Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 26-09-2021 09:52   Güncelleme : 26-09-2021 09:52

Kahtani Cehcah ve ahir zaman hadisleri!

Ahir zamanda yani kıyametten önce meydana geleceği rivayet edilen hadislerle ilgili olarak sık sık seviyesizce yazılar yazılmaktadır. Hadis ilminden ve dini bilgilerden haberi olmayan şahıslar; saygı sınırını aşarak hadis-i şerifler hakkında olumsuz sözler sarf etmekten çekinmemektedir.

Kahtani Cehcah ve ahir zaman hadisleri!

Bir kısım yazarlar ise hadisleri düşünmek ve tefekkür etmek yerine derhal “hadis inkarcılığına” soyunarak ahir zaman ile ilgili hadisleri yok saymaktadır. Bunların önemli bir bölümü Kur’an-ı Kerim’de bu hadislerin yer almadığını iddia etmektedirler. Hâlbuki Kur’an’dan sonra İslam’ın en önemli kaynaklarından bir tanesi olan hadislerdir. Daha sonra sırası ile “İcma-i Ümmet” ve “Kıyas-ı Fukaha” gelir. Bir konu hakkında fikir yürütürken bu sıralamaya dikkat edilmelidir.

"Ne yaş ne de kuru (hiçbir şey) yoktur ki, apaçık Kur’ân’da bulunmasın! (En’am Suresi 59)" ayeti, insanların ihtiyaç duyduğu her bilginin Kur’an’da yer aldığını ifade etmektedir. Ahir zamanda zuhur edecek önemli şahısların ve olayların da Kur’an’da yer aldığında şüphe yoktur. Çünkü ayetlerin zahir yani açık manalarından başka dal ve budakları sayılan başka anlamları da vardır. İslam âlimlerinin kitapları, bu ayetlerin zahir manasından başka ikinci üçüncü derecede başka manalarını da izah etmeye çalışmışlardır.

Bu nedenle Kur’an’ın büyük bir hazine olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hadislerde geçen olay ve şahısların Kur’an’da yer almadığını iddia etmek kabul edilemez bir sözdür. Elbette herkes tamamını değil ancak kendi ilim ve bilgi seviyesine göre Kur’an’ı anlayabilir.

Eğer kişinin bilgi ve irfanı buna yeterli değil ise hadisler inkâr edilmez. Özellikle sahih ve kuvvetli hadisler konusunda asla inkarcılık yoluna gidilmemelidir. Bir Rafızı yani İslam’ın dışına çıkmış kimsenin hadisi reddetmeleri yüzünden hadisleri inkar etmek; Müslüman’a yakışmaz.

Diğer bir mesele ise günümüzde hadislerin değerlendirilip hayatımıza tatbik edilmesi yerine adeta bunları konuşmanın ayıp sayılması gibi garip ve tuhaf bir durumun ortaya çıkmasıdır. Özellikle ahir zamanda zuhur edeceği sahih hadislerle apaçık bir şekilde belli olan Deccal, Mehdi gibi konuları konuşmaktan utanan nice kişilere de rastlayabiliyoruz.    

Hâlbuki hadisi şerifleri ele alıp düşünmekten kim, ne zarar görebilir ki? Bu nedenle Deccal ve Mehdî gibi ahir zamanın önemli kişilerini konuşmak ve düşünmek gerekiyor. Bu konuları konuşulmalı hatta ortaya çıkmış olayları değerlendirirken hadislerin ışığında tefekkür etmemiz lazımdır. Zira Deccal gibi önemli şahısların zuhur ettiği İslam’ın emir ve yasaklarını ortadan kaldırdığı bir zaman dilimini kolaylıkla görebiliriz. O halde zuhur ettikten sonra hadislerde geçen dehşetli şahıslara karşı uyanık kalmak ve tuzaklarına düşmemek için ayrı bir gayret göstermemizin lüzumu ortaya çıkmaktadır.

