Kategorilenmemiş
Giriş Tarihi : 01-01-1970 03:00

İMAM HATİPLERİ NİYE SEVMİYORLARMIŞ?

Son zamanlarda dini akaidin temel meseleleri o kadar dumura uğradı ki

İMAM HATİPLERİ NİYE SEVMİYORLARMIŞ?
Son zamanlarda dini akaidin temel meseleleri o kadar dumura uğradı ki...

İslama, imana, ibadetlere, Tevhit inancına, Peygamberlerin sıfatlarına ilişkin en köklü kurallar o derece dünyevileşti, sekülerleşti, bencilleşti ki...

İnsanların, asırlardır temel esasları belirlenmiş inanç esaslarının bu derece bozulmuş haline nasıl olup da inanabildiğine hayretimiz o kadar arttı ki...

Şuna kalbimden, bir daha yeniden iman getirdim:

Aklı, zekası, IQ'sü tavan yapmış olsa bile zamanında esaslı bir dini eğitim almamış insanları kandırmak o kadar kolay ki!

Bu insamların dini bilgileri yok, belki dine ilgileri de yok ama gözlerden ruhlara nufüz eden bakışlar ve kelimelerin sihirli büyüsüyle gönüllere dokunuşlar karşısında bu insanların zerre kadar savunusu yok!

Gruplar, dernekler, cemaatler, camialar, cemiyetler, vakıflar, kulüpler, hayır kuruluşları, yardım hareketleri... Daha nice başlıklar altında faaliyet gösteren bu oluşumlar eğer dini söylemler de kullanıyorsa, zamanında temel bir dini eğitim almamış insanlardan kandır(a)mayacakları insan yok!

Amma vaatle, amma çıkarla, amma tehditle, amma öte dünya, amma bu dünya kurgularıyla bu insanlar o kadar kolay ikna oluyorlar ki...

Okullardan, vakıflardan, derneklerden, dergahlardan dini eğitimi kaldırdık, kaldırmak yetmedi yasakladık!

Peki bunların bıraktığı boşluğu kimlerin ve nelerin doldurduğunu biliyor muyuz?

Dini eğitimi yasaklamak ve kaldırmakla insanların ona meylini, ilgisini ve hatta derin iştiyakını ortadan kaldıramadığımızı bilmiyor muyuz, anlamıyor muyuz?

Doğrusunu öğreterek koruyacağımız insanları, onları bir şeyin yanlışına terkederek mahvettiğimizi farketmiyor muyuz?

"Kötü para iyi parayı kovar" diyoruz da, kötü bilginin iyi bilgiyi ve dolayısıyla da insanlığı yok edeceğini görmüyor muyuz!

 
İnsan Av Köpeği Değildir
 
Samsun İmam Hatip Lisesi üçüncü sınıfta Tefsir hocamızla bir tartışmaya tutuşmuştuk.

Sınav kağıdıma not olarak beş vermişti ve ben de buna itiraz etmiştim. Daha yüksek not bekliyordum ve daha fazlasının da hakkım olduğuna inanıyordum.

Bana, ayetin yorumunda kendi dediklerinin dışına çıktığımı, kafama göre yorumlar yaptığımı söyledi.

Benim itirazım daha şiddetli bir hal almıştı:

"Hocam" dedim edebi elden bırakmayan bir dille "Ben, 'şu vurduğum avı al da gel!' denilen bir av köpeği değilim. Sizin dediklerinize muhalif olmakla değil, ayetin özüne muhalif olup olmakla değerlendirilmek isterim. Görüşlerimin size karşı oluşu bir tarafa, yorumum ayetin ruhuna aykırı mı değil mi?"

Aykırı olmadığını söyledi. Ama bunca yıllık hocalığı boyunca hiç bir öğrenciden de böylesi bir tavır görmediğini özellikle ifade etti. Sonuçta notum yükseldi.

Tabi benimkisi kuru bir itiraz değildi, hocamızla sene başından beri yaptığımız bazı tartışmaların sonucuydu.

O devirlerde, hele de imam hatipte, bir de meslek dersi hocalarına itiraz kimin haddineydi?

Ama işte o aksi, geçimsiz, huysuz gibi görünen hocalarımız bile gerçekçi itirazlar, delillendirilmiş karşı çıkışlar olunca nefislerinin değil hakikatin yanında yer almaktan asla çekinmiyorlardı.

