Kültür
Giriş Tarihi : 06-04-2018 08:49   Güncelleme : 06-04-2018 08:49

Mesnevi’den Seçmeler

Mescidin Sırrı

Mesnevi’den Seçmeler

Ey şehrinin kıyısında bir mescit vardı. O mescitte geceleyin kim yatsa, korkudan ödü patlayıp ölürdü. O mescitte nice garip, çıplak kaldı da sabaha ölü bulundu.

O mescidin bulunduğu şehrin insanları, dışardan gelenleri uyarıyorlar ve onlara şöyle diyorlardı:

- Bu mescitte periler var. Orada kalanları, kör kılıçla kesip öldürüyorlar.

Bazıları, tılsım ve sihir olduğunu söylerken; bazıları da daha başka şeyler söylüyorlardı. Biri, mescidin kapısına şöyle yazmayı teklif ediyordu:

- Ey konuk! Burada kalma. Ölmek istemiyorsan geceyi burada geçirme.

Bir başkası ise;

- Geceleri mescidin kapısını kilitleyelim ki bilmeyen bir adam gelip kalmasın, diyordu.

Böylece günler geçti. Bir gün hayli geç bir vakitte mescide bir konuk geldi. Mescidin hâlini o da duymuştu. Bu adam, mescide kalıp olacakları görmek istiyordu. Çevredekiler, adamı uyarıp şöyle dediler:

- Sakın burada kalma! Yoksa can alıcı, seni posa gibi ezer. Sen bilmezsin. Burada kim yatıp uyuduysa mahvoldu. Bu, bir tesadüf değil. Biz, buna çok kereler şahit olduk. Başkasından duyup söylemiyoruz.

Adam, bu uyarılara şöyle cevap verdi:

- Ey nasihat verenler! Ben, ne yaptığımın farkındayım. Hayata doydum. Ben, hiçbir şeye aldırış etmeyen, ölümünü arayan biriyim.

Şehir halkı, adamı uyarmaya devam ederek ona şöyle dedi:

- Babayiğitlik yapma, yürü. Bu sevdadan vazgeç. Burada gecelemek, uzaktan kolay görünür; ama sonunda güçleşir. Kendine gel, yiğitlik taslama. Mescidimizi de bizi de töhmet altında bırakma. Yarın biri çıkar; “Onu zalim birisi boğdu. Mescidi de kurtulmak için bahane etti. Mescitte konakladı da öldürüp yalan söylüyorlar.” der de bizi suçlar.

Ne var ki adam inadında diretiyordu. Onlara;

- Ben bu mescitte kalıp uyuyacağım. Boşuna nasihat etmeyin, diye cevap verdi.

Şehir halkı, adamın kararından vazgeçmeyeceğini anlayınca, oradan uzaklaştılar.

Nihayet adam, mescitte yatıp uykuya daldı. Gece yarısı korkunç bir sesle uyandı. Ses;

- Ey kendisine fayda dileyen! Geleyim mi? Geleyim mi? diyordu.

Bu ürkütücü ses, tam beş kere duyuldu. Adamın kalbi, korkudan neredeyse duracak gibiydi. Bir süre böyle geçti. Adam, ne yapacağını bilemiyordu. Sonra kendi kendine şöyle düşündü:

“Bu ses, basbayağı bayram davulunun sesi. Niye korkacakmışım? Tokmağı yiyen davul. Ey gönül! Sen titreme, boş yere korkma. Bırak senin yerine o korksun.” dedi.

Daha sonra toparlandı. Çünkü artık yapacak başka bir şey kalmamıştı. Bütün cesaretini toplayarak yerinden fırladı ve yüksek sesle şöyle bağırdı:

- Ey ulu adam! İşte burada hazırım. Haydi gelsene! Erkeksen gel!

Adamın bu cesaretiyle sihir bozuldu. Mescidin her tarafından çil çil altınlar dökülmeye başladı.

Bu cesur adam, bu vakitten sonra bütün gece altınları dışarı taşımakla uğraştı. Sonunda cesaretinin ödülünü fazlasıyla almış oldu.

Adam, o mescitte kendisinden önce, boş yere korkudan can verenlerin tersine, biraz cesaret göstermişti. Bu cesaretinin karşılığını da, büyük bir zenginliğe kavuşarak almış oldu.

adminadmin