Tüm Manşetler
Giriş Tarihi : 14-11-2020 08:11   Güncelleme : 14-11-2020 08:13

Tasavvuf Eğitim Programları Başlıyor

Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, 2014-2015 Akademik Yılı Bahar Döneminde başlattığı eğitim programlarına bu yıl da dört program açarak devam ediyor. Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut, Prof. Dr. Reşat Öngören, Dr. Öğretim Üyesi H. Dilek Güldütuna, Dr. Arzu Eylül Yalçınkaya ve Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Bedirhan tarafından verilecek dersler, etkileşimli uzaktan öğretim şeklinde yapılacak.

Tasavvuf Eğitim Programları Başlıyor

Yeni açılan programların ilki, 18 Kasım 2020 Çarşamba günü Dr. Arzu Eylül Yalçınkaya tarafından verilecek. “Tasavvuf Geleneğimizde Büyük Sufiler” başlıklı çalışma 7 hafta boyunca tasavvuf geleneğimizde öne çıkan büyük sûfilerin hayatları, eserleri, tasavvuf anlayışları ve tesirlerini konu alıyor.  Dersler kapsamında Ahmed Yesevi (ö. 1165), Hacı Bektâş-ı Velî (ö. 1271) Muhyiddin İbnü’l-Arâbî (ö. 1240), Mevlânâ Celâleddin Rûmî (ö. 1273), Sultan Veled (ö. 1312), Yunus Emre (ö. 1321), Hacı Bayram-ı Velî (ö. 1430) Niyâzî-i Mısrî (ö. 1694) ve Ken’ân Rifâî (1950) incelenecek bu Sufilerden bazıları olacak.

 

Prof. Dr. Reşat Öngören’den tasavvuf dersleri

Prof. Dr. Reşat Öngören tarafından hazırlanan “Tasavvuf: Hâl İlmi” başlıklı program ise 19 Kasım Perşembe günü başlayacak ve yine 7 hafta sürecek. Prof. Dr. Reşat Öngören, derslerde tasavvuf ilminin hayatımıza kattıklarını “İmanın tadını almak”, “Aleme tasavvuf penceresinden bakmak”, “Bilmek mi? olmak mı?”, “Hayat ve kerâmet”, “Fütüvvet ve melâmet”, “Rûyâlar ve gerçek hayat”, “Tasavvuf eğitimi ve diğer mistik sistemler”, “Tarîkatların doğuşu, işleyişi ve fonksiyonları” başlıkları altında değerlendirmelerde bulunacak.

 

Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Bedirhan, “tasavvufta insan” konusunu ele alacak

Yedi hafta süreyle katılımcılarla buluşacak bir diğer yeni program “Tasavvuf Düşüncesinde İnsân-I Kâmil” başlığını taşıyor. Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Bedirhan, derslerde tasavvuf geleneğinin başlangıcından itibaren ele almaya çalıştığı en önemli problemlerinden birisini “insan”ı konu ediyor.

 

Tasavvufta insan meselesini, varlık âlemiyle olan ilişkisi üzerinden değerlendiren Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Bedirhan, “Bu durum, insanın âlemin yaratılışının gayesi ve âlemin hedefi konumunda olmasına, âlem de varlığını ve var olmaya devam etmesini insanın varlığına ve var olmaya devam etmesine borçlu olmasına yol açar. Başta İbnü’l-Arabî, Sadreddin Konevî, Dâvûd el-Kayserî, Molla Fenârî, Abdülkerîm Cîlî gibi tasavvufun önemli temsilcilerinin eserlerinde karşımıza çıkan insana dâir bu anlayış aynı zamanda Mevlânâ, Yûnus Emre, Niyâzî-yi Mısrî gibi şâir sûfîlerin lisânında şiirsel bir hüviyet kazanmıştır. Bu ders çerçevesinde insanın ontolojik açıdan bu merkezi konumu, insanın bu konumu elde etmeye doğru yaptığı varlıksal ve ahlâkî yolculuk süreci yani “seyr u sülük” ele alınacaktır” dedi.

 

20 Kasım Cuma günü başlayacak eğitim programında Sadreddin Konevî’nin Miftâhu’l-Gayb’ı; Dâvûd el-Kayserî’nin Tasavvuf İlmine Giriş Hakkındaki Risâle’si; Abdülkerîm Cîlî’nin İnsân-ı Kâmil, el-Kemâlâtu’l-İlâhiyye’si; Azîz Nesefî’nin Zübdetü’l-Hakâyık, Tenzîl, İnsân-ı Kâmil’i; İsmâil Hakkî Bursevî’nin Lübbü’l-Lübb’ü gibi insan ve insanın kemâl yolculuğunu yani İnsân-ı Kâmil olmayı anlatan çeşitli teorik eserler çerçevesinde incelenecek. Derslerde, Yûnus Emre, Niyâzî-yi Mısrî, Azîz Mahmûd Hüdâyî gibi şâir sûfîlerin şiirlerine yer verilerek konunun edebî lisânda da nasıl inşâ edildiği anlatılacaktır.

