Bu topraklardan Nice Akkad’lar Çıkacak

Çağrı ve Ömer Muhtar filmlerinin yönetmeni Mustafa Akkad, ölümünün 10. yıl dönümünde anılıyor. Suriyeli olan Akkad’ın Ürdün’de El Kaide saldırısında ölmesi, bugüne de ışık tutan manidar bir tabloyu ortaya koyuyor. Sinefesto.com’dan Abdülhamit Güler, bir süredir İstanbul’da yaşayan Mustafa Akkad’ın kuzeni Abdulkerim Akkad ile ünlü yönetmen hakkında konuştu. Halep doğumlu olan Mustafa Akkad’ın annesi Maraşlı bir Türk’tür. Ailevi olarak Türkiye ile özel bir bağı olan Akkad’ın Osmanlı ve Anadolu insanına olan sevgisi de büyüktür. Abdulkerim Akkad, sorularımıza verdiği her cevapta bu hususun altını çiziyor. Kendisi Özgür Suriye Ordusu’nun önemli komutanlarından biri aynı zamanda. Haliyle Akkad’ın hayatını da ölümünü de onun gözünden görebilmek önemli bir ayrıcalık. “SİNEMA AŞKINA ANNESİ DESTEK OLDU” Mustafa Akkad’ın çocukluk yıllarını aktaran kuzeni, Akkad’ın her zaman sanat yapma aşkında olduğunu ancak babasının bunu istemediğini söyleyip annesine dikkat çekiyor: “Babası Mustafa’ya kızıp izin vermezdi. Ama annesi öyle değildi, her zaman destekledi. Sinema ile ilgilenmesinden memnundu. Ancak oğluna bir şart koşmuştu. Sinemayı, Allah’a hizmet etmenin bir aracı olarak kullanacaktı.” SUUD DESTEĞİ NEDEN ÇEKTİ? Akkad’ın hayatına baktığında da farklı bir şey görmüyoruz. Evet, Hollywood’un klasik işlerine imza atıp Halloween (Cadılar Bayramı) serisinin yapımcılığına soyunur. Başarılı da olur. Ancak gönlünde yatan aslan o değildir. Çağrı, Akkad’ı Akkad yapan adım olur. 1976’da filmi bitirdiğinde büyük bir iş başarmıştır. Zira Suudi Arabistan desteği ile başlanan filmin daha 15 dakikalık kısmı çekilmişken, Riyad yönetimi desteğini çeker. Gerekçe ise sahabeye ‘aşırı’ ehemmiyet atfedilmesidir. Sonrasında devreye Kaddafi girer, filme destek verir ve film tamamlanır. Yani Çağrı, Hollywood yapımı değildir. İyi ki değildir. Başrol oyuncusundan bestecisine, görüntü yönetmeninden set ekibine kadar ekibin büyük kısmı yabancı ve gayrimüslimdir. Ancak öyle bir ruh vardır ki, ortaya Çağrı çıkar. “İSTANBUL’UN FETHİ’Nİ ÇEKMEYİ ÇOK İSTEDİ” Mustafa Akkad’ın kuzeni Abdulkerim Akkad, bu ruhun ne olduğunu bugünden bakınca daha iyi anlayabileceğimizi söylüyor. “İslam’a hizmet etmek ve Kutlu Peygamber’i en doğru şekilde anlatabilmek Mustafa Akkad’ın tek gayesiydi” diyor. Abdulkerim Akkad, kuzeninin en büyük arzusunun ölmeden önce İstanbul’un Fethi Projesi’ni hayata geçirebilmek olduğunu vurguluyor: “Çok istedi, çok çabaladı. O dönem Türkiye’ye de geldi, destek aradı. Ancak bulamadı. Bugün olsa o desteği bulacağından eminim. Zira hem hükümet hem de halk nezdinde Türkiye o ruha sahip.” “MUSTAFA AKKAD SUSTURULDU” Mustafa Akkad’ın ölümü de şüpheli. 2005’te Ürdün’de bir otelin lobisindeyken düzenlenen bombalı saldırıda, kızıyla birlikte hayatını kaybeder. Saldırıyı El Kaide üstlenir. Ancak bu saldırı şüpheli eylemler arasında gösterilir. Zira o tarihlerde Akkad, Hollywood’daki Siyonist ağırlığa ve sinema politikalarının belirlenmesindeki bir takım güçlere dikkat çekmiştir. Abdulkerim Akkad da bu saldırıyı hatırlatıyor ve kuzeninin, İslam’ı haykırdığı ve bazı doğruları dillendirdiği için susturulduğunu düşünüyor. “BU TOPRAKLARDAN NİCE AKKAD’LAR ÇIKACAK” Suriye’deki iç savaş elbette sohbetimizde gündeme geldi. Abdulkerim Akkad, Özgür Suriye Ordusu’nun önemli kademelerinde görev almış. Bir süredir Türkiye’de yaşıyor. Çünkü Suriye’de ailesi ciddi tehlikeye girmiş. Hatta torununun tırnakları sökülmüş, işkenceye tabi tutulmuş. Türkiye’nin Suriye politikasından övgüyle bahseden Abdulkerim Akkad, Türklerin büyük bir millet olduğunu söylüyor ve “Bu gençlerin arasından nice Mustafa Akkad’lar çıkacak, inanıyorum” diyor.