Çünkü 1443 yıl sonra Peygamber Efendimizin (ASM) hadisleri ile ifade edilen bir mucizesi ortaya çıktığı zaman Müslümanlar telaş etmez bilakis imanları artarak güçlenir. İşte bu nedenle basınımızda neredeyse hiç yazılıp konuşulmamış bazı ahir zaman hadislerinde geçen Kahtani ve Cehcah isimli şahıslardan bahsetmek istiyorum.

Manası itibariyle, "yokluktan", "yokluk diyarından" anlamına da gelebilen "Kahtani" kelimesi, aynı zamanda Mehdinin zuhurundan sonra dünyada görülecek bolluk ve bereketi getirecek kişi olarak hadis kitaplarında yerini almıştır. Bu zatın ortaya çıktığına dair bazı deliller bulunmaktadır.

Buhari ve Müslim de "Imam", "Halife" ve "Kahtani" tabirleriyle âhir zamandaki bir önemli zattan söz edilmektedir. Ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden haber verilmektedir (Müslim, Fiten 67-69). Bunların dışında Kahtani’den önce gelecek Mehdi ile ilgili hadisler ise, Ebû Davud, Tirmizi, İbn Mâce ve Ahmed b. Hanbelin Müsnedi gibi hadis kaynaklarında geçmektedir.

Buhari’deki şu hadis-i şerif: ‘Kahtanlı bir adam çıkıp değneği (asası) ile insanları yönetmedikçe kıyamet kopmaz!’ şeklindedir. (Buharî, Menakıb 7; Müslüm, Fiten 60) Bu hadis-i şerifte Kahtani’nin üç mühim hususiyeti zikredilmiştir. Kaht yani kıtlık, ekonomik kriz ve kuraklık gibi olaylarla ortaya çıkacak olup iyi bir yönetici olarak bütün bu problemlerin üstesinden geleceği anlaşılmaktadır.

Kahtani’nin zamanındaki teknolojik araçların şekli ile ilgili olarak mikrofon dediğimiz cihaz da öne çıkmaktadır. Bugün bir çok siyasetçi yaptığı konuşmalarda bir anda yüzlerce yerde halka hitap edebilmektedir. Günümüzde siyaset adamları ve idareciler emir ve talimatlarını bu teknolojileri kullanarak ulaştırmakta olup bu araçlar şekil olarak bazan asa bazan da kamçıya benzemektedir. Bu örneklere cep telefonlarını da ilave edebiliriz.

Bazı alimlere göre (İbn Hacer, ilgili hadisin şerhinde) Kahtânî’in adı Cehcah’tır. Bu zat Mehdiden sonra çıkacak ve onun yolunu tâkip edecektir. “İnsanları asasıyla sevk/idare etmesi” ifadesiyle kendisi bir çobana benzetilerek raiyetine karşı güzel ve âdil idaresine, güçlü saltanatına işaret edilmiştir.

Ahir zaman hadislerini ele alıp inceleyen Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamaları doğrultusunda Mehdinin üç vazifesi olduğunu biliyoruz. Bunlar; iman, hayat ve şeriattır. İlk basamak olan iman dairesinde iman esaslarını takviye ettikten sonra, ikinci basamakta bunların hayata tatbik edilmeye başlanacağı, ardından ise Kur'an hakikatlarının hayatın her devresinde hüküm süreceği 3. devreye geçileceği anlaşılmaktadır.

Yine Müslim’de geçen bir başka hadiste ise, ahir zamandaki bir bolluk ve refah dönemine işaret edilmekte ve saymaksızın mal dağıtan bir halifeden bahsedilmektedir. Bazı kimseler, Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemindeki bolluğa bakarak bu hadisi ona tevil etmiştir. Ancak “Ümmetimin sonunda” tabiri bu zenginliğin, ümmetin sonunda da olacağını göstermektedir.

Netice olarak bütün bu hadis-i şeriflerden anlıyoruz ki, adı ne olursa olsun, genel manada ıslahatçılardan ve kurtarıcılardan bahsedildiği kesindir. Sahih hadis olarak kabul edilen Buharî ve Müslim’in rivayetlerini esas alacak olursak; hadislerde mehdi düşüncesinin varlığı şüphe götürmeyen bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN