Analiz
Giriş Tarihi : 25-03-2021 09:10   Güncelleme : 25-03-2021 09:10

Her Zaman Yerli ve Milli Tavır Alırdı!

Şaibeli bir helikopter kazasında şehit düşen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yeni nesle miras bıraktığı vatanperver duruşu hafızalardaki yerini koruyor.

Her Zaman Yerli ve Milli Tavır Alırdı!

Vefatının üzerinden tam 12 yıl geçse de karlı bir kış günü gelen acı haberin hüznü takvimler her 25 Mart’ı gösterdiğinde yürekleri sızlatmaya devam ediyor.

Vefatının 12. yılında anılan Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkasında bıraktığı davası ve fikirleri hala günümüze ışık tutuyor. Halka hizmeti görev bilen Yazıcıoğlu’nun çalışmalarında, askeri darbe girişimlerinin son bulması ve devletin muhkem bir zeminde faal kalması için sivil topluluklara büyük önem atfetmesi göze çarpıyor.

 

Yazıcıoğlu’nun yakın arkadaşı olan Erol Dok, sosyal medya hesabından yayınladığı bir metinle bu çalışmalara dikkati çekti. Muhsin Yazıcıoğlu’yla birlikte 1980 öncesinde ülkü ocaklarında yöneticilik yapan Dok, BBP çatısı altında da Yazıcıoğlu’yla birlikte çalıştı.

 

Gerek idamla yargılandığı gerek cezaevinde yattığı dönemlerde siyasetin bizzat içerisinde olan Dok, kadim dostu Yazıcıoğlu’nu toprağa verdiği gün siyaseti bıraktı. İki yol arkadaşının, askeri darbe girişimlerini sonlandırma çalışmaları yeniden hatıra geldi. Erol Dok, Muhsin Yazıcıoğlu’nun 1992 yılında yazdığı ‘Pasif İtaatsizlik Eylemi’nin özgün metnini sosyal medya hesabından paylaştı.

 

HALK RİAYET ETMEYECEK

Yazıcıoğlu Türk halkını Pasif İtaatsizlik Eylemi’ne işte şu sözlerle çağırdı: “Daha önceki askeri darbelerin sonuçları ve günümüz şartları değerlendirildiğinde gerekçesi ne olursa olsun bir askeri darbenin kabul edilemezliği açıktır. Türk halkı problemlerini, iradesi çerçevesinde oluşan meşru otoriteler vasıtasıyla çözme kudreti ve kararındadır. Esasen Türk halkının şüphesiz ayrılmaz bir parçası olan Silahlı Kuvvetlerimizin sözcüleri de çeşitli vesilelerle bu yöndeki kanaat ve düşüncelerini açıklıkla ifade etmişlerdir. Bu noktada, darbe söylentilerini çıkaran çıkar çevrelerine karşı sessiz kalınmaması ve caydırıcı tepkinin ortaya konulması için muhtemel darbeci güçlere karşı bütün sivil-demokratik güçleri Pasif İtaatsizlik Eylemi’ni onaylamaya çağırdık ve çağırıyoruz.”Yazıcıoğlu bu çağrıyla, Türkiye’nin bütün düşmanlarını ortak bir paydada buluşturan askeri darbe girişimlerinin son bulmasını istedi. Yazıcıoğlu’nun, olası bir askeri darbe durumunda, her kesimi katılıma çağırdığı Pasif İtaatsizlik Eylemi dört maddeden oluşuyor:

1. Türkiye çapında kamu ve özel hiçbir müessese açılmayacak, hiç kimse işbaşı yapmayacaktır. Bu durum darbeciler işbaşından uzaklaştırılıp, meşru yönetim tekrar kontrolü ele geçirinceye kadar devam edecektir.

2. Bütün basın kuruluşları, darbe haberi ile birlikte faaliyetlerine son verecektir. Meşru hükümetin görevi devralmasına kadar ülkede hiçbir gazete yayınlanmayacaktır.

3. Uydu aracılığı ile yurt dışından yayın yapan özel televizyon şirketleri darbe aleyhinde halkı pasif itaatsizliğe teşvik edici yayınlar yapacaktır.

4. Halk sokağa çıkma yasağına riayet etmeyecek[1]tir. Takdir edileceği üzere bu eylemin caydırıcı bir etki yaratması bütün kitle örgütlerinin ve sivil kuruluşlarının mutabakatına bağlıdır. Bu pasif eylemin tartışılarak kısa zamanda üzerinde mutabakata varılmasını ve destek verilmesini bekliyoruz.

