Kimsenin ayıpları örtme gibi kusurları görmeme gibi bir derdi yok. Camia olarak haddi aştığımız konulardan biride bu. An boşluk bulmaya görsün ademoğlu hemen onu doldurmaya çalışıyor. O kadar nankör olabiliyor ki Akabinde bir kuyruk acısı yüzünden hemen nefret ve kin kusuyor.. Din kardeşinin yol arkadaşının günahını, kusurunu görmeye duymaya görsün örteceği yerde yerden yere vuruyor. Bir birini harcıyor insanlar bir birlerini kötüleyip duruyor..
Aslı var mı yok mu diye insaf edeceği yerde İslami ve rahmani düşünmeden, kendini de kardeşini de israf ediyor... perişan ediyor. Harab ediyor... Helak ediyor... Koca ömrü ve içindeki kardeşinin iyi amellerini bir hatasını duymakla ifsad etmeye çalışıyor. Kaldı ki kimse tamamıyla masum değil. Kimse kendi ayıbına günahına bakmıyor gözü hep başkalarının günahlarında....
İş o hadde vardı ki arkadaşının kusuru zayıflığı bir gün lazım olur elime düşer düşüncesiyle saklıyor gizliyor insan.. 'Hak emri ve korkusu gereği saklayacağı yerde kendi nefsi için kullanmak için saklıyor. Yaz ıklar olsun böylelerine...Hata ve kusur aramak din kardeşini küçük duruma düşürmek için fırsat gözlemek hiç inananın bir Müslümanın ahlakı olabilir mi.. Bu olsa olsa şeytanın ahlakıdır. Şeytanlığın ahlakıdır.
Feto terör örgütünün bir dönem çirkin ahlakı olan bu davranış biçimi yani itibar suikastı inananlar arasında öyle bir yer edinmiş, huy haline gelmiş ki sormayın. Tam bir Yahudi ve münafık meşreb olmaktan öte bir mana taşımıyor bu davranış biçimi.. İnsanların makam, mevki, menfaat, zenginlik kaygıları ve istikbal endişeleri yüzünden kardeşinin ayıblarını deşifre etmeyi itibar bulmak yer edinmek kazanmak gibi görüyor anlıyor.
Öyle bir haldeyiz ki insanın gazabı hakkın merhametini aşmış, yahut merhameti hakkın gazabından üstün.. yahut ta çok akıllı bu insanlar. Tuzak kuruyorlar kabillerince.. Onların bir hesabı varsa kudret sahibi hakkın tabi bir hesabı var..
Bu sinsi yolla kardeşlerini itibar suikastlarına matuf bırakanlar belki de görmedikleri bilmedikleri halde duyumlarla yapıyorlar. Buda insanı gıyabında katletmekten başka bir şey değil. Ailesi, camiasını nezdinde küçük düğü gibi gereksiz sorunlarında ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.
Buda şeytan ve avenesinin en sevdiği ortamdır. Yani fesad yer bulsun ifsad yayılsın demektir. Bu tür çirkin dedikodular ve söylemler dahada kapanmaz yaralara sebebiyet vermemektedir. Dinimiz bunu men etmiştir. Bu konuda otorite devlettir.
Kaldı ki insanın gizli açık kusurları gizlemek örtmek her Müslümanın boynunun bir borcu ve ahlakıdır. Ancak haddi aşarsa istisnai durum söz konudur buda iki cihetten olur.. Birincisi kendine zarar verecek boyutta olması halindeki kendisiyle özel konuşulur ikincisi de topluma insanlığa zarar verecek boyuta gelmişse ikaz edilir. Tahrik etmeden tedip ve terbiye edilir.
Müminler kardeşlerinin hata ve kusurlarını örter, gizlerler, söylemez alay konusu yapmazlar.. Ancak ardların dan avf için dua ederler. Lanet etmez dedikodu yapmaz küçük düşürmezler. Kardeşinin düştüğü duruma sevinmezler. Hataları ayıpları örterler.
Müminler insanın ahirine göre hüküm verirler. İnanan insanın sırrı nihayetinde yani ahirinde saklıdır. Kimseye kalbini yarıb bakma hüküm verilmemiştir.. Ve daha önemlisi ise cenabı Hak Mümin kulun sevab ve günahının hesabı baştan sona doğru değil ahirin den başlayarak sorguya çeker vaadi meşru ve meşhurdur.
Ölçümüz neydi neydi bizim :
İnsanın hatalarını ört ki Allah da senin hatanı örtsün..
Af et ki Allah da seni kusurlarını afv etsin..
İnsanlara insaf etki Allah da ,sana insaf etsin..
İnsanları sev ki ,Allah da seni sevsin..
Yumuşak davran ki ,Hak da sana yumuşak davransın..
İnsanlara merhamet ki Allah da sana acısın.
İnsanlara sabret ki Allah da sana sabretsin,
İnsanlara öfkelenme ki Allah da sana öfkelenmesin, ölçüsü ve aynasıdır. .
Müminler bir birlerinin kardeşidir. Onlar yek vücud gibi oluşunun sırrı tevhid ehli oluşlarındandır. Müminler şeytana ve nefslerine uyup hata işlediklerinde hemen gerisin geri tövbe eder Allah'dan af isterler. Rabbena derler;
رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلاًۚ سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ﴿١٩١﴾
"Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (191)
رَبَّنَٓا اِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ اَخْزَيْتَهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ ﴿١٩٢﴾
﴾192﴿ Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan hiç şüphe yok onu rezil etmiş olursun. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
رَبَّنَٓا اِنَّـنَا سَمِعْنَا مُنَادِياً يُنَاد۪ي لِلْا۪يمَانِ اَنْ اٰمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّاۗ
رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّـنَا مَعَ الْاَبْرَارِۚ ﴿١٩٣﴾
﴾193﴿ Rabbimiz ! Doğrusu biz ‘Rabbinize inanın!’ diyerek, imana çağıran bir davetçiyi işitip iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi sil ve bize iyilerin ölümünü nasip et.
رَبَّنَا وَاٰتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلٰى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْم۪يعَادَ ﴿١٩٤﴾
.﴾194﴿ Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığıyla bize vaad ettiklerini ver bize; kıyamet gününde bizi rezil etme. Sen asla sözünden caymazsın."
Kendini kınayan nefs ne güzel nefs'dir. Ona bilerek muhalefet etmeyen, Ona uymakta ısrar edenler ne kötüdür.
Ahmet DÜZGÜN