Fikir
Giriş Tarihi : 26-09-2024 11:27

Rüzgârı Kesilen Bayrak

Kırk yıl sonra olimpiyatlardan tek altın madalya olsun alamadan döndük.

Rüzgârı Kesilen Bayrak

Anadolu’nun her yanına dağılan, ilçelere kadar varan kapalı spor salonları, stadyumlar, yüzme havuzları, tesisler ile sayıları milyona ulaşmış sporcu ordumuzdan, idarecilerden daha iyi bir netice beklerdik.

Demek ki bunca yatırım bir rüzgâr estirememiş.

Bu ülkenin sosyalistleri, İslâmcıları, ülkücüleri vardı. Nerede onlar? Fikren nerede duruyorlar? Fikren bir rüzgâr estirebiliyorlar mı?

Oysa hemen her sahada yetişmiş değerlerimiz var. İşte Aziz Sancar, işte Orhan Pamuk. (Nobel bir ölçü ise.)

Bir fikir vermek, meseleyi sarahate kavuşturmak için yaşayan veya kısa süre önce aramızdan ayrılan bazı isimler sayacağım. Lütfen neden o var da, öteki yok, demeyin.

Tarihte Halil İnalcık, Mehmet Genç, Şükrü Hanioğlu • Felsefede Şaban Teoman Duralı • Siyaset felsefesinde Süleyman Seyfi Öğün • Çağdaş Türk düşüncesi-Çağdaş İslâm düşüncesinde İsmail Kara • Müzikte Barış Manço, Bekir Sıdkı Sezgin, Neşet Ertaş • Şiirde Sezai Karakoç, İsmet Özel • Roman ve hikâyede Orhan Pamuk, Şule Gürbüz • Sinemada Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu • İslâmi ilimlerde Süleyman Uludağ • Kültürel alanda Beşir Ayvazoğlu.

Siz bu isimlere nicelerini ekleyebilirsiniz. Niçin bir rüzgâr esmiyor.

Hadi şunu ilave edelim: “Yerli ve milli bir rüzgâr”.

Benim fikrim şudur: Politika her şeyin önüne geçti.

O politika ki ticaretle siyasetin harman olduğu yerdir ve menfaatin mayalandığı atmosferdir.

Atmosferin temel dinamikleri küresel sermayenin tercihleri, hareketleri ile belirleniyor.

ABD seçimlerini bir yıl öncesinden gündeme alıp, takip mesafesini koruyarak pozisyonumuzu tayin etmeye çabalıyoruz. Çinli lider hangi ülkeye gitti, hangi ticarî ve siyasî anlaşmaları imzaladı ona bakıyoruz. FED kararları hakezâ.

Yapay zekâ haberleri, videoları, ödül almış bir sanat filminden öne geçti. Teknolojinin zaferleri karşısında felsefenin esamesi okunmuyor.

Nerede bir adım atılıyor, başımızı şöyle bir çevirip, “kaç para” diyoruz.

Böyle bir zeminde edebiyat ve sanat ancak eğlence sektörünün değirmenine su taşıyabilir.

“Fenomen”ler etrafımızı sarar, oturduğu yerde para kazananlar baş tacı edilir.

Ülkenin en sıkıntılı zamanında büyük şair şu kıtayı yazdı:

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var

Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

Bu şiiri duyan cıvık muhalefet, “Yine hamasete bağladın” diyecektir. Adama bir âyet okuyacak olsak, “Şimdi de ilâhiyat ayağına yattın” der.

 

İnsanların “maneviyat”a tahammülü kalmadı, niçin?

Her şeyi “ekonomiye” indirgeyen bir anlayışın esiri olduk. Başlıca sebep budur.

Şunu bilelim: Etrafımızı saran küresel sermayenin çelik kafesinden ancak “manevî” bir hamle ile çıkabiliriz.

“Evet, isyan” demenin tam sırasıdır. Ancak başkaldırı öncesi “İsyân Ahlâkı”nı kuşanmalıyız.

“Manevî hamle”yi ancak “mesuliyet” sahipleri yüklenebilir. Küresel sermayenin liberal fırtınasından bizi ancak bir “iman hareketi” kurtarabilir.

Bu sebeple olmalı ki yıllar önce kurulan bir partinin sloganı “Önce ahlâk ve maneviyat” idi.

Yazı burada sona erebilirdi.

Lakin asıl söylenmesi gereken şeyi neden söylemedin diyenler olacaktır. Haklısınız. Haddim olmayarak onu da söyleyeyim.

 

Hedef yeni bir sistem tahayyülüdür. “Yeni Bir İktisat-Yeni Bir Siyaset-Yeni Bir Hukuk”tan oluşan yeni bir sistem.

Dağ ne kadar yüce olsa da bir kenarı yol olur.

Bugünden tezi yok mesuliyet sahibi ulemamız ve akademyamız bu yeni sistemin fikrî inşası için kolları sıvamalı.

Rahmetli Ârif Nihat Asya yarım asır öncesinde “Bir bayrak rüzgâr bekliyor” diye yazmıştı.

Hadi, Besmeleyi çekip bir rüzgâr estirelim. Bu hamleyi gerçekleştirecek potansiyelimiz vardır. Yeter ki tek tek kıymetler bir araya gelebilsin. Onları bir araya getirecek, organizasyonu yapacak kurmay aklı şimdiden alkışlıyorum.

Kaynak: Mustafa KUTLU - YeniŞafak

 

adminadmin