Analiz
Giriş Tarihi : 22-06-2014 12:44   Güncelleme : 22-06-2014 12:44

DAHA YAŞANABİLİR BİR SAMSUN İÇİN

SAGEM’in bu haftaki konuğu OMÜ Eğitim Fakültesi Eski Dekanı, öğretim üyesi, Coğrafyacı Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’dı.

DAHA YAŞANABİLİR BİR SAMSUN İÇİN
Samsun üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Yılmaz konuşmasında özellikle Samsun’un nüfus özellikleri, verdiği nitelikli göç, yatırım çekmede karşılaştığı sıkıntılar, bu ve benzeri problemleri aşmak için Samsun’un nasıl daha yaşanabilir bir kent haline getirilmesi gerektiği hususunda izleyicileri bilgilendirdi.

Yılmaz daha sonra da soru cevap faslı ile dinleyicilerin merak ettiği hususları değerlendirdi. Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın konuşmasının satır başları şöyleydi;

“Samsun şehir olarak 600.000, il genelinde de 1.250.000 nüfusu ile Karadeniz bölgesinin en büyük şehridir. Son yıllarda nüfus hareketliliğine baktığımızda hem göç almakta, hem de göç vermektedir. Bize göre kırsal kesimden ve çevre illerden niteliksiz göç alırken, büyük şehirlere nitelikli ve aktif nüfusunu göç olarak vermekte, bu durum şehrimizin ve ilimizin gelişmesini yavaşlatmakta, en azından arzu edilen seviyeye çıkmasını engellemektedir.

Bugün çevremize baktığımızda liselerimizi derece ile bitiren, dershanelerin gurur tablosunu oluşturan genç beyinlerimizin üniversite tercihlerinin Samsun olmadığını, daha çok İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri tercih ettiklerini görüyoruz. Bu kardeşlerimiz söz konusu merkezlerdeki iyi okulları bitirdiklerine Samsun’a dönmemekte, bulundukları büyük şehirlere yerleşmektedirler. Bir müddet sonra orada iş bulup/kurup evlenmekte, bunun üzerine Samsun’da kalan aile büyüklerinin de (torun hasretine dayanamamak, başka evladı olmadığın için çocuklarına yakın olmak gibi gerekçelerle) Samsunu terk ettiklerini görüyoruz. Böylece Samsun kültürüne, siyasetine, ekonomisine katkı beklediğimiz, geri dönüşlerinde girişimleri ile Samsun’u kalkındıracağını ümit ettiğimiz gençler Samsun’a dönmediği gibi, şehir ortamında varlıklarını kabul ettirmiş büyüklerini de yanlarına çekerek, Samsun’u kültürel ve ekonomik anlamda fakirleştirmektedirler. Biz buna Samsun’da nitelikli nüfus ile niteliksiz nüfusun yer değiştirmesi diyoruz. Çünkü gidenlerin yeri boş kalmamakta, ilin ve şehrin toplam nüfusuna bakıldığında kırdan gelen nüfusun sayısal olarak bu açığı kapattığını görüyoruz.

Bizim burada dikkatimizi çeken husus her yıl artan sayıda büyük şehirlere kaptırmakta olduğumuz bu genç ve yetenekli nüfusu niçin Samsun’a geri çekemiyoruz?

Bir diğer husus Samsun il dışından arzu edilen miktarda yatırımcı/müteşebbis de çekemiyor. Bu kadar potansiyelimiz var fakat yatırımcı gelmiyor. Bu durumda ortaya olumsuz bir sarmal çıkıyor; gençler geri dönmüyor çünkü yeterli ve uygun iş yok, iş niçin yok çünkü Samsun yatırım ve yatırımcı çekemiyor, yeterli iş alanı ortaya çıkmıyor. O halde ne yapılmalı?

İşte bu sorunun cevabı, bize göre, Samsun’un daha yaşanabilir bir kent olmasından geçiyor. Eğer biz mevcut haliyle olumsuz bir çizgide ilerleyen şehrimizi daha yaşanabilir hale getirebilirsek hem giden genç, girişimci, yetenekli ve bilgili gençleri geri çekeceğiz, hem de yatırımcıları.