Bendeniz buna pek çok kez şahit oldum.
 
Arapça Şiir Yazan Arapçadan Bir Alır mı
 
Lise son sınıftaydık. Arapça dersinin ilk sınavından bir (1) almıştım. İlk defa başıma böyle bir şey gelmişti ve canım fevkalade sıkılmıştı.

Bir köşeye çekilip duygularımı dile getiren Arapça uzun bir kaside yazmıştım.

Kaside arkadaşlar arasında hemen yayıldı, başka hocalarımız takdir etti. Bunu yazan bir insanın bir almasına bir türlü anlam veremediler.

Bir sonraki hafta Arapça dersinde hoca sınıfa girer girmez bana seslenerek:"Ulan (hep bu hitabı kullanırdı) 'Arapça şiirler yazıyorum, hoca yine de bana bir veriyor' diye beni suçluyormuşsun. Orada burada ne yalan söylüyorsun! Gel bakalım tahtaya, sana bir konu vereceğim, o konuda bize Arapça bir beyit yaz! Görelim bakalım marifetin neymiş?"

Bir yalancı değildim, Arapça şiirler yazıyordum. Eğitimimin her evresinde iyi bir öğrenci olmak şiarını her zaman korumaya çalışıyordum.

Güvenim yerindeydi, tahtaya kalktım. Lise sondaydık ve hoca bana ayrılık konusunu anlatan Arapça bir beyit yazmamı söyledi, buyurgan ve tehditkar bir üslupla!

Tahtaya o beyti yazdım. Hoca bir türlü inanamadı, ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığı o kadar belliydi ki!

Alttan almaya, dikleşmeye, zeytinyağı gibi sıyun üzerine çıkmaya, kendini haklı kılmaya, hocalık taslayıp efendilik pazarlamaya, yanlışı bulup doğruyu saklamaya, "ama ben bunu demek istememiştim"lere yatmaya, kıyılarda durup ortalarda görünmeye kalkmadı, hayretini gizlemedi.

"Afferim oğlum sana, demek ki doğru diyormuşsun"dedi. Gözleri yaşardı, benim marifetimi değil kendisinin not verme sistemini sorgulamaya çalıştı!
 
İmam Hatipleri Niye İstememişler?
 
İmam Hatiplerde hocalarımızın çoğu biraz serttiler, müsamahasızdılar, kıt anlayışlı, gülmeyen yüzlü, katı kalpliydiler!

Ama işte bizim gibi öğrenciler bilgileri, birikimleri, delillerle pekiştirilmiş merakları, samimi öğrenme iştiyakları, ihlaslı arzuları ile onlara yaklaştıkları zaman bir mum olurlardı!

Öğrencilerin gözünde azrail gibi görünen hocaların hakikaten talebe olan öğrencilerin yanında nasıl da birer yol gösterici kılavuza dönüştüklerine pek çok kez şahit oldum!

Menkıbelerle dersi süslerdik, ama menkıbelerle hakikat inşasına kalkmazdık!

Hurafeler insanlığın birer açmazıydı, onları konuşurduk amma onlarla bir din inşasına yeltenmezdik!

Az da olsa tefsiriyle, hadisiyle, kelamıyla, hitabeti, siyeri, fıkhıyla dini esasından öğrenmeye çalışırdık!

Şimdi, dini temel akaidin çocuk oyuncağına dönüştürüldüğü şu günlere bakıyorum da...

Bazı grupların, cemaatlerin, cemiyetlerin neden biz İmam Hatiplileri sevmediğini...
Neden okullarımıza İmam Hatap (odun) lisesi dedikleri...

Neden arkadaşlarımızı yurtlarına almadıklarını, evlerine kabul etmediklerini...
Çok daha iyi anlıyorum...

Onlara imam hatiplerden mürit çıkmayacağı o kadar belliymiş ki!

Şimdi, bugünlerde hükümetin İmam Hatip okullarını niye bu kadar artırmak istediğini ve neden onların buna -eskiden olduğu gibi-şiddetle karşı çıktığını çok daha iyi anlıyorum.

Mevcut şartlar altında onlara olan insan sevkiyatını durdurmanın daha do
adminadmin