Çocukken ilk gün bayram namazından sonra dedemin bağevinde kurbanlar kesilmeye başlanırdı. (Kurban sahiplerinin) büyükten küçüğe sırasıyla. Annennem koca bir tencere mercimek çorbası pişirirdi sabah kahvaltısı için. Kesimler yapılırken gelen kasaplar arada çorbalarını içer sonra yine devam ederlerdi. Kesim dışında kalan kadınlar ve çocuklar, yani biz, bir yandan dağıtılacak payları poşetlerken diğer taraftan kebaplıklar saplanırdı şişlere. Ortaklaşa yapılan işler her zaman daha çabuk ve kolay olur. Herkes görevini bilir ve sistemli çalışınca da daha güzel ve verimli olurdu.
Paylar hazırlanınca dedem hiç bekletmeden hemen yerlerine götürüp teslim edin derdi. Bazen kendisiyle giderdik bazen de babam veya dayımla. Ama mutlaka (çocuklardan) birimizi ya da hepimizi alırlardı. Dağıtıma cıkardık birlikte. O kadar sevinirdik ki. Dedem önceliği her daim akrabalarına verirdi. Doğru olan da buydu zaten. Hele bir Şaziye teyze vardı; aile bireylerine Kur'an'ı okumayı öğretmişti diye özellikle onun gönlünü hoş tutmaya calışır, eli kulağı üzerinde olurdu sürekli.