Şehrimizi daha yaşanabilir hale getirmek niçin bu kadar önemli? Çünkü insanlarımız mevcut haliyle geleceklerini Samsun’da görmüyor, 50 yıldır burada olsalar da, çocukları ve torunları burada dünyaya gelse de, akılları hala memleketlerinde (Trabzon’da, Ordu’da Giresun’da vs.…) Belki biraz kaba bir ifade olacak ama büyük bir kısmımızın Mezar yeri Samsun’da değil. Bu çok önemli bir sorun. Samsun’da yaşayan nüfusun önemli bir kısmı geleceğini Samsun’da görmüyor. Bu olumsuz tavır her alana yansıyor. Entelektüel birikimi olan Samsunlular bile iyi bir üniversite kazanan çocuğunu geri çağırmak, parası varsa ona Samsun’da bir iş kurmak yerine çocuğunun peşine takılıp şehri terk ediyor. Yerlisi bunu yaparken yabancı birinin gelip Samsun’a kalıcı yatırım yapmasını beklemek de hayal oluyor.

Bu durumda şehri nasıl daha yaşanabilir yapabiliriz sorusunu tekrar sormak gerekiyor? Bu sorunu cevabı olarak önerilerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Üniversite bu işte öncü rol oynamalıdır. Yapacağı reklam ve etkinliklerle daha cazip hale gelmeli, tercih edilebilirliğini arttırmalı, sadece iç piyasaya değil dünyaya açılarak her yerden yüksek puanla öğrenci çekecek yeni bir vizyona sahip olmalı bunun için ne gerekiyorsa yapmalıdır. Akademik yapıyı güçlendirmeli, akademisyenler vasıtası ile üretilecek kaliteli projelerle il ekonomisinde etkin rol almalıdır.
2. Belediyeler Samsun’u daha yaşanabilir hale getirmek için görselliğe önem vermeli, şehirde düzeni sağlamalı çirkinliği yok etmelidir. Bu konuda halkın istek ve taleplerini dikkate almalı, uzak yakın demeden alternatif mekanları çoğaltmalıdır.

3. Belediyeler ve Valilik – Kaymakamlıklar ilin turizm potansiyelini tam olarak ortaya koymalı, Samsun’da kalan birisi günübirlik ve hafta sonları olmak üzere arzu ettiğinde asla canı sıkılmayacak şekilde çok sayıda alternatif turistik destinasyon bulabilmelidir. Bu konuda ne kadar geri olduğumuzu anlamak için bir misafirimiz geldiğinde 3 gün üst üste getirip ağırlayacak yerimiz olmadığı gerçeğini hatırlamalıyız. Aslında bu kadar görsel zenginlik içinde bu sıkıntıyı çekmemizin sebebi tanıtım ve yatırım eksikliği olduğu, birçok zenginliğimizden haberimiz olmadığı hususu unutulmamalıdır. Bunun için ayrıca basın-yayın faaliyetlerine ağırlık verilmeli, kaliteli yayanılar teşvik edilmelidir.

4. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere gerek alt belediyelerin, gerekse Valilik ve Kaymakamlıkların ilimizin ve şehrimizin gizil güçlerini ortaya çıkarmada karşılaştıkları muhalefete dikkat edilmeli, halkın yararına olan hususlarda gereksiz muhalefet işgüzarlığına gidilmemeli, olumlu olan hususlarda sonuna kadar destek olunmalıdır. Maalesef Samsun’da bu husus hep olumsuz seyretmekte, yapılan bir iş ne kadar olumlu olsa da bir kulp takılarak engellenme yoluna gidilmektedir. Olumlu olabilecek hususları desteklemek ve tanıtıma katkıda bulunmak varken hep tersi yapılmaktadır. Özellikle yerel basının şehirle ilgili sürekli olarak olumsuz haberler yayması, ya da güzeli değil de sürekli çirkini öne çıkarması şehrimizin hafızasını da bulandırmakta, bu durum şehrin daha yaşanabilir olması yönündeki adımları engellemekte, bütün bu hususlar olumlu yönde bir gelişmeye katkı sağlamadığı gibi, şehri daha da itici hale getirerek gençlerimizi ve yatırımcıları ürkütmektedir.

