Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 18-11-2014 12:24   Güncelleme : 18-11-2014 12:24

Ahsenü’l Kasas Yusuf U Züleyha

Serendipte başlayan insanın dünyalık yolculuğunda Yusuf ‘un yolu, karanlık kuyulardan nasıl Mısır Sultanlığına ulaştı? İşitin imdi Yusuf’a ne kıldılar !    Kenan illerinde bir server peygamberin oğluydu Yusuf

Ahsenü’l Kasas Yusuf U Züleyha
Serendipte başlayan insanın dünyalık yolculuğunda Yusuf ‘un yolu, karanlık kuyulardan nasıl Mısır Sultanlığına ulaştı? İşitin imdi Yusuf’a ne kıldılar !    Kenan illerinde bir server peygamberin oğluydu Yusuf. Yakup peygamberin oğlu.Dedesi İshak,büyük dedesi H.z İbrahim.Şirke karşı tevhidi,küfre karşı imanı tebliğ eden,Allah nurunu kalplere ulaştırmakla görevli bir neslin elçilerinden. Yusuf’un bitmeyen çilesinin şahidiydi üç gömlek. Üç gömlek,üç hikmet... En büyük ihanetin, kardeş ihanetinin şahitidir,Yusuf’un “kanlı gömleği”! Masumiyetinin nişanı “arkadan yırtılan gömlek”! H.z Yakub’un gözlerine sürdükçe karanlık dünyasına ışığı geri getiren “mucize gömleği”! Güzelliğin Nebisidir Yusuf. İffetin,masumiyetin,affın simgesidir. Derin kuyuların,derin sessizliğinde tefekkürdür Yusuf. Sabırdır, dinmeyen acılara katlanan.Kör kuyulardan Sultan olarak çıkan bir büyük muamma umuttur Yusuf,beşeriyete. Bir düşle başlar hikayatı “ Sureti Cemal’in.” On iki yıldız,güneş ve kamer.Onlar ki düşte Yusuf’a secde eder.Yakup duyar da düşü,içine büyük bir mürre_i ateş düşer.Bilir Yakup, Levh_i mahfuzda ne yazıldıysa o gelir başa,bilirde yinede susmaz dili. _Eyvah der! Eyvah ki ne eyvah! _Sus der Yusuf’a sus ! Yerin kulağı var. Korktuğu gelir başına,yerin kulağı kötülüklerin iblisi duyar düşü.Fısıldar bir gece yarısı on bir yıldıza birden: “Yusuf’u öldürün de babanızın sevgisi size kalsın.” Sonra vazgeçer bu kötü fikrinden.Olacaksa daha kötüsü olsun der.Uğursuz çığlık yankılanır kainata; _Hayır öldürmeyin!Bir kuyuya atın ,kafirlerden biri onu bulup köle diye alsın.Yapacaksanız böyle yapın ki,daha çok hüzün ve acı versin. Kanlı Gömlek eline verildiğinde Yakup’un;Bir “nokta”oluşur yüreğinin en derininde.Yakup yakarır Yaradana.Bilir ki derdinin dermanı ancak O’ndadır.  -“Ya Rabbim evladım yüreğimde sızım olmasın der.Elif gibi yapayalnız bırakma beni.Senin kapından başka yerde derman aratma bana.”Yakup o acılı sesiyle inlerken kederinden, sesine ses gelir yüreğinden.Bekle der!bekle,kırklarda bekle.Hayırlısı de,sabret ve seyreyle. Kırk gün mü kırk yıl mı diye yakarır Yakup,bunu bileyim.Beklerim çöl topraklarının bir damla suyu beklemesi gibi beklerim.O gün başlar çilesi Yakub’un.Gözleri görmez olur gözyaşlarından,dilleri lal olur acısından. .O anda Yakup’un evi Beytu’l ehzana(Hüzünler Evine) döner. Yusuf’un karanlık kuyuyla başlar dünya imtihanı.Allah’a tevekkülle kurtulacağı.Allah’ın rahmetine sığınır.Bilir ki dünya bir imtihan yeridir.Bundan ne peygamberler ne de Allah’ın has kulları uzak ve azade değildir.