Her gönlü sarmalayan bir sarmaşık gülü vardır. Âdem işte sol yanına sakladığı ve zihninde yer eden bir murada mâliktir muhakkak. O gönül ki; kâh hâsıl olmuş muradların tebessümü ile taçlanır kâh da erişemediği bir hâslete gebedir. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Gönle göre yatan aslan da değişkenlik gösterir. İnsan ulaşır veya ulaşamaz gönlündeki muradına... Her ne olursa olsun gönül boş kalmaz hiç. O, bir şeylerle, birileriyle meşguldür mütemadiyen.
Zamanın birinde delikanlının birinin de gönlü bir yâr ile meşguldür. Gönlünde yatan yâr da ahvâlin farkındadır. Genç kızın gönlü de delikanlıdadır. Farklı şehirlerde birbirlerinin sevgisinden haberi olarak yaşayan iki genç. Nasip o ya; ne delikanlı genç kızı istemeye meyyal olabilir ne de genç kız delikanlıya bir işaret gönderip kapı aralayabilir. Bu esnada delikanlıya başka bir genç kız önerilir. İlk etapta istemez delikanlı, pek oralı olmaz. Bir müddet düşünür ve genç kızı görme iştiyâkı doğar içine ansızın. Bu teklif de bulunanlara haber gönderir: “Düşündüm de” der, “Görüşmekle bir şey kaybetmem. Bir görüşelim!”
Nihâyetinde genç kızın tarafına haber gönderilir. Bu esnada da gitmeden önce genç kızı önerenler, genç kızın iyi yönleri hakkında bildiklerini, delikanlıya anlatırlar. Sabit fikirlidir delikanlı. Kendinden ve değerlerinden taviz vermeksizin: “Benim kırmızı çizgilerim, prensiplerim ve ölçülerim var” der. Genç kızı önerenler de: “ Seni çok iyi bildiğimiz, kızı da tanıdığımız için sana münasip bulduk zaten” diyerek delikanlıyı bir nebze olsun ikna etmeye çalışırlar.