Beynin ön lobundaki karar alma merkezi ve beynin sosyal davranışlarından sorumlu olan beyinciği, gelişimini bireyin 20'li yaşlarında tamamlıyor.
Çocuklarımızın kapıyı çarpıp evden çıkmaları, anne ve babalarının pek çok görüşünü beğenmemeleri, bir daldan bir dala uçmaları, kendilerini bağımsız hissetmeleri; erişkinliğe ermemiş kimselerde, fıtri olarak yaşanılan hormonal ve beyinsel değişimlerin etkisiyle gerçekleşmektedir.
Gençlerin ve çocukların, herhangi bir konudaki gelişimleri için ve kayıp giden bir nesil olmamaları için, tecrübeli yetişkinler tarafından çok yakın bir markaja tabi tutulmaları gerekiyor.
Gençlerle ve çocuklarla 10 sene çok iyi ilgilenin, fakat birkaç ay ilgilenmediğinizde ipin ucu kaçabiliyor ve farklı yollara sapabiliyorlar. Gençlerle ve çocuklarla ilgilenen bizler, bu gerçeği defalarca tecrübe ettik.
Çocuklarda ve gençlerde, beynin ön lobundaki akılla ilişkili karar alma merkezi henüz gelişmemiş olduğundan, bu kardeşlerimizin bir sabitesi tam olarak oluşamıyor ve kalpleri yanar döner oluyor. Böyle bir durum olduğunu, zaten hep gözlemliyoruz. Böylelikle Peygamberlerin niçin çocuklara, gençlere ağırlık vererek bir islami çalışma yapmadıklarını iyice anlamış olarak, peygamberlerin bu yönteminin çok hikmetli ve isabetli olduğunu görüyoruz.
Peygamberler genelde, yetişkinlere yönelik bir çalışma yaptılar. Çünkü yetişkinlerin, beyinlerinin ön lobundaki karar alma merkezleri gelişmiş olduğundan, inandıkları bir davada kararlıca daha kolay ilerleyebiliyorlar. Böylece bir yetişkinin hidayetiyle bir taşla birden çok kuş vurulabiliyor. Bir yetişkin hidayete erdiğinde bu hidayete eren kişi; annesini, babasını, eşini, arkadaşını, akrabasını,kendi çocuklarını, başkalarının çocuklarını ve gençleri hidayete erebilmeleri hususunda onları etkileyebilip, hidayetlerine vesile olabiliyor.
Fakat, gençlerin ve çocukların kalpleri yanar döner olduğu için, bırakın toplumsal dönüşümü yapmalarını; kendi dönüşümleri ve kendilerinin hidayette kalabilmeleri için bile başıboş bırakılmamaları gerekiyor.
Hal böyle olunca, nasıl olurda gençlerin, yetişkinleri eğitip toplumu dönüştürebilmelerini bekleyebiliriz. İstisna bazı gençler, kaideyi bozmaz. Akılla ilişkili karar alma merkezinin henüz gelişmekte olduğu her gençten, Musab bin umeyr gibi bir genç olmasını isteyip durmak, aşırı zorlama bir çaba olmaz mı?
Genç davetçi Musab bin Umeyr'in, Dar-ül Erkamdaki mümin yetişkinler arasında yetiştiğini unutmamak gerekir.
İslami çalışma yapan ve bu çalışmayı yapmaya hazır yetişkinler ve bazı gençler varken, her yaştan şuurlu kardeşlerimiz varken, sadece hayalimizdeki böyle gençlerin bir kurtarıcı gibi gelmelerini bekleyip, yavaşlamak; şeytanın sağdan yaklaşıp zaman kaybettirmesi değilde nedir?
Beyninin ön lobundaki karar merkezi gelişmiş, sabitesi oluşmuş yetişkinler, çocuklarla ve gençlerle kolayca ilgilenebilirler. Ama sabiteleri henüz oluşmamış, kalpleri yanar döner bu çocukları ve gençleri devamlı eğitmeye çalışıp, onların örnek alacağı yetişkinlerin toplumda yetiştirilmemesi sonucu; sabiteleri oluşmamış bu gençler, yetişkinleri eğitilmemiş bu topluma karıştıklarında, örnek yetişkin bulamamaları nedeniyle, kendi kimliklerini kaybediyorlar.
Gençleri, eğitilmiş yetişkinlerden ayırarak yapılan bir eğitimde, gençler kendileri gibi sabiteleri oluşmamış gençlerle başbaşa kalıyor. Kendileriyle hemhal olabilecek yetişkinlerden soyutlanmış bırakılarak, örnek alabilecekleri yetişkinleri bulamama sorunu yaşıyorlar.
Yaşları gereği kalpleri yanar döner olan çocukların ve gençlerin, yetişkinlerle ve kendi yaşıtlarıyla ilgilenip, onları etkileyerek, hidayetlerine vesile olmalarını beklemek, yalnızca onlara bu görevi vermek, bir zorlaştırma olacağından, kaldıramayacakları bir yük verme gayretinde olmuş olunur.
Gençlerin yanlarında bulunan yetişkinlerin, bir rol model hüviyetinde gençlere tecrübelerini aktararak, gençlerin enerjisinden bu ümmet faydalanabilir.
Ama sadece gençlerden toplumu dönüştürmelerini beklemek; yüzyıllardır gençlerin yapamadıkları bu dönüşüm işini ve yetişkinlerin bile yapmakta zorlandığı bu dönüşüm işini, birbirlerinden ayrılmayan tecrübeli yetişkinlerin ve yetişkinlerle eğitilen gençlerin sırtından alıp, yetişkinlerden özerk durumda olan gençlerin sırtına yükleme yapmak hata olur.
Allahü teala (haşa) mecbur olmamasına rağmen, hiç bir insana kaldıramayacağı yükü vermediği halde, bizim yetişkinler olarak yapamadığımız bu toplumsal dönüşümü işini, kendi üzerimizden alıp, sadece hayalimizdeki özlenen gençlere yüklemek demek; kurtarıcı beklemek olur ve gençlerin, yetişkinlerin desteği olmadan kaldıramayacağı bu ağır yükün altında onları yalnız bırakarak, ezilmelerini seyretmek olur.
Suat Altınbaşak