Güncel
Giriş Tarihi : 13-07-2021 15:09   Güncelleme : 13-07-2021 15:09

İslami Mirası Anlama Metodolojisi İbdâ Ve Taklid Arasında Yeni Bir Yaklaşım

Tecdid kavramı lügatte“eskiyi yenilemek” yani “asıl olan bir şeyin tazeliğini ona geri vermek, ona konan tozu kaldırmak” anlamına gelmektedir.

İslami Mirası Anlama Metodolojisi İbdâ Ve Taklid Arasında Yeni Bir Yaklaşım

İslami ilimlerde tecdid dediğimiz zaman ise kastettiğimiz şey asılları üzerine ayakta duran bir binayı yıkmak değil bilakis onu ilk zamanki sâfi yeniliğine geri döndürmektir.

Kur’an’da tecdid kelimesi yer almaz ancak Nebevi sünnetten varid olan hadisler bağlamında Beyhaki’nin es-Süneni ve’l-Ahbar’ında, Hâkim’in Müstedrek’inde ve Ebû Dâvûd’un Sünen’inde nakledilen bazı hadislerde bu kelime geçmektedir. Bu hadislerin en meşhuru ise: “Her yüz senede Allah ümmete dinlerini tecdid edecek müceddid yollar” ve “İman elbise gibidir eskir, imanınızı yenileyin.” hadisleridir. Ahmed b. Hanbel’de bu hadisin farklı bir versiyonu olarak “İmanımızı nasıl yenileyeceğiz sorusuna ‘La İlahe İllallah’ lafzını bolca tekrarlayın.”  ifadesi yer almaktadır. Süyûtî bu hadis üzerine yazdığı Manzum dediği bir eserinde tecdid geleneğini sadece Şafii mezhebi üzerinden açıklamaya çalışmış ve kapsamı akide ve fıkıh ile sınırlandırmıştır. Ancak hiç şüphe yoktur ki bu kavram sadece bu iki konudan ibaret değildir.

Tecdid hayatın evrensel yasasıdır. Yenilenmeyen şey eskir. Tecdid,“aslı yıkmak, bozmak, değiştirmek” değil, “asla” irca etmektir.

Tecdid her ne kadar bu hadiste fert bazında bahsedilse de cemaatler/ topluluklar tarafından da yerine getirilecek bir misyondur.

Diğer bir kavram “takvim” kelimesidir. Konuşmanın başlığı “Tecdid-u’l-Menhec fi Takvimi’t-Turâs”dır. “Geleneksel Kültürel Mirasımızın Yenilenmesi İçin Yöntemde Yenilik” anlamına gelmektedir. Burada geçen “takvim” kelimesi sapma ve başkalaşmanın zıttı olarak düzeltme anlamındadır. “Kıyam” kavramı da bu kökten gelir. Bir şeyi ayağa kaldırmak, düzeltmek demektir. “Turas” ise Arap dilinde bir şeyin gerisinde kalan demektir. Ancak Kur’an-ı Kerim’de bu kelime çok daha geniş bir manada kullanılmıştır; hem maddi hem manevi mirası kapsar. Nitekim Kur’an’da birçok ayette bu kelimeyle aynı kökten gelen fiillerde kitabın miras bırakıldığından, hadislerde âlimlerin ilminin miras oluşundan, Peygamberin dinar-dirhem miras bırakmamasından bahsedilir. Bunun maddi mirasın ötesinde bir şey olduğu kastedilir.

Bizim burada kastettiğimiz eslafımızın bıraktığı kültürel miras, nazari-ameli birikimdir. Dinden ziyade tedeyyüne dair bir birikimdir. Din ve tedeyyün arasındaki fark önemlidir. Din Allah’ın bir hükmüdür. Tedeyyün ise ümmetin oluşturduğu mirası yani tasavvur ve tasarruflara dair oluşturduğu perspektifleri kapsar. İnsanların kültürel miras konusunda farklı eğilimleri vardır.

Bu konuşma  “müfredatlar ile geçen zaman ve çağların üzerinde toz bıraktığı asılları tekrar saf ve arî hale getirecek geri dönüş” üzerine olacaktır.

Kendisine işaret ettiğimiz geçmişten gelen kitap ve eser gibi maddi miras ile fikir, görüş ve gelenek gibi manevi miraslarımız İslam tarih ve Medeniyetinde önemli bir yere sahiptir. Bu miras; ilk olarak mirasın özellikleri, ikinci olarak, insanların bu miras ile yönelimleri, üçüncü olarak, İslami mirasımızın anlaşılması ve güçlendirilmesinde taklîd çerçevesinden ibda‘ çerçevesine doğru ufuklarının yenilenmesi olmak üzere üç farklı açıdan değerlendirilebilir.

Müslümanların kültürel mirası olarak bu miras, Rabbani/Nebevi hidayetin devamıdır. Referans açısından intisabı olan bir şeydir. Boşluktan çıkmış bir şey değildir. Kökeni olan bir şeydir. Sadece beşerî tecrübeye irca edilemez.

Geleneksel mirasımız epistemolojik anlamda kapsamlı görülür. Bu bakımdan içinde akide, ibadet, uygarlık ve medeniyet gibi tüm ilimleri kapsamıştır. Bu anlamda geleneksel mirasımız parçacı şekilde düşünülemez.

Bütün şer’î ve kevnî ilimleri kapsayarak zaman ve mekâna yayılmıştır. Belirli bir zaman ve mekâna hapsedilemez. Bu ümmetin mekânsal belirli tek bir merkezi olmamış Medine-i Münevvere, Dımaşk, Bağdad, Horasan…

Recep YAZGANRecep YAZGAN