Fikir
Giriş Tarihi : 22-01-2022 12:45   Güncelleme : 22-01-2022 12:45

Satanizmin Büyüleriyle Savaş!

Teknoloji, bilinen ve zannedilen de çok daha yıpratıcı ve yok edicidir!

Satanizmin Büyüleriyle Savaş!

 

İnternet, hayatımıza hızla girip istisnasız her noktasını sardı! Rutin işlerden alışverişe, iş dünyamızdan bilgi danışmaya kadar ona muhtaç hâle geldik. Hatta inanç-kültür-alışkanlıklarımıza da nüfuz edip, manevi dünyamızı da şekillendirmeye başladı.

AİLE=KÜÇÜK DÜNYA, DÜNYA=BÜYÜK EV!

Dünyadaki ve Türkiye’deki ebeveynlere ve çocuklarımıza ciddi uyarı!

Toplumsal çöküş ve gelecek neslimizi bekleyen çok yönlü tehlikelerle ilgili acı bir tecrübeyi, gurbetçi bir müdavimimizin dilinden mağdur ve yaşayandan dinleyelim.

 K-pop çocuklarımızı esir alıyor -büyülüyor!

“Avusturya ve Almanya başta olmak üzere Avrupa okullarının neredeyse tamamı, ‘cadı öğretmenler’ tarafından yönetilmektedir! Bunlar gerçekten büyü eğitimi almış ve büyüleri öğrencilerde uygulayan, özellikle yabancı öğrenci istihbaratını toplayan seçilmiş kişilerdir! Tek amaçları vardır. ‘Çocukların zihinlerini, anne ve babaya hatta dinine karşı nasıl zehirleriz..?’

Çocuklar küçük yaşta bu eğitime başlayıp, günün büyük kısmını da okulda geçirdiğinden, ebeveynden çok öğretmen ve hristiyan arkadaşlarını görüyor. Çocuklara; evdeki işlerini, günlük hayatlarını ve aile durumlarını soran öğretmenler ‘aile içi sorunlarına göre’ çocuğu, anne ve babaya karşı kışkırtıyor! Bu çirkinliği en çok Türk ve Müslüman çocukları üzerinde uyguluyorlar!

Anne-baba ekmek peşinde ve anneler de babalar kadar yoğun çalışıyor! Çocuğu okuldan nenesi alıyor. Müslüman çocuklara, sadece ‘kendi yetiştirdikleri’ din öğretmeni veriliyor. Sürekli dinleri hakkında detaylı sorularla şuur bulandırıp, kendi dinlerine çekiyorlar! Dinini bilmeyen çocuk da bunların kuklası oluyor!

Ben Avusturya’da doğup bu korkunç bilinçaltı eğitimiyle yetiştirildim. Sınıfımdaki çocuklar satanist, gay, lezbiyen, anormal ve sorunluydu ve hepsi yabancıydı. Okulumda sevdiğim müzik kolu yerine aile zoruyla resim koluna gittim ve ailemden hiç olmadığı kadar nefret ettim. Ömrüm boyunca çözemediğim nefret ve kinim iyice arttı!

(Türkiye’de de aile baskıyla seçilen seçmeli ve din dersleri veya okullar aynı kategoride düşünülebilir)

Dört kardeştik ve sürekli çalışan ailemizle bağımız koptu. Çok ihmal edildik ve bu boşluğu doldurmak için sanal sosyallik arıyorduk. Derslerim iyiydi fakat yakın arkadaş olduğum L.M.S. adındaki kız beni ‘K-Pop’ yani Kore pop müziğiyle tanıştırınca dersleri bırakıp Kore yaşam tarzı, müzik ve kültürünün esiri oldum! Peki nasıl bu hâle geldim? Koreli, Çinli, Japonlardan hiç hoşlanmamıştım ki..?!

