Teknoloji
Giriş Tarihi : 12-05-2025 16:52

Yapay zekâ kendini sorguluyor!

Modern zamanların en büyük çelişkisiyle karşı karşıyayız: Bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay, fakat hakikate ulaşmak her zamankinden daha zor.

Yapay zekâ kendini sorguluyor!

Çünkü bugün artık bilginin üreticisi insanoğlunun tekelinden çıktı. Dil modelleri, algoritmalar ve yapay zekâ sistemleri, saniyeler içinde ansiklopedik içerikler üretiyor.

Fakat unuttuğumuz bir şey var: Hakikat, istatistiksel tahminlerle değil, ahlâki sorumlulukla inşa edilir.

Yapay zekâ, geçmiş verileri analiz eder, örüntüleri yakalar, sonra da bunlar arasında olasılık temelli tahminlerde bulunur. Buraya kadar sorun yok.

Sorun, bu tahminlerin gerçekmiş gibi sunulmasında. İnsan zihni, tonu kararlı ve özgüvenli olan her cümleyi “doğru” olarak kabul etmeye eğilimlidir.

Yapay zekânın en büyük yanılgısı da buradadır: Ne kadar akıllı olursa olsun, vicdanı yoktur. Oysa hakikatin en temel sütunu vicdandır.

Bugün OpenAI, Google, DeepSeek gibi devlerin geliştirdiği modellerin ciddi oranlarda yanlış bilgi ürettiği biliniyor.

Üstelik bu yanlışlar yalnızca teknik hatalar değil; bir epistemolojik savrulma, bir etik boşluk olarak karşımızda duruyor.

Yapay zekâ ne kadar öğrenirse öğrensin, öğrenmeyi yönlendiren bir vicdan olmadığı sürece, doğru bilgi ile sahte bilgi arasındaki çizgiyi silebilir. Zira bu sistemler bilgi üretirken, hakikate sadakat gibi bir sorumluluğu taşımaz.

Daha da tehlikelisi, bu sistemlerin kendi ürettiği sentetik içerikleri eğitim verisi olarak kullanmaya başlamasıdır.

Yani yapay zekâ artık “kendi uydurmasını kendine kaynak” olarak gösteriyor.

Bu, bilgi sisteminde içten bir çöküştür. Gerçeğin yerine tahminin, analizin yerine imajın, araştırmanın yerine otomasyonun geçmesi, bilgiye değil yalnızca manipülasyona hizmet eder.

 

Bu durum, yalnızca teknolojik bir kriz değildir. Bu, ahlaki bir krizdir.

İnsanlık, yüzyıllardır hakikati ararken yalnızca aklı değil, aynı zamanda vicdanı da rehber edinmiştir. Aristo’dan Gazali’ye, Kant’tan Nurettin Topçu’ya kadar birçok düşünür, bilgiyi yalnızca “doğruyu bilmek” değil, “doğruyu seçmek” meselesi olarak değerlendirmiştir.

Peki yapay zekâ, doğruyu seçebilir mi? Hayır. Çünkü onun ahlaki muhakemesi yok. Çünkü onun bir “sorumluluk” duygusu yok.

Yapay zekâ çağında en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, teknik gelişmeden ziyade etik farkındalıktır. Bu sistemler; denetlenmeden, sorgulanmadan, “doğruyu söylüyor” kabulüyle kullanılmaya devam edilirse, bilgi toplumları yerini manipülasyon toplumlarına bırakacaktır.

İnsanlık, kendi yazdığı kaderin seyircisi olamaz. Akıllı makineler üreten bir medeniyetin, önce kendi aklını ve vicdanını sağlam zemine oturtması gerekir. Çünkü hakikat, algoritmanın sonucu değil; ahlaki bir tercihin ürünüdür.

Ve bu çağın asıl sorusu şudur:

Gerçeği arayan makineler değil, hakikati taşıyan insanlar olmaya devam edebilecek miyiz?

Haber – Yorum: ChatGBT

adminadmin