Tarih
Giriş Tarihi : 14-06-2021 10:44   Güncelleme : 15-06-2021 22:46

Bulak Matbaasının Kısa Hikâyesi

Şimdilerde Bulak Matbaası ismini, bizim kültür tarihçilerimizden ve yakın tarihimizi çalışan münevver meşrep alakadarlarından başka bir de işin uzmanları bilir.

Bulak Matbaasının Kısa Hikâyesi

Bir başka bu işi bilen grup ise, sahaflar ve sahaf muhitlerine aşina olan kitap meraklılarıdır. Çünkü Bulak Matbaası kitapları, kusursuz baskıları ile şöhret bulmuştur. Sahaf sektöründe niteliği ve bedeli yüksek kitaplar olarak bilinir.

 

Kısa Hikâyesi:

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından valiliği zamanında  1820 yılında Bulak Matbaasını kurmuştur. O vakitlerde bağımsız bir belde olup şu anda Kahire’nin bir semti haline gelen  Bulak’ta kurulan matbaa, Mısır’da erken dönemde başlayan batılılaşma çabalarının bir parçası mahiyetindedir. Tarihe geçen en önemli özelliği ise hatasız baskıları ile tanınmış olmasıdır.

 

Mehmet Ali Paşa, bu matbaayı kurduktan sonra tashih müdürlüğüne,    NASR el-HÛRÎNÎ’yi getirmiş. El-Hurunî   Nasr El Hurunî Fransa’da eğitim  görmüş, kendi kültürünü de iyi bilen bir isim olarak baskısı yapılan kitapların seçiminde medeniyet geçmişi ile birlikte, dönem yenileşme çabalarının da önemini bilen bir isim olarak eser seçimine özellikle dikkat etmiş.

 

Bütün bu faktörler ile birlikte  şöhreti doğuda İstanbul’dan başlayarak bütün İslam dünyasına yayılan bir Bulak Matbaası ekolü oluşmuştur.

Mehmet Ali Paşa, bu matbaayı kurarken, biraz da İstanbul’daki Matbaay-i Amire’ye nazire olsun kabilinden tesirleri de belirtmek gerekir.

 

Matbaanın Şöhreti

Bulak Matbaası, Mısır’ın yenileşme çabalarında önemli bir yer tutan ve hikâyesi günümüze kadar uzanan sembol ve model oluşturan ve giderek tam bir efsaneye dönüşen bir matbaa olmuştur. Matbaanın şöhreti ve bastığı eserlerin tesiri o devirde payitaht İstanbul’a kadar ulaşmış. Sultan 2. Mahmut’a da ilham teşkil etmiştir.

 

Matbaada 1822’den 1851 yılında kadar; iki yüz elli dokuzu Türkçe, iki yüz elli beşi Arapça, on dördü Farsça ve kırk iki de dili belirtilmeyen  toplam 572 kitap basılmıştır. Rivayet edilir ki Mehmet Ali Paşa matbaa kurulurken kendisine sunulan görevliler listesine bakmış. En sonda olan tashihçiyi neden sona koyduklarını sormuş. Ona bu kişi sadece düzeltme işi yapacak denilince, ‘iyi ya işte burada en önemli işi tashih görevlisi yapacak’ diye karşılık vermiş. Böylece matbaanın kuruluşunda, işin en önemli tarafına dikkat çeken ve tarihe geçen bir not düşmüş.  Sonra da tashihçiyi en başa almış. Ücretini de en yüksek baremden olmak üzere birinci sıraya yükseltmiştir. Tashih görevlisinin maaşının, matbaadaki en yüksek bedel olması yönünde talimat vermiştir.  Durum böyle olunca tarihi ilim ocağı Ezher’in hocaları bile Bulak Matbaasında tashihçi olabilmek için görev talebinde bulunur olmuşlar.

 

Bulak Matbaasında tashih işinde, en nitelikli eleman ve hocalar yüksek ücretle çalışmaya başlayınca, hatasız baskı kalitesi kısa sürede gözle görülür hale gelmiş. ‘Hatasız baskı şöhreti’ önce İstanbul’da sonra da dünyanın diğer bölgelerinde yayılmaya başlamıştır. Nitelikli kitap baskısına, yanlışsız baskı şöhreti de eklenince Bulak Matbaası kitapları, Doğudan batıya kadar itibar gören kitaplar sınıfına girmiş. Bu şöhret o devir için imtiyazlı ve haklı bir şekilde yayılarak, ülkeler arası/milletler arası tarihe geçen bir niteliğe bürünmüştür.

Her başarı ilmi ve siyasi uzak görüşlülüğe dayanır. Ancak bazı başarılar alınan kararlar içerisindeki küçük ama önemli ayrıntıda saklanır. Görmek, bulmak, ulaşmak gerekir. Hasılı kelimenin tam anlamı ile başarıyı getiren önemli detayı keşfetmek gerekir. Bulak Matbaası haklı şöhretinin temelinde, nitelikli tashih görevlisi çalıştırması ile tarihe geçmiş bir matbaadır.

Kaynak: https://www.maarifinsesi.com/

Recep YAZGANRecep YAZGAN