Eğitim
Giriş Tarihi : 03-07-2016 09:00   Güncelleme : 03-07-2016 09:00

Yükseköğretimde kaliteyi arttırmak!

12-14 Temmuz tarihlerinde 20, 26-28 Temmuz tarihlerinde de 17 üniversitemizde olmak üzere toplam 37 üniversitede rektörlük seçimleri yapılacak

Yükseköğretimde kaliteyi arttırmak!
12-14 Temmuz tarihlerinde 20, 26-28 Temmuz tarihlerinde de 17 üniversitemizde olmak üzere toplam 37 üniversitede rektörlük seçimleri yapılacak. Bayram’dan hemen sonra Samsun 19 Mayıs Üniversitesi seçimleri var. Sandıktan kim çıkacak ve Cumhurbaşkanı kimi atayacak belli değil. Belli olan şu ki, üniversitelerde seçimler hiç de demokratik bir şekilde yürümüyor. Öğretim üyeleri arasında rekabetten çok bir sonraki seçimlere kadar devam edecek şiddette husumet oluşuyor. Kısacası eğitimin ve eğitim kalitesinin gündeme gelmesini bekleyenler daha çok bekleyecek gibi görünüyor. Üniversitelerimizin eğitim seviyesi ve kalite meselesi halledilmeden rektör kim olursa olsun hiç fark etmeyecek. Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’in Star Gazetesi’nde “Yükseköğretim kalitesini artırmada sahici bir çaba örneği” isimli bir makalesi vardı. Sayın Rektör makalesinde, YÖK’ün yükseköğretim sistemimizin kalite ile ilgili süreçleri ve bu konudaki çalışmaları düzenlemek üzere hazırlanan ve yaklaşık bir yıldır yürürlükte olan Yükseköğretim Kalite Güvencesi Yönetmeliği kapsamında hayat bulan “Yükseköğretim Kalite Kurulu”nun 2016 yılında üniversitelere yaptığı çağrıdan söz ediyor ve gönüllülük esasına dayalı bu davet usulünde üniversitelerin kurumsal değerlendirme yaptırmasının istendiğinden söz ediyordu. Kurumsal değerlendirme her üniversitenin eğitimde ve diğer alanlarda gelmiş olduğu seviyeyi ve kaliteyi gösterecek olması bakımından önemli. Üniversitelerimiz sayı olarak artıyor. Değerlendirmelerde bu artışın beraberinde getirdiği sonuçlar daha iyi tahlil edilmeli, deyim yerinde ise yükseköğretimin SWOT analizi; güçlü yönler ve zayıf yönler mutlaka belirlenmeli, fırsatlar ve tehditlere göre de gerekli stratejiler ve önlemler yapılandırılmalıdır. Aynı gazetede sonraki hafta, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Aydın’ın kaleme aldığı “Yeni Türkiye’de üniversitelerin yönetsel kodları” adlı yazısı yer aldı. Prof. Aydın, “Üniversitelerimizin niceliksel büyümeyle yetinen üst idareciler yerine Yeni Türkiye konseptine uygun, sorunları zamana bırakma yerine anında çözme iradesi gösteren, akademik ve idari tüm çalışanlarını kucaklayıp sisteme dahil eden ve üniversitelerin onların birikimlerinden azami ölçüde yararlanabilmesinin önünü açan lider ruhlu rektörlere ihtiyacı” olduğunu ifade ediyordu. Ne olacak lider ruhlu rektör ile, niye böyle bir dönüşüme ihtiyaç var? 2023, 2053 ve 2071 vizyon hedeflerinin konulduğu ve Yeni Türkiye kavramının dillendirildiği günümüzde, yükseköğretimin de bu minvalde bir değişim ve dönüşüme sokulması, Prof. Aydın’ın ifade ettiği gibi, “Yeni Türkiye söylemi ile ifade edilen bu yeni dönemde, Türkiye’de dış politikadan ekonomiye, sosyal politikalardan eğitime tüm alanlarda, köklü yapısal değişikliklere gidilmelidir. Eski Türkiye’nin en belirgin özelliği olan seçkinciliğin ve elitizmin yerini, artık halkın iradesinin hâkim olduğu ve her şeyin halkın çıkarları doğrultusunda yapılmaya çalışıldığı Yeni Türkiye’de, üniversitelerin de “seçkinci bakış açılarını” terk etmesi, varlık nedenleri olarak toplumu (insanı) merkeze almaları gerekliliği doğmuştur.” Ancak bu şekilde 109’u devlet üniversitesi olmak üzere 193 üniversitesi bulunan Türkiye’nin sayı olarak kaydettiği gelişmeyi, kalite olarak da yakalaması ve uluslararası üniversite sıralamalarında ilk 100 ve 500’de kendini gösterecek bir seviyeye ulaşması hedeflenmeli, yükseköğretimin Yeni Türkiye’deki vizyonu da bu doğrultuda yapılandırılmalıdır.    
adminadmin