Amerikalı Kölelerden Doğan Cumhuriyet
Batı Afrika kıyısında yer alan Liberya, 19. yüzyılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nden özgürleşen Afrikalı köleler için kurulan bir yerleşim alanıydı. 1822’de ilk göçmenlerin ayak bastığı topraklar, 1847’de bağımsızlığını ilan ederek Afrika kıtasında Avrupa sömürgesine girmeden kurulan ilk cumhuriyet unvanını kazandı. Başkente, Amerikan Başkanı James Monroe’nun adı verilerek Monrovia denildi.
Ameriko-Liberyalılar Dönemi ve Ayrımcılık
Bağımsızlık sonrası yönetimi, Amerika’dan gelen “Ameriko-Liberyalılar” elinde tuttu. Bu grup, yaklaşık 130 yıl boyunca ülkenin siyasî, ekonomik ve kültürel kontrolünü sağladı. Yerli halk ise uzun yıllar dışlanmış durumda kaldı. Toplumsal eşitsizlik, ilerleyen yıllarda ülkenin en derin krizlerinin zeminini oluşturdu.
Darbe, İç Savaş ve Yıkım
1980’de Samuel Doe öncülüğünde yapılan askerî darbe, Ameriko-Liberyalı yönetimine son verdi. Ancak bu adım istikrar getirmedi. 1989’da Charles Taylor liderliğindeki isyan, ülkeyi 14 yıl sürecek bir iç savaşa sürükledi. Yaklaşık 250 bin kişi hayatını kaybetti, milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. Liberya’nın doğal kaynakları savaş ağalarının eline geçti, ülke küresel “kanlı elmas” ticaretinin sembolü hâline geldi.
Kadın Liderle Yeniden Doğuş
2003’te Taylor’ın devrilmesiyle çatışmalar sona erdi. 2005’te yapılan seçimlerde Ellen Johnson Sirleaf, Afrika’nın ilk seçilmiş kadın devlet başkanı olarak tarihe geçti. Bu dönem, yeniden yapılanma ve barış süreciyle anıldı. Uluslararası yardımlar ve reformlarla ülke yavaş da olsa toparlanmaya başladı.
Barışın Kırılgan Dengesi
Liberya, bugün barış içinde olsa da yolsuzluk, işsizlik ve yoksullukla mücadele ediyor. İç savaşın yaraları henüz tam kapanmadı. Yine de ülke, Afrika’nın karanlık kölelik geçmişinden özgürlük ve demokrasi umuduna uzanan yolculuğuyla dikkat çekiyor.
NEDEN ÇOK DAHA FAZLA AMERİKAN KÖLESİ LİBERYA'YA GİTMEDİ?
Kölelerin neredeyse tamamı Kuzey Amerika'da doğmuştu ve genellikle orada kalmak istiyorlardı.
Afrika'ya gitmek için kültürel bir nedenleri yoktu çünkü Frederick Douglass'ın Lincoln'e söylediği gibi, hepsi Amerikalıydı ve Kuzey Amerika'da bir kimlik geliştirmişlerdi.
Ayrıca, plan ve yolculuk pratikte çok daha maliyetli ve tehlikeliydi. İlk olarak, yüz binlerce özgürleştirilmiş insanı bir okyanus üzerinden Liberya'ya taşımak için lojistik yeteneğe sahip olmanız gerekir. Her şeyin yolunda gittiğini ve bunun için finansman sağladığınızı varsayarsak, çoğu Liberya'da yaşamak için temel hayatta kalma yöntemlerini bilmiyordu, çünkü Kuzey Amerika ve Afrika arasındaki çevre çok farklıydı. Ayrıca, kölelerin çoğu bir hükümet veya ekonomi yönetimi konusunda herhangi bir eğitim almamıştı (çünkü eğitim almaları yasaktı) ve eğitim alan özgürleşmiş olanlar, derhal kaldırılmayı tercih ederek bu fikri gerçekten desteklemediler.
Çabalar başarısızlıkla sonuçlandı ve sonunda fikri ilk öneren organizasyon (Amerikan Kolonizasyon Derneği) etkisini kaybetti, ABD tarihi boyunca büyük ölçüde önemsizdi ve Sivil Haklar hareketi zamanında dağıldı.
Liberya’ya gelen kölelerin hemen bir yönetici sınıf oluşturması ve yerel halkı köleleştirmesi gerçeği de vardı, bu da modern çağdaki iç savaşlar patlak verene kadar onlarca yıl sürdü.
Liberya, son dönemde iki iç savaşa sahne oldu: Liberya İç Savaşı (1989-1996) ve İkinci Liberya İç Savaşı (1999-2003). İkinci iç savaş, yüzbinlerce insanın göçüne ve ekonominin çökmesine neden olmuştur.











































































































































































