 

HER ZAMAN YERLİ VE MİLLİ TAVIR ALIRDI

Yapımcı, yönetmen ve oyuncu Ahmet Yenilmez, ölüm yıldönümünde dava arkadaşı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu Diriliş Postası'na anlattı. “Herkesin onunla ilgili söyleyeceği çok şeyi var” diyen Yenilmez ‘Milli ve her zaman ülke menfaatlerinin yanında yer alan bir siyasetçi olmasının yanında insandı. En çok vefasını, alçak gönüllülüğünü ve hangi konumda olursa olsun hiç değişmeyen tavrını çok sevdim’ ifadelerini kullandı. Yazıcıoğlu’nun her şeyden önce örnek bir vefa duygusuna sahip olduğunu belirten Oyuncu Ahmet Yenilmez “Kaybettiğimizde öyle anladık ki hakikaten yeri doldurulamaz bir insan. O ifadenin Muhsin Başkan için tam oturduğunu anlıyorum.

Evet, ben şahıs olarak da, ülke olarak da, Türk Dünyası ve İslam Âlemi olarak da yerinin doldurulamadığı görüyorum. En ümitsiz olunan anlarda tebessüm ederek bir şey derdi, rahatlardınız” dedi.

“TRT’nin mikrofonlarına son yolculuğunda da yine ben anons ettim” diyen Yenilmez “Yolculuklarımızda hep konuşurduk… ‘Ya çocuk derdi, bir dizi yapılıyor, bir şey yapılıyor, bizi hep eli tespihli, kötü sakallı, mesnetsiz insanlar olarak tanıtıyorlar. Bu benim zoruma gidiyor. Biz hiç mi âşık olmadık, biz hiç sevmedik mi, bizim sevdalarımız olmadı mı?’. Ben İzmir’den İstanbul’a geldiğimde ‘Deli Yürek’ dizisinde oynuyorum diye anlatmadığı insan bırakmamıştı” sözleriyle hatıralarını anlattı.

 

ŞIRNAK'TAN ARARDI BENİ

Geçmişe dair unutamadıklarını gazetemizle paylaşan Ahmet Yenilmez “Gecenin 1’inde 2.sinde Şırnak’tan falan arardı beni. O çok giderdi orada çocuklarla atari oynardı. Bak Deli Yürek’den Sabri’nin benim arkadaşım olduğuna inanmıyorlar, konuş bunlarla derdi. Ekmek Teknesi’nden sonra da “bu iş oldu artık çocuk, biz de sanat âleminde varız” dedi.

 

28 ŞUBAT'A KARŞI UYARMIŞTI

Erol Dok, 28 Şubat’ı sezercesine yıllar öncesinden engel olmaya çalıştığını ve Yazıcıoğlu’nun, “Son zamanlarda çeşitli sebeplerle yeni bir askeri darbeye davetiye çıkarma gayretleri olduğunu müşahede ediyoruz” ifadeleriyle de bu çabayı ortaya koyduğunu söyledi.

 

Dok ayrıca Yazıcıoğlu’nun darbeye teşebbüs edecek olanların esasen Silahlı Kuvvetlerin kendisi değil, olası bir askeri darbeden menfaat bekleyen birtakım çıkarcı çevreler olduğuna dikkati çektiğini ve bu çevrelerin Türkiye’de demokrasinin yerleşecek olmasından endişe ettiklerini vurgulayarak tarihi uyarılarda bulunduğunu söyledi.

Muhsin Yazıcıoğlu ile genç yaşlarından itibaren irtibat hâlinde olan Lütfü Şehsuvaroğlu onun adeta kara kutusu gibi. Kimi zaman aynı evde kimi zaman nefes nefese… Onun iç dünyasının en büyük tanıklarından biri olan Lütfü Şehsuvaroğlu ile Muhsin Başkan’ı tekrar anmaya ve anlamaya çalıştık.

 

İşte yaşadığı yılların en büyük tanığından “Yazıcıoğlu” destanı…“Muhsin Başkan’ın şiirle Ünsiyeti neydi” diye sorduğumuz Şehsuvaroğlu başladı anlatmaya:

 

Olmaz mı var elbet. Ocak’ta birlikte çok Âşıklar Şölenleri düzenledik. Sosyal faaliyetlerimiz arasındaydı. Muhsin Başkan da saz çalardı eskiden. Fakat Cemal Amca adında bir amcamız vardı. Âdeta onun Edebalı’sı gibi. O bizim bekâr evimize sıklıkla gelirdi. Kendi oğluna serbest etse de Muhsin Başkana saz çalmayı yasaklamıştı. Onun gözünde ilerde Türkiye’nin lideri olacak adamdı ve eline saz almasını uygun bulmazdı.

 

Soğuk kış gecelerinde sokaktan “booozacıııı!” diye ses duyduğumuzda kapıya çıkıp bozacıdan boza alırdık. Muhsin Başkan da severdi bozayı. Fakat Cemal Amca, bozayı da yasakladı ona. Muhsin Başkan’ın çizgili bir defteri vardı. Aklına gelen güzel sözler ve/veya şiirleri oraya yazardı. O defterdeki şiirlerini sonra Şiir Şiir Başkan kitabında yayınladık. Yusuf Akgül dostumuzla birlikte ona ithaf ettiğimiz şiirleri de o kitaba koymuştuk.

Recep YAZGANRecep YAZGAN