Öyle ya karanlık olmadan aydınlık nasıl bilinir! Bir kez akıllara düşmüştür nefs_i emare.Dipsiz kuyularda bir başına bırakılır Yusuf,karındaşlarınca.Bir kafile su çekmeye yanaşınca bulur, satar üç beş kuruşa Mısırlı Azize.Köledir artık Yusuf efendisine. Ve Züleyha’nın aşkı başlar dipsiz karanlık bir çöl kuyusunda.O kuyu ki Yusuf’u ulaştırır Mısır sarayına. Aziz’in eşi Züleyha aşık olur Yusuf’a.Nefs girer araya. Bir gece odasına çağırır.Kapılar kilitlenir üzerine.  _Heyte lek!(Haydi gelsene) diye seslenir Yusuf’a.Hadi seninim. Bu çağrı karşısında onun ağzından dökülen tek söz; _MazAllahtır. Allah’a sığınırım.Günaha geçmedeki eşik noktasıdır durduğu yer.Yusuf sınırı. O ise tek söz söyler.Yanılmaktan Allah’a sığınırım.Doğrusu senin kocan olan efendimin çok iyiliğini gördüm.Hıyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar. H.z Yusuf o anda gaipten bir ses duyar içinde. Sakın ha der, ses.Sakın! Allah’ın salis kullarına bahşettiği buhran anlarında içini dinlemeyi bilen her kişinin duyabileceği “İlahi ses”! Mısır sultanın eşi ve bir köle! Öyle bir imtihan ki talebin reddini zorlaştıran. Bir kadın bir adam.İkisi de kapıya koşar.Kadın gömleği çeker.Gömlek arkadan yırtılır.O yırtık ki Yusuf’un bereat nişanıdır.Nefsine galip gelişinin işaretidir. Züleyha! Yusuf diye inler.Yusuf’um aşkıma bir ses ol.Derin sessizlikler girer aralarına.Derin kuyuların derin sessizlikleri. Tevekkürdü Yusuf o anlarda.Sabırdı.Aşkın fıtratıydı.Aşkın edebiydi. Züleyha,Yusuf’um dedi aşkına sahiplendi. Yusuf demedi hiç Züleyha,Yusuf’um dedi.Benim Yusuf’um. Bembeyaz bir Nilüfer açtı o anlarda cennetin ırmaklarında. Yusuf’un yırtılan gömleği şahitti,günaha davet edilende oydu,günahtan kaçmaya çalışanda o. Yusuf’un dudaklarında yakarış; Ey Rabbim! Onun beni davet ettiği şeyden,zindan bana daha hayırlıdır.” Gerçekten kadın ona aşk niyetiyle hilesini kurmuştu.Rabbinin bürhanını görmeseydi,o da o na niyetlenip gidecekti. Şerrden kaçmak için kara zindanlar meyl edildi.Yusuf suçsuzluğu kanıtlandığı halde zindana atıldı. Bir yanında Saki bir yanında Ekmekçi vardı.O anlarda kullandı Peygamberliğin mucizelerini.Düşlerde görülenlerle gayptan haber verme hallerini.Bu onun kurtuluşa açılan kapısıydı.Rabbin ona bahşettiği mucizesiydi. Biri şarap için üzüm sıkma neydi dedi,diğeri başımda ekmek taşıyordum kuşlar yedi.Tabiri sende ey Yusuf dendi! “Hüküm yalnızca Allah’ındır”dedi Yusuf.Ve ekledi,İlkiniz efendinize şarap içirecek kurtulacak,diğeriniz asılıp tepesinden kuşlar yiyecek! Yusuf, düşleri yorumladı yorumlamasına da en büyük beşer hatasını yaptı.Kurtulacak olana eğilerek söylediği sözlerle. _Beni efendine anlat! Beni unutmasın! Ne büyük bir gaf eylediğini çok sonra anladı. “Ey iman edenler sabır ve namazla yalnızca Allahtan yardım isteyin.Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir”!Ayet_i Kerimesini o an için unutmuş görünüyordu.Allahtan başkasından her ne türlü olursa olsun yardım dilemek şirkti.Bunu en iyi o biliyordu!Ne büyük gafletti ki Yusuf,kuldan medet ummuştu.Allah ile arasına koyduğu da bir kuldu nihayetinde.Bunun bedelini çok ağır ödedi.On iki yıl daha bu gerçeği idrak için kaldı zindanda. Züleyha! Çok zordu Yusuf’u görmeyen gözün Züleyha’yı anlaması.