Arf, insan aklının yerini alabilecek sistemlerin yalnızca akıl yürütmede değil, aynı zamanda estetik ve ahlaki yargılarda bulunma kabiliyetine sahip olup olamayacağını sorguluyor.
AKL-I SELİM, MAKİNELEŞMİŞ DÜŞÜNCEDEN ÜSTÜNDÜR
Arf, konuşmasına Erzurum’un kültürel potansiyeline vurgu yaparak başladı.
“Bilgiye susamışlık ve idealizm tek başına yeterli değildir” diyen Arf, “pozitif zihniyet”in yaygınlaşmadığı bir toplumda bilimsel üretimin kalıcı olamayacağını belirtti.
Akıl yürütme alışkanlığı kazanmamış bireylerin, otoritelere körü körüne itaat ettiğini, bu durumun Türkiye’nin düşünsel gelişimini sınırladığını ifade etti.
Arf’a göre, bireylerin “akl-ı selim”e güvenmesi ilerlemenin temelidir. Ezberci eğitim sisteminin, düşünmeyi mekanik hale getirdiğini söyleyen bilim adamı, köyden gelen askerlerin teknik sistemleri, yüksek tahsillilerden daha kolay kavrayabildiğini aktararak “makine gibi düşünen insan” tipine dikkat çekiyor.
HESAP VE KARAR MEKANİZMASI
Cahit Arf, düşünen makine kavramını somut örneklerle açıkladı. Basit bir zilli saatten, otomatik telefondan ve “tavuk-tavşan problemi”ni çözebilen düzeneklerden bahseden Arf, bu sistemlerin insan muhakemesine benzer biçimde çalıştığını belirtti. “Makine, veriler arasındaki ilişkiyi çözerek sonuç üretir. Bu, düşünmenin mekanik karşılığıdır” dedi.
BENZERLİKLE VE YOK ETME YOLUYLA DÜŞÜNME
Arf, makinelerin iki temel düşünme biçimine sahip olabileceğini vurguladı: benzerlikle düşünme (analog sistemler) ve yok etme yoluyla muhakeme (dijital sistemler). Analog makinelerin insan beynine, dijital makinelerin ise mantıksal işlemlere daha yakın olduğunu ifade etti. Ancak hiçbir makinenin, yeni durumlara insandaki kadar esnek biçimde uyum sağlayamayacağını belirtti.
MAKİNE ÖĞRENEBİLİR AMA ESTETİK KARAR VEREMEZ
Konferansın sonunda Arf, insan beyninin kendini yenileyebilme ve “güzellik” üzerine hüküm verebilme yeteneğinin makinelerde bulunmadığını dile getirdi: “Makine, atom altı belirsizlikleri işleyebilseydi belki bir müzik parçasını güzel bulmadığını söyleyebilirdi. Ancak bunun yüzyıllar sonra bile mümkün olmayacağını düşünüyorum.”
BİLİMSEL İLERLEMENİN TEMELİ: SABIR, SEBAT VE AKIL
Arf, konuşmasını şu vurguyla tamamlıyor:
“Makinelerin bazı işleri insan beynine nazaran çok daha çabuk yapabilmelerine mukabil anlayış yani alış kapasiteleri büyük bir salonu doldurabilecek kadar büyük olanlarında bile tenevvü bakımından insan beyninden çok düşüktür. İnsan beyninin kendi kendisini kendi inisiyatifi ile tekemmül ettirmesine mukabil, makine yapıldığı gibi kalmaktadır.
Bununla beraber kendi kendisini tekemmül ettiren makine tasarlamak mümkündür.
Fakat kanaatimce insan beyni ile makine arasındaki asıl fark, insan beyninin estetik mahiyette müessirleri alıp onlar üzerinde işleyebilmesi ve yine estetik mahiyette olan kararlar verebilmesine, verilen bir işi yapıp yapmamak hususunda kendisini serbest hissetmesine mukabil makinede bu vasıfların benzerlerinin yok oluşudur.
Bu vasıfları karakterize eden husus hepsinin de bir belirsizlik unsuru ihtiva etmesi, bunların şaşmaz bir şekilde uydukları kaidelerin mevcut olmayışıdır. Belirsizlik karakterini haiz olan insan dışı tabiat hadiseleri mevcuttur.
Bunlar atom içinde cereyan eden olaylardır.
Bu itibarla nispeten küçük sayıda atom içinde cereyan eden olaylar böyle makinelerin işleyişinde müessir hale getirilebilirse, makinelerin estetik bakımdan da insan beynine benzetileceği ümit edilebilecektir.
Böyle bir makine, mesela filan müzik parçasını güzel bulmadığını söyleyebilecektir.
Fakat bu işin uzun yüzyıllar sonra bile ve belki de hiçbir zaman yapılamayacağını zannediyorum.”











































































































































































































