Açıklamada şöyle denildi;
Hindistan’da 200 milyon Müslüman yaşamaktadır. Fakat Hindistan yönetimi sanki ülkelerinde hiçbir Müslüman barınmıyormuş gibi davranmaktadırlar.
Gerek siyasal gerek kamusal alanda Müslümanların çoğu zaman Hindistan’da haksızlığa uğratıldığını duyuyor görüyor Ve şahit oluyoruz. Hindistan başbakanı Narendra Modi liderliğindeki Hindistan Halk Partisi Sözcüsü Nupur Sharma ve BJP Yeni Delhi Medya Başkanı Kumar hazreti Peygamber’e ve eşine yönelik fecaat dolu ifadeler kullandı. Yani Fahri kainat efendimiz, hazreti Ahmet’i Mahmud-u Muhammed Mustafa’nın ruhunu incittiler. Bu aşağılık ifadeleri sonrasında ayağa Kalkan Mücahit Hindistanlı Müslümanlar zalim devlet polisleri tarafından şehit edildi.
KAFİR MODİ VE ALÇAK DALKAVUKLARI İSLAM'I SAHİPSİZ ZANNETTİLER.
Ama buna karşı sessiz kalmayan Müslümanların direncini gördüklerinde polisleri namluları onların göğüslerine çevirdi ve kardeşlerimizden bazısı şehitlik makamına yükseldi.
Bu despot ve diktatör zümre İmamı Rabbani hz’lerinin Hindistan’a işlediği ruh manzumesini, içinden çıkan büyük âlim ve mütefekkirlerin insanlık medeniyetine kattığı onca güzelliği unutmaktalar.
Ama şu asla ve kata unutulmamalıdır ki asırlardır İslam’ın hamisi olan bu toprakların çocukları da sırf Resülüllah için Allah’ın inayetiyle göğüslerine gelen kurşunları yüreklerine nişan olarak takacaklardır.
CEHENNEM OLSA GELEN, GÖĞSÜMÜZDE SÖNDÜRÜRÜZ.
İslam’ın onların putlarına sövmeyin ilahi emri mucibince bizim onlara karşı duruşumuz belliyken onların Allah’ın kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı en sevgiliye sebbetmeleri asla kabul edilemez.
Gerek ulusal gerekse beynelmilel arenada İslam’a karşı yürütülen planlar projeler var. Bunlardan en feci ve adisi toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında ailemizin ve milletimizin ruh köküne kibrit suyu dökme gayesi taşıyan lgbt ve benzeri oluşumların planlarıdır.
Kardeşlerim bizler çok iyi biliyoruz bu lanete maruz kalan insanlar kuran okumadan, teheccüdünü eda etmeden günlerini geçirmeyen nenelerin ,dedelerin torunlarıdır. Yani bu belaya maruz kalan kimseler bizim yabancı olduğumuz kimseler değildir. Bu bataklığa düşenlere sesleniyoruz, dünya ve ahiretinizi karartan bu onursuzluktan ve mahrumiyetten gelin tövbe edin.
ANCAK Kimse bize iki yüzlü tarafsız ifadelerden, konjektör ve şartlardan bahsetmesin. Ve hickimse Allah’ın Kur’an’ında ve sevgilisinin sünnetinde lanetlediği bir hadiseye karşı “ kabul edebiliriz, kendi bedenleri, kendi kararları” cihetinden ifadeler kullanmasın. Yüreğimizin yangını, öfkemizin sebebi akifin şu mısralarında: Beyinler ürperir, yâ Rab, ne korkunç inkılâb olmuş;
Ne din kalmış, ne îman, din harâp, îman türab olmuş!
Mefahir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl...
Bu izmihlâl-i ahlâkî yürürken, durmaz istiklâl!
Olanca fuşiyatın ve azgınlığın evlerden sokaklara taştığı şu zamanda biz kimiz ne yapıyoruz ve niçin bu dünyadayız muhasebesine girişmenin ve yaşanmaya değer bir hayatı bulmanın tek gayesi Allah'ın ve sevgilisinin bize göstermiş olduğu yolu tutmakta.
Kardeşlerim tasalanmak yok. Herşey aslına rücu edecektir. Bugün sokaklarda iffet ve hayasindan dolayı başını kaldırıp yürüyemeyen Ahmetler enesler, Allah’ın üzerindeki tesettür ayetiyle şehvet arenalarına karşı çıkan fatimalar,ayşeler üzülmek,tasalanmak yok. وان جندنا لهم الغالبون Medyalarıyla, modalarıyla,izmleriyle onlar üzerimize gelseler, İslam’a sövseler , Rasulullah’a hakaret etseler de Galip olacak ordu biz olacağız Allah’ın izniyle!
Ashabi kiramin yüzüne bakmaya kiyamadigi Allah Rasulu Hz.Muhammed Mustafa’nın ruhaniyetini selamlıyor ve Müslüman gençler olarak canı gönülden haykırıyoruz ki:”Anamiz babamiz sana feda olsun ya Rasulellah!
