Fikir
Giriş Tarihi : 05-05-2025 18:07

Büyük Doğu Dergisi’nde Şehircilik ve Mimari Mesajlar

Necip Fazıl Kısakürek’in öncülüğünde yayınlanan Büyük Doğu dergisi, sadece bir edebiyat ve fikir mecrası değil; aynı zamanda bir medeniyet inşası çağrısıydı.

Büyük Doğu Dergisi’nde Şehircilik ve Mimari Mesajlar

Büyük Doğu dergisinin kapakları, yalnızca dönemin siyasi ve sosyal gelişmelerine değil, mimarî ve şehircilik anlayışına da derin göndermelerde bulunuyordu.

Üstad Necip Fazıl’ın mimarîyi bir mefkûre haline getiren yaklaşımı, derginin görsel diliyle birleşerek şehir ve toplum üzerine fikirler ortaya koydu. Hasan Hüseyin Akdağ’ın araştırmasına göre, 1943-1978 yılları arasında toplam 512 sayı yayımlanan dergi, her sahada olduğu gibi mimari düşünce alanında da iz bırakan bir çizgi izledi.

Cami ve Fabrika Yan Yana: Ruh ve Madde Tevhidi

10 Aralık 1943 tarihli kapağında yer alan fabrika bacası, cami ve Türkiye haritası bir medeniyet teklifinin görsel ifadesi gibidir. “Büyük Doğu Mefkuresi: Fabrika ve İman” alt başlığı, teknik ilerleme ile ahlaki gelişmenin beraber yürütülmesi gerektiğini vurgular. Bu, Necip Fazıl’ın “ruh imarı olmadan madde imarı, körler koğuşunu ziynetlendirmekten ibarettir” tespitiyle birebir örtüşür. Batı’nın tekniğini alma tartışmaları karşısında Büyük Doğu, yalnızca maddeye değil, aynı zamanda manaya da vurgu yapan özgün bir duruş sergiler.

Şehirsizleştirme Eleştirisi: Meydan Üstte, Mezbaha Altta

28 Aralık 1945’te yayımlanan sayının kapağında ise şehircilik alanındaki çarpıklık eleştirilir. “Hak ettiğimiz muamele üstte meydan, altta mezbaha” başlığıyla verilen görsel, insan onurunu zedeleyen şehir planlaması anlayışına sert bir eleştiri getirir. Bu görüntü, sadece bir fiziki yapı değil, aynı zamanda insansızlaştırılmış bir şehir düzeninin resmidir. Bugünün yüksek apartmanları ve sıkışık daireleri de aynı anlayışın devamı olarak görülür.

Medeniyet Merdiveni: İmandan Şahsiyete

29 Mart 1946 tarihli “Nur İstiyoruz” manşetiyle çıkan sayıda, iman, ahlak, aşk, zevk, bilgi, nizam ve şahsiyet kavramları, bir dağın yamacına sıralanmış şekilde gösterilir. Bu yedi kavram, İslamî estetik ve düşüncenin bir “değerler merdiveni” olarak görülmesini sağlar. En alttaki “iman”dan başlayarak en tepedeki “şahsiyet”e ulaşan bu yapı, nur medeniyetinin temel taşlarını temsil eder.

Fabrika ve Minareler Yan Yana: Mefkûrenin Tasviri

5 Nisan 1946 sayısında cami minareleri ile fabrika bacalarının birlikte yer aldığı kapak, Büyük Doğu mefkûresinin özünü yansıtır. Ahlak ile tekniğin birleşmesi gerektiğini savunan bu çizgi, modernleşmenin İslamî esaslarla dengelenmesi gerektiğini vurgular. Derginin bu mesajı, Batı’nın seküler ilerleyişine karşı yerli ve manevi temelli bir kalkınma modelinin savunusudur.

Yangın Ruhlarda: Şahıs mı, Dava mı?

10 Mayıs 1946’da çıkan sayıda ise “Yangın var! Yangın ruhlarda” ifadesiyle yayımlanan kapak, yönsüz kalan toplumun derin krizine işaret eder. Kulenin zirvesine yerleştirilen bu mesaj, medeniyet yönünün kaybolduğunu, pusula işlevini yitiren toplumun sahte liderler peşinde sürüklendiğini ima eder. Büyük Doğu, şahıslara değil, hakikate ve davaya yönelişin elzem olduğunu belirtir.

Başıboş Nesil: Eğitim ve Aile Krizi

9 Ağustos 1946 tarihli kapakta ise “mektepsiz, evsiz, kitapsız, anasız – babasız” bir çocuk figürü ile karşılaşılır. Bu, dönemin eğitim, aile ve sosyal yapısındaki çözülmeyi sembolize ederken, geleceğin tehlikeye atıldığını ifade eder.

Bir Medeniyet Çağrısı Olarak Büyük Doğu

Hasan Hüseyin Akdağ’ın belirttiği gibi, Üstad Necip Fazıl yalnızca bir edebiyatçı değil, aynı zamanda bir şehir ve medeniyet düşünürüydü. Dergi kapakları, modernleşme karşısında köksüzleşmeye direnç gösteren bir medeniyet inşasının izlerini taşır. Batı’nın seküler yapısına karşı doğunun ruh ve madde birlikteliğini savunan Büyük Doğu çizgisi, bugün hâlâ şehircilik, mimari ve kültür politikası alanlarında yol gösterici bir misyon taşımaktadır.

Kaynak: Hasan Hüseyin AKDAĞ - hasanhuseyinakdag.medium.com

 

adminadmin