“Her Yönüyle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” konulu panelde Prof. Dr. Yavuz Bayram, Doç. Dr. Murat Bayram Yılar, Dr. Olcay Bayraktar ve Arş. Gör. Mehmet Yazıcı; yeni maarif modelinin felsefesini, hedeflerini, uygulanabilirliğini ve önceki müfredatlarla farkını ele alarak tartıştı. Öğretmenlerin ve diğer katılımcıların da görüş, deneyim ve tespitleriyle katkı verdiği panele öğretmen ve akademisyenler dışında öğrenciler, kamu görevlileri ve vatandaşlar da katıldı.
BİREY YERİNE ŞAHSİYET
İlk olarak “Eğitim Felsefesi” alanında çalışmaları bulunan Dr. Olcay Bayraktar, yeni Maarif Modeli’ni Cumhuriyet tarihindeki diğer müfredatlarla karşılaştırarak olumlu ve olumsuz yanlarını ortaya koydu. MEB Temel Kanunu’ndaki ilk üç maddenin sınırlayıcı etkilerini kısmen de olsa aşan yeni “Maarif Modeli”nin yeniden öz kültürümüze dönüşü içinde barındırdığına değinen Dr. Olcay Bayraktar, “birey yerine şahsiyet” kavramının konulmasının önemli bir gelişme olduğuna değindi.
Özellikle eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un 2019’da yayınladığı “2023 Eğitim Vizyonu”nun şimdiye kadarki eğitim yöntem ve politikalarımızdaki eksikleri gidermek ve kültürel altyapımızın üzerine bir anlayış inşâ etmesi bakımından çok değerli olduğuna işaret eden Bayraktar, buna karşın yeni “Maarif Modeli”nin “2023 Eğitim Vizyonu”nun devamı ve onu tamamlayıcısı gibi hazırlanması yerine ondan ayrı yeni bir model getiriyor olmasının anlamlı olmadığını ifade etti. Bayraktar, ayrıca yeni “Maarif Modeli”nin şimdiye kadar müfredatımızda eksik olan ruh ve beden bütünlüğünü ortaya koyması bakımından son derece önemli olduğunu; fakat yeni modelin içeriğinde bulunan “kemal, irade, insan-ı kâmil, şahsiyet” gibi kültürel ve tarihsel anlamda derin içeriğe sahip kavramların müfredatın alt boyutlarında yeterli düzeyde eğitim felsefesi okumaları yapılmadığı için yetersiz ve uygulamadaki eksikliğinden dolayı tutarsız kaldığını belirtti. Ana mottosu “yetkin ve erdemli insan” olan modelin başlıkları ve hedefleriyle içeriği arasındaki tutarsızlığı da değinen Dr.Bayraktar, bu konudaki görüşlerini “Sloganda yetkin diyorsun; ama içerikte kemal kullanıyorsun. Aslında insan-ı kâmil zaten içerikte yansıtılmaya çalışılan bütünlüklü bir kavram. Bu kavram kullanılsaydı hepsini karşılardı.” ifadeleriyle özetledi.
ORTAÇAĞ’A AİT METİNLER VAR
Dr. Olcay Bayraktar'ın ifadelerine ek olarak Arş. Gör. Mehmet Yazıcı görüşlerini “17. yüzyılın ve 18. yüzyılın kavramları olan ruh ve beden kavramları, kalp nazariyesi, ruh nazariyesi yapılmış giriş bölümünde. Ortaçağ’a ait metinler var, Aristoteles'in Batılı Galen’in ruh ve beden görüşü alınmış. Oysa o geçmiş, bize ait. Bizim kültürümüzün metinlerinde 15. ve 16. yüzyılda yazılmıştır. Evet bizim kültürümüze ait bir felsefe; ama 16. yüzyıla ait bir felsefeyi getirip Türkiye Yüzyılı iddiası olan gelecek yüzyılda medeniyet inşâ etme iddiasına sahip bir eğitim modeline birebir eklemek olmaz. Satır aralarındaki bir felsefeyle medeniyet inşâ olmaz. Bu noktada ciddi sorun görüyorum.” sözleriyle dile getirdi. Yazıcı, bir ayağı Asya'da bir ayağı Avrupa’da bulunan ülkemizin aradaki bağı kurarken bizim kültürümüzden yola çıkan bir uygulamayı hayata geçirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Murat Bayram Yılar, yeni modeldeki bazı bölümlerin ve yaklaşımların alıntı olduğuna işaret etti. Doç.Dr.Yılar, programdaki beceri odaklı öğrenme modelinin Amerika’da uygulanan K12 modelinden alıntılandığına ve bu programın önceki Milli Eğitim programlarından daha karmaşık ve yoruma açık olduğuna da dikkat çekti.
Prof. Dr. Yavuz Bayram, yeni maarif modeli metninde genel çerçevenin net bir şekilde çizilmediğine, sınırları ve genel çerçevesi belli olmayan modelin teorik bağlamda iyi hazırlanmış gibi görünmesine karşın uygulamada önemli eksikleri olacağına değindi.
TÜRK EDEBİYATININ EN ÖNEMLİ METİNLERİ İHMAL EDİLİYOR
Bayram, Türk Dili ve Edebiyatı müfredatında kullanılacak edebî metinlerin tanımlanmasında sıklıkla “Cumhuriyet döneminden başlamak üzere…” ifadesinin kullanılmış olmasının Türk edebiyatının en önemli metinlerinin yeni modelde ihmal edildiği anlamına geldiğini söyleyerek yeni modele uygun kitapların hazırlanması için yeterli zamanın olmadığına, mevcut programa göre hazırlanan milyonlarca kitabın âtıl duruma düşmesiyle, ciddî bir israf olacağına işaret etti.
Yeni modele göre uygulama yapacak olan öğretmenleri kimlerin yetiştireceği, yeni modeldeki uygulamaya dönük eksiklerin nasıl kapatılacağı sorularının şimdilik tatmin edici cevabının olmadığını, bunun için yeterince birikim sahibi öğretim elemanının ve yeterli zamanın olmadığını söyleyen Prof. Dr. Yavuz Bayram, hâlihazırda başka stratejilere ve modellere göre yetişmiş ve bunlara uyum sağlamaya çalışmış öğretmenlerin yeni model ile hafızalarının ve birikimlerinin sıfırlanacak olmasının da üzerinde durulması gereken bir husus olduğuna dikkat çekti.