Fusûsu’l-Hikem dersleri başlıyor

Bu dönemin son çalışması, Tasavvufi Eser Okumaları başlığı altında yaklaşık beş yıldır sürdürülen Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut yönetimindeki Fusûsu’l-Hikem dersleri olacak. Derslerde Cemalnur Sargut’a, Dr. Öğretim Üyesi H. Dilek Güldütuna ve Dr. Arzu Eylül Yalçınkaya eşlik edecek.  Program 20 Kasım 2020 Cuma günü başlayacak ve 8 hafta boyunca saat 10.00-12.00 arasında devam edecek.

 

İbn Arabî’nin eseri: Fususu’l-Hikem

Eser, Muhyiddîn (dîni ihya eden) ya da Şeyh-i Ekber (en büyük Şeyh) lakabları ile de tanınan İbn Arabî’ye (1165-1240) ait. İbn Arabî, Endülüs’ten Şam’a uzanan zâhirî ve bâtınî yolculuǧunda doǧu ile batıyı eserlerinde birleştirmiş, farklı disiplinleri, felsefî ve tasavvufî görüşleri dışarıda bırakmadan alarak yorumlamış ve ilmiyle birleştirmiş bir mutasavvıf olarak ele alınıyor.

 

Dr. Öğretim Üyesi Dilek Güldütuna, program hakkında şu bilgileri verdi:

“Osman Yahya, İbn Arabî tarafından, iki sayfadan 37 ciltlik Fütûhât-ı Mekkiyye’ye kadar farklı hacimlerde kaleme alınan 550 kadar eserden bahseder; bugüne ulaşan 300’ün üzerinde eserlerinin ise çoğu hâlâ elyazması formunda bulunmaktadır. Tasavvufa ait pek çok düşünceyi ve kavramı sistematize etmesi nedeniyle bazen haksız yere bir teoretisyen olarak anılsa da, eserlerinde, tekrar tekrar vurguladığı gibi, kendi tecrübe ve zevk ettiği ilmi anlatmış,  talebelerinin de ifadesiyle, eserlerinde teori ve pratik ayrılmaz derecede içiçe geçmiştir.

Fususu’l-Hikem, 1229’da yazıldı

Eserlerinin sayısının fazlalığı ile beraber özellikle iki eseri, Fütûhât-ı Mekkiyye ve Fususu’l-Hikem, Ibn Arabî’nin mirasını en iyi yansıtan iki eser olarak yüksek tesir göstermiştir. Çok çeşitli konuları teferruatlı olarak ele alan Fütûhât-ı Mekkiyye’ye karşılık 1229’da Şam’da yazdığı Fususu’l-Hikem, derinliği ve yoğunluğu ile eserlerinin hulâsâsı kabul edilmektedir. Bu sebeple esere, ilki Ibn Arabî’nin kendisine ait olmak üzere 120 civarında şerh yazılmış, ilk zamanlarda küçük çevrelerde okunan eser giderek daha geniş çevrelerde tanınarak bugüne kadar ilgi odağı olmayı sürdürmüştür.

 

Fususu’l-Hikem’de Kuran’ı Kerim’de ismi geçen peygamberlere yer veriliyor

Eserin ismi, içeriğini de yansıtmaktadır. 27 fasstan oluşan eserde her bir bölüm Kuran’ı Kerîm’de ismi geçen bir peygambere ayrılmış olup, onda zuhur eden bir ilahî hikmet anlatılır. Kudsî hadiste “Gizli Hazine“ olarak ifade edildiği gibi, Hakk zâtında bilinemez ve idrak edilemez olmakla birlikte âlem Hakk’ın zuhur ve tecelli yeri, Hakk’ın halifesi olan kamil insan da bu zuhurun kemali, yaratılışın gayesidir. Her bir peygamberin kelimesinde, yani hakikatinde tecelli eden hikmeti idrak etmekle, Hakk’ı tanımada insana yeni bir kapı açılır. Hz. Muhammed ise hâtemü’l enbiyâ yani Peygamberlerin Mührü'dür, çünkü o peygamberlerin sonuncusudur, bütün peygamberleri tasdik eden, tamamlayan ve biraraya toplayıp birleştiren olmasıyla kelimelerin bütününü (cevâmi’u’l-kelim) teşkil etmektedir ve Hakîkat-i Muhammediyye’nin kâmil zuhuru olması hasebiyle yaratılışın başını ve sonunu birleştirendir. Bu sebeple diğer peygamberleri ve hikmetlerini anlamak, Hakîkat-i Muhammediyye’yi Hz. Muhammed’i anlamaya ve tanımaya vesile olmuştur”.

 

Tasavvuf Eğitim Programlarına kayıt ve takvim hakkında Enstitünün web sayfasından ayrıntılı bilgiye ulaşılabiliyor: https://tasavvuf.uskudar.edu.tr/t

Recep YAZGANRecep YAZGAN