Bu ve benzeri hususlara dikkat edildiğinde şehrimiz daha yaşanabilir olacak, bu durum nitelikli nüfusu ve beraberinde yatırımcıları bölgemize çekecektir. Yukarı yönde ivme kazanan kalkınma çabalarımız daha da hızlanacak, ekonominin birbirini çoğaltan etkisi ve yatırımcı sayısının da atmasına bağlı olarak işsizlik azalacak, bu durum büyük şehirlerimize kaptırmakta olduğumuz genç beyinlerin şehrimize dönmesi ve onların iş bulmasını, iş kurmasını kolaylaştıracak, Samsun’umuzu daha ileriye götürecektir.

Tüm bunların gerçekleşmesi öncelikle şehrimizin daha yaşanabilir olması ile mümkün olacaktır. İşte o zaman Samsun bir gün gelir de terk edilir olmaktan çıkacak, mevcut nüfus kalıcı hale gelecek, mezar yerimiz Samsun’da olacak, sadece çocuklarımızı değil, torunlarımızı da Samsun’da kucağımıza alacağımızın hayalini kurmamızı sağlayacaktır.

Fonksiyonel sınıflandırmada Samsun şehrinin yeri neresidir?

Bir izleyicinin “Samsun şehrinin fonksiyonel sınıflandırmadaki yeri nedir?, liman şehri mi, turizm şehri mi, sağlık kenti mi” sorusuna Prof. Yılmaz şu şekilde cevap verdi: “Bunu anlamak için önce şehrin tanımına bakmak gerekir. Şehirler; yaşayanlarının yarıdan fazlasının geçimlerini tarım dışı faaliyetlerden sağladığı yoğun nüfuslu organize yerleşmelerdir. Bu tanıma göre şehrin esas geçim kaynağı tarım dışı olacak, nüfus bir araya toplanmış olacak ve orada da bir organizasyon, yani belediye hizmetleri olacak, altyapı ve üstyapı gelişmiş oyacak. Bu tanıma göre Samsun elbetteki bir şehirdir ve üstelik büyük bir şehirdir. Samsun’un fonksiyonel sınıflandırmadaki yerine gelince, yani nasıl bir şehir olduğuna gelince; öncelikle belirtmek gerekir ki, bir şehrin esas geçim kaynağının ne olduğu burada belirleyici rol oynamaktadır Şöyle ki; örneğin Karabük bir sanayi şehridir. Demir Çelik fabrikasını kapattığınızda Karabük çöker. Niçin çünkü şehrin atardamarı Demir Çelik fabrikasının yarattığı değere dayanmaktadır. Bunun gibi Zonguldak için maden şehri, Antalya için turizm şehri diyoruz. Samsun’da şehrin esas geçim kaynağına (mevcut tarım dışı iş alanlarında çalışanların % 50’den fazlasının hangi alanda çalıştığına) baktığımızda burada belirgin bir şekilde öne çıkan hâkim bir fonksiyon görünmemektedir. Yani sağlık kenti Samsun’da hastaneler kapansa halkın yarısı aç kalmaz, liman kapansa da böyle, sanayi yok olsa da böyle. Bu durumda Samsun’da her sektörden bir miktar iş alanı var, fakat (tek başına şehri peşinde sürükleyen, o olmazsa şehrin ekonomisi çöker diyebileceğimiz) hâkim bir fonksiyon alanı yok. Bunun için Samsun daha çok bir hizmet şehridir. Üniversitenin varlığına bağlı olarak kültür şehri, hastanelere bağlı olarak sağlık kenti, sanayi tesislerine bakarak sanayi kenti olma özellikleri bize göre “Hizmet Şehri” özelliğinin gerisinde kalmaktadır. Çünkü hiçbir sektör tek başına (ister sanayi, isterse ticaret) hizmet sektörü kadar öne çıkmamaktadır. Bu durumda bizim kendi kendimize sağlık kenti Samsun, Spor kenti Samsun dememizin de pratikte bir anlamı yoktur. Samsun başta kamuya bağlı memurlar olmak üzere esas geçim kaynağı ücretlilerin geliri olduğu bir hizmet şehridir.
adminadmin