Yeni alınmış bayramlık kıyafetler, mis gibi kokan sıcak pideler, tatlılar, kahkahalar…
Peki ya dünyanın bir başka köşesinde bayram sabahına uyanan çocukların gözyaşları?
Sofralarımız bolluk içindeyken, bir çocuğun açlıktan uyandığını düşünmek, bayram neşesinin bir yanı eksik değil mi?
Eğer gerçekten bayram, paylaşmanın ve kardeşliğin bayramıysa, o halde unuttuklarımızın bayramı nerede?
Bayram günleri, mutluluğun zirve yaptığı anlar olarak kabul edilir. Ancak bu mutluluk, sadece kendi çevremizle sınırlı kaldığında, gerçekten bayram olur mu?
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