlar düşünerek yummuşlardı belki de gözlerini , ne de olsa umut ile korkunun arasında ince bir iplik misali dokunmuştu insanoğlunun ömrü.
Recep YAZGAN