Önceleri AFRA idi buranın adı. Biz, orta halli Müslüman kitle ilk defa bu AFRA’yla tanışmıştık AVM kültürü ile. Buralar sanki bana, Samsun’da kaybettiğimiz o eski, canlı, kıpır kıpır, hayat dolu Samsun Fuarını hatırlatırdı. O zaman AVM demiyorduk belki, belki de diyorduk, şu an hatırlamıyorum ama bana sanki burası üstü kapalı bir Samsun Fuarı gibi gelirdi: İçinde çok çeşitli ürünler satılan mağazalar vardı; kışın sıcaktı, yazın serindi, ne arasak bulurduk, bütün mağazalar tertemiz, ışıl ışıldı.
Sanki bu AVM bugünküler gibi ruhsuz, ağır, ciddi ve soğuk değildi; daha insaniydi sanki. Sanki büyükçe bir bakkal gibiydi. Hafta sonları çocuklarla gider, hemen hepsini tanıdığımız mağaza çalışanlarına merhabalar bile ederdik; ne bileyim ilişkiler bugünküler kadar soğuk ve donuk değildi.
Daha sonraları buranın satıldığını, AFRA’nın MAKRO’ya dönüştüğü gördük. MAKRO’da bir marketler zinciriydi zahir; herhalde Samsun’a ilk defa geliyorlardı herhalde hem de AVM kıvamında.
Ama MAKRO da tıpkı AFRA gibi sıcaktı ve hatta belki daha da sıcaktı. MAKRO olunca mağaza sayısı artmış, mekanlar daha da genişlemiş, yeni markalar, yeni oyun alanları da görünür olmuştu.
Ben çocuklarla ilk “Kumpir”i burada yemiştim, ilk buz pateni sahasını bu MAKRO’nun zemin katında görmüştüm. Hafta sonu çocukları alır, buraya getirir ve onların buz pateni ile kayışını, onların o cesaret gösterisi, özbenlerine olan güven yatırımlarını büyük bir sevinçle izlerdim. Hakikaten buz pateni ile kaymak sadece buz üstünde kaymak değildi; çocukların “ben de yapabiliyormuşum”u burada kendisine derin ve etkili bir hayat buluyordu. Buz pateni ardından onlarla kumpir yer, biraz mağazaları dolaşır, çocuklar mutlu bahtiyar evimize dönerdik. Bizler bu hayatı bilmezdik, çocuklarımız sayesinde öğreniyorduk.
Şimdi bu haberi okuyunca, hele hele de “icra” lafını duyunca, o mazide kalmış, zaten üç-beş sayıyla sınırlı mutlu günlerimiz çöpe atılıyormuş zannettim. Fena canım sıkıldı. İnsanın çocukluğu, geçmişi, mazisi, hele hele sayılı günlerle taçlanmış mazisi satılabilir mi, icraya verilebilir mi, yok edilebilir mi? Buna kimin ne hakkı vardır ki!
Şimdi diyeceksiniz ki “Amma da abarttın, burası bir ticaret müessesi, alınır da satılır da yıkılır da yapılır da…” Evet, ben de biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmek ruhumun derinliklerinden gelen bir hüzne ve bu hüznü kaleme dökmeme mâni olamıyor işte!
Samsun’da YİMPAŞ kapandığında da böyle olmuştum. Ne güzel bir alışveriş yeriydi YİMPAŞ’ımız! Bizler orta şekerli dindar aileler ilk defa ailecek YİMPAŞ’ın restoranında yemekler yemiştik, çol-çocuk dışarıda yemek yeme kültürüne o mekanla tanımıştık. Nezihti, yemekleri ne de güzeldi, servisleri kaliteli, garsonları fevkalade kibar, fiyatları nasıl da uygundu. Daha da güzeli tam bir aile mekânı olarak tasarlanmıştı; yadırgamıyorduk, yadırganmıyorduk, evimizde gibiydik adeta!
Bakın bu çok önemli; insanın kendi evi dışında, kendisini evinde gibi hissettiği kaç mekân vardır, var mıdır? Ben bugün, işte 2022 yılı başında, evimin dışında, kendimi evimde gibi hissedeceğim hiçbir mekân bilmiyorum, bulamıyorum! Gittiğim her AVM, her restoran sanki bana başka bir ülke havasında gibi geliyor.
AFRA da YİMPAŞ da MAKRO da kendimizi sanki evimizde gibi hissettiğimiz yerlerdi. AFRA gitti, YİMPAŞ’ı batırdılar, MAKRO icradan satılığa çıkmış… Kendimi birden öz yurdumda gurbette gibi hissettim. Bugün açılan her mekânın bize kendimizi sanki gurbette hissettirdiğinden olacak herhalde.
AFRA, MAKRO ve YİMPAŞ nasıl olmuştu da ve ne yapmışlardı da bizi evimizde gibi hissettiriyorlardı ve bugünküler ne yapıyorlar da veya ne yapmıyorlar da bizi sanki bilmediğimiz, yadırgadığımız bir türlü içimizin ısınamadığı gurbet diyarlarındaymış gibi hissettiriyorlar?
İcradan burayı alanlar buradan bir hayır bulacaklar mı acaba? Evinin altında yatır bulunan insanların korku ve dehşeti eminim burayı icradan alanların da yakasına yapışacak; orada çocuklarımızla, ailelerimizle yaşadığımız bahtiyar günlerin yatırları var. İcra avcılarına hatırlatmak isterim.
Doç. Dr. Dursun Ali TÖKEL – Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi - Edebiyat Fakültesi - Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretim Üyesi