Sınıfta kalıp okulu bıraktığımdan 2 yıl sonra, L.M.S.’nin ‘cadılık öğrencisi’ olduğunu öğrendim! Şeytanla iletişime geçtiği ruh çağırma seansları ve ayinler düzenliyormuş. Bu cadı L.M.S., haftanın sadece bir iki günü okula geliyordu ve epilepsi hastasıydı. Öğrendim ki, iki defa akıl hastanesine yatırılmış! Bir gün bana -o zamanlar bilmediğim- ‘üzerinde birtakım büyüler uyguladığı şekerler’ ikram etti!

Bir gün annem, k-pop’un ‘ölüm kapanı’ olduğunu anlatınca, reddedip içime kapandım. Hayal kırıklığı ve öfkeyle depresyona girip k-pop dinlemeye devam ettim. Artık onlara tapıyordum!

Ailem, k-popu bırakmıyorum diye telefonumu alınca sinir krizleri geçirdim. Sonunda, arkadaşlarımın da tavsiyesiyle gittiğim öğretmenim ve meslek yönlendirme koçu, beni sığınma merkezine yönlendirdi. Merkez, bir iz veya kanıt olmadan müdahale edemeyeceğini söyledi. Haftalar önce birkaç kez intihara da kalkıştım. Bir zaman sabrettim ama durum düzelmeyince kolumu morarttım, tırnaklarımla tırmaladım ve çok kötü bir hâle getirdim. Bu darp hâliyle müdüre gidip; ‘babam beni dövdü!’ diye babama iftira attım. Hemen sığınma kurumuyla irtibata geçildi. Yetkililer apar topar beni geçici sığınma merkezine yerleştirdi. ‘Nasıl oldu? Kim yaptı? Babanı dava etmek, hapse attırmak ister misin?’ diye sorguya çektiler. Aileme bir şey olsun istemiyordum. ‘Babam beni dövdü ve koluma izi çıktı! Sadece evden uzaklaşmak istiyorum…’ dedim.

 

Bulunduğum bölge Avusturya’nın en tehlikeli bölgesi olduğundan sığınma evinde tedirgin oldum. Pişman olup ailemi aradım. Babam üzgün, kırık ve yalvarır şekilde sordu: ‘Neden yaptın kızım..?’ Gözlerim doldu, hiçbir şey söyleyemedim.

 

Eve geri dönmek istedim ama devlete yalan söylediğimden ceza verebilirlerdi. Ailemin benimle görüşmesi yasaktı ve babamın yakın arkadaşıyla görüştüm. Onun dedikleri ve ailemin gayretiyle bu karanlıktan kurtuldum!

 

Neler çektiğimizi Allah bilir! Allah kimseyi bu şekilde sınamasın. Aileme kavuştuğum için o kadar mutluydum ki. Ailem, bana sürpriz yaparak yeni kiraladıkları daireyi gösterdi. Dediler ki; ‘Yaşadıklarımız eski evimizde kalsın. Burası yeni bir başlangıç olsun..!’ Öyle de oldu.

 

Zararın neresinden dönülse kâr. Allah bütün çocuklara, benimki gibi şefkâtli, sevgi dolu, çocuğu için her şeyi göze alan anne-baba nasip etsin! Allah onlardan razı olsun!

 

Ey gurbetçi Müslümanlar! Sizden dileğim, cennet vatan Türkiye’nize dönün! Evlâtlarınızı Müslümanca yetiştirin! Onları cadıların elinden kurtarın! Allah benim durumumda olanların yardımcısı olsun! Sayın Ahmet Maranki hocama da bunu yayınlayarak yaptığı büyüklükten kozmik yaşam merkezinde ve kamplarında aldığımız terapi ve tedaviden dolayı minnettarım. Bu durumda olan herkes mutlaka ruhsal ve bedensel arınarak uzman desteği alıp kurtulabilir diye insanlığa mesaj vermek istedim sebep olanlardan ve ailemden ve hocalarımdan ve bana destek olan herkesden Allah razı olsun!”

Kaynak: YeniAkit - Prof. Dr. Ahmet MARANKİ

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN