Milyonları yasa boğan bu olayın akabinde insanların kulaklarınla çınlayan ah bir ataş ver türküsünün hikayesi oldukça ilgi çekmiştir.
Özellikle son yıllarda beğenilerek dinlenen parçalar arasında ah bir ataş ver türküsünü duyan insanlar ah bir ataş ver hikayesi hakkında araştırmalar yapmaktadır. Araştırmalar içinde karşımıza çıkan Dumlupınar denizaltsı hikayesi de tam da bu noktada gündeme gelmektedir.
Ülkemizin dört bir yanına ait binlerce türkü vardır, bu türkülerin ortak noktaları ise genellikle elim bir olayın arkasından yakılmalarıdır. Ah bir ataş ver isimli bilinen türkümüz de gözleri dolduran duyan herkesin yüreklerini burkan bir hikayeye sahiptir.
Dumlupınar Denizaltısı'nın Çanakkale Boğazı'nda geçirdiği bir kaza sonucu batması ve beraberinde tüm filonun şehit olmasının ardından duyulmuş bir türküdür Ah bir ataş ver türküsü. Denizaltında kazadan sonra 81 mürettebattan sağ kalan 22 kişi, denizin derinliklerinde denizaltı içinde mahsur kalmıştır, kurtarma çalışmaları devam ederken sağ kalan 22 kişiyle telefon şamandırası yardımıyla iletişime geçilmiş bulundukları alandaki oksijenin eksilmemesi için kesinlikle sigara içilmemesi, gerekmedikçe konuşulmaması tembihlenmiştir.
Ne yazık ki bütün kurtarma çabalarına rağmen denizaltına ulaşılamayınca kurtrama ekiplerince bu 22 kişiye diledikleri gibi konuşabilecekleri, türkü söyleyebilecekleri hatta sigara bile içebilecekleri anons edilmiştir. Rivayetlere göre mahsur kalan 22 kahraman denizci bu anonstan sonra Ah bir ataş ver türküsünü söylemişlerdir, bu elim olayın ardından bahsi geçen türkü Dumlupınar Denizaltı'sı olayı ile bütünleşmiş, kim ne zaman nerede bu türküyü duysun aklına hemen kahraman şehit denizcilerimiz gelmiştir.
DUMLUPINAR DENİZALTI'SI OLAYI
Ülkemiz denizcilik tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan elim Dumlupınar Denizaltı'sı olayı 4 Nisan 1953 tarihinde yaşanmıştır. Çanakkale Boğazı açıklarında yorucu bir görev sonrası limana yanaşmakta olan Dumlupınar Denizaltısı Lara burnu civarlarında bir İsveç donanmasına ait şileple çarpışmış, kaza anında mürettebattan 59 kişi hayatını kaybederek şehit olmuş sağ kalan 22 kişi ise denizaltının torpide bölümüne sığınmıştır.
Denizin derinliklerine doğru batan denizaltından su yüzeyine içinde telefon kablosu olan bir şamandıra fırlatmışlar, merkezle iletişime geçmeyi başarmışlardır. İvedi bir şekilde kurtara çalışması başlamış, bütün imkanlar kullanılarak 22 askeri sağ bir şekilde kurtamak için sefererlik başlamıştır. Bu çalışmalar sırasında torpidoda mahsur kalan askerlere oksijenin azalmaması için gerekmedikçe konuşulmaması, şarkı türkü söylenmemesi ve kesinlikle sigara içilmemesi anons edilmiştir. Talimatlara uyan ve umutlu bir bekleyiş içinde olan 22 asker oksijenin azalmasından etkilense bile soğukkanlılıklarını kaybetmeden sebatla beklemişlerdir, ancak suyun yüzünde durum bu kadar parlak değildi çünkü dönemin teknolojisi ve imkanları bu askerleri kurtaracak gibi gözükmüyordu.
Kazanın ardından geçen 12 saat sonrasında bölgeye Kurtaran gemisi ulaşmış ancak 25 saatte sabitlenebilmiştir, toplam 11 dalış gerçekleştirilmiş ama deniz altı dalgaları dalgıçları savurmuş hatta bir dalgıç vurgun yiyerek şuurunu kaybetmiştir. Tüm ülkenin 3 gün süren kurtarma seferberliğine karşın durumun vahim ve 22 askerin kurtarılmasının imkansız olduğu anlaşıldıktan sonra kurtarma merkezinden denizaltındaki askerlere dilediğiniz gibi konuşabilir, türkü söyleyebilir hatta sigara bile içebilirsiniz sözleri anons edilmiş, Dumlupınar Denizaltısından karşılık olarak ise vakur bir kabulleniş dolu sesle 'vatan sağ olsun' sözleri anons edişmiştir.
Akabindeki saatlerde telefon kablosu kopmuş, denizaltı ile iletişim ne yazık ki sağlanamamış tüm uğraşlara rağmen 22 denizci şehit olmuş, bu acı olay tarihimize ülkenin kara günlerinden birisi olarak geçmiştir.