Çok kolaydı Yusuf’u görmeyen yüzün Züleyha’yı kınaması.Kınayıcılar çoğu kez kınadıklarından daha berbat kirlidir bilirdi.Bilirdi de ağızlar torba değildi büzüp susturasın .Susmadı fitne diller.Aziz’in karısı çıldırmış,büyük günahkar dediler.Kölesinden murad almak istemiş.O anlarda Züleyha’nın aşkı fesada uğramıştı.Züleyha dayanamadı fitne dillere.Gösterirsem anlarlar dedi aşkın büyüsünün kaynağını.Sofralar kurdurdu düzinelerce.. _İşte,beni kınamanıza sebep olan kimse budur.Yemin ederim ben ondan murad almak istedimde,O iffetini korudu diyerek kendini haklı çıkarmaya meyl etti.Ellerinde bıçak vardı kadınların,Yusuf çıktı meydana.Haşa! Bıçaklar elleri doğradı.Kıskançlık ve haset kan oldu aktı ellerinden. Züleyhanın Yusuf’u son görüşüydü bu.Ondan sonra Züleyha’ya her şey Yusuf göründü.Aşkın ateşi ile yanan Züleyha,herkesi Yusuf diye çağırdı.Yetmiş deve yükü mücevheri vardı.Hepsini,bu gün Yusuf’u gördüm diyene,ondan küçük bir nefes getirene dağıttı. Duy dedi sesimi ya da duyur sesini. Gelmedi Yusuf.Züleyha bekledikçe hasreti yaktı içini. Yusuf ki hayatı boyunca hep sevilmenin bedelini ödedi. Yakup sevdi,dipsiz kuyulara düştü. Züleyha sevdi,kara zindanlara düştü. Kişi en sevdiğiyle sınanırmış ya hani bir örnek oldu Yusuf insanlığa. Yakub’un yusuf’la, Züleyha’nın Yusuf’la, İbrahim’in İsmail’le sınanması gibi. Gecenin sabaha erdiği o en koyu karanlıklarda Züleyha,Rabbine yakardı.İçimdeki bu acıyı silecek Yusuf’um nerede? O gelmez ise kim silecekti bu acıyı?Kim göz yaşlarını  kurutacaktı?Ne Yusuf’un ne Züleyha’nın çilesi çekilir gibi değildi.. Yusuf’un kaderi Züleyha’nın tecellisiydi. _Yusuf dedi Züleyha;Alnıma yazılan kaderimsin yüreğimin içinde çekeceğim tecellisini.Yusuf kuyudan kurtuldu kurtulmasına da yerine Züleyha düştü kör kuyulara. Züleyha’nın kalbinin mührüydü Yusuf.Onu ömrünce aradı. Tenle vuslata eremeyeceğini anladı, gerçeğe erdi sonunda....Can ocağında pişiyordu Züleyha! _Ben Yusuf’suz kalmaya razıyım,yeter ki yüreğimdeki bu aşkı esirgeme Rabbim!dedi.  Yusuf onun içindeydi.Duruldu Züleyha,dindi gözyaşları. Yusuf suretti yalnızca bu aşk yolculuğunda,her ikisini de kavuşturan “ İlahi Aşka”! Ya,Yusuf neyin izini sürdü hayatı boyunca?  Kötülüğe iyilikle,çileye sabırla,bir münasebetsiz teklife edeple,küfre bulaşmadan def etmenin ibreti Yusuf’un hikayesiydi. Hükümdarın rüyasını tabirle kurtuldu zindandan ve Mısır’a sultan oldu.Yedi besili ineğin yedi zayıf ineği yemesinin,yedi yeşil başağa karşı kupkuru başakların sırrını o çözdü.Ülkeye düzen,adalet ve bolluk getirdi.Vaktinde gömleğini kana bulayan kardeşlerini affetti Yusuf. Züleyha,kınandı. “Kınamayın zira kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz”dedirtti kainata! Neydi Yusuf’tan geriye kalan insanlığa, günaha sonsuz çağrının yapıldığı yaşadığımız çağa? Kanlı,yırtık bir gömlekten başka! Neydi onların Aşklarını aşk yapan,ulaştıran son makama? Yalan değildi Yusuf’ta sevdi Züleyhayı, peki neden dokunmadı yasağa? Cevabı bütün insanlığa nefs terbiyesi olan Yusuf Kasasında... (Cüz/13,sayfa/246,Yusuf Suresi) “Gerçektende onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır.Bu Kur’an uydurulmuş bir söz değildir.Lakin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir.” Yusuf suresi/111 _Siz halen aklet miyor,ibret almıyor musunuz?